"Jungkook'un Feray'ı pes mi ettin?"
Bütün kulaklar sağır olmuştu o patlayan silah sesine.
Yere damlayan kanın sesi sinir bozucuydu.Eren kolundan vurulmuştu.
Sana hiçbir şey olmamıştı. Jungkook şok yaşamıştı. Vuran kişiye baktı.
Kahverengi lüle ve ensesine uzanan saçları, siyah gözleri, turuncuya yakın sakalları olan uzun boylu bir adam tarafından vurulmuştu.
Adam hızla Eren'in yanına koştu. Cebinden telefonunu çıkardı. Bir numara tuşladı. "Burası tamam efendim."dedi adam ve telefonu kapattı. Sonra Jungkook'a yöneldi. Jungkook'un ellerini çözeceği sırada Jungkook onu durdurdu.
"Önce onu çöz."dedi bağırmaktan kısılan sesi ile. Kahverengi uzun saçlı adam sana yöneldi ve seni çözdü. Sonra Jungkook'a yöneldi. Onu da çözdü.
Jungkook'un bileklerini ovuşturdu.
"Kimsin sen?"dedi adama bakarak.
"Gizli bir hayran diye bil Jeon Jungkook."dedi ve depodan çıktı.
Eren yerde hareketsiz yatıyordu. Ama sadece kolundan vurulmuştu. Kısa bir baygınlık geçiriyor olmalıydı.
Jungkook hızla sana yöneldi ve bileklerinde duran ipi çıkardı. Bileğinden tuttuğunda bileğinin mosmor olduğunu gördü. Kaşlarını çattı.
Daha sonra öğrenirim dedi ve sana sarıldı. Saçlarını kokladı.
Sonra hızla seni kucağına aldı. Hızla depodan çıktı. Sabah oluyordu. Güneş daha yeni doğuyordu.
Jungkook depo önünde daha fazla durmadı ve yürümeye başladı. Burası dağ başı gibi ıssız bir yerdi.
Kucağında senin hareketsiz bedenin, yorgun düşmüş bir halde yürümeye devam etti Jungkook.
"Y/N?"diye fısıldadı.
"Feray? Aç gözlerini. Lütfen..."dedi yürümeye devam ederken.
"Tae neredesiniz? Biz kurtulduk. Nasıl olduğunu anlatırım sonra. Geldiniz mi? Ne taraf? He gördüm. Geliyoruz."dedi ve ses cihazından ses kesildi. Tae'nin tarif ettiği yöne ilerledi. Orada siyah bir minibüs duruyordu. Jungkook hiç beklemedi ve araca bindi.
Üyeler ile konuşup durumu açıkladı.
"Acilen hastaneye gitmeliyiz."dedi Hope.
"Evet. Ama buraya en yakın hastane 100 km ötede. Ne yapacağız?"dedi Tae.
"Gideceğiz. Ne kadar geç olsa da gideceğiz ve ben karımı kurtaracağım. Sonra bizi kurtaran o adamı bulacağım."dedi Jungkook.
"Tamam gidelim."dedi RM.
Hızlı bir şekilde sürmeye başladı arabayı kullanan özel şoför.
Jungkook umutsuz gözlerle yüzünü izliyordu. Aynı zamanda bir eli ile de bileğini ovuyordu. Anlamıştı kırıldığını. Buz gibi olmuştu tenin. Bu da Jungkook'u korkutmaya yetecek nitelikteydi.
Alnını alnına yasladı. "Hadi Y/N. Hadi. Uyan. Aç gözlerini. Aç!"dedi dişlerini sıkarak.Sonra kulağına yaklaştı ve fısıldadı. "Jungkook'un Feray'ı? Pes mi ettin? Feray? Jungkook olmadan ne yapacaksın? Aklından silince ne yapacaksın? Feray pes mi etti? Bana pes etmediğine dair bir tepki ver."dedi. Bekledi.
"Tepki ver."dedi tekrar.
Yine bekledi. Bu kez dudaklarını yanağına bastırdı. Tekrar kulağına yaklaştı. "Feray pes etti."dedi ve geri çekildi.Sonra mucizevi bir şekilde gözlerin aralandı. Onu duymuştun. Hafızan tam olarak silinmemişti. Ama silinmek üzereydi. Eğer uyanmasaydın ilaç etkisini daha hızlı sürdürecekti. Ama uyandığın için daha yavaş ilerleyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐉𝐔𝐍𝐆𝐊𝐎𝐎𝐊 İ𝐋𝐄 𝐇𝐀𝐘𝐀𝐋 𝐄𝐓 𝟐
Fanfiction❕ Bu kitap, @katusu profilinde yer alan, Jungkook İle Hayal Et 1 adlı kitabın devamıdır. Jungkook İle Hayal Et 2'den sonra, Jungkook İle Hayal Et 3'de mevcuttur.)❕ Bir rüzgar esti, artık boş kalan sokakların arasında. Göz yaşlarının yağmur olduğu bu...