Sıraya koyduğum kafamı kaldırma sebebim saçlarımın okşanmasıydı. Gözlerimi açarak kim olduğuna bakmak için kafamı kaldırdığımda Akın olduğunu görerek gözlerimi ovaladım.
Çatlak bir seslen "Akın?" dediğimde sırıttı.
"Seni uyandırmış olmak beni mutlu ediyor," dedikten sonra çantamı toplamaya başladı. "Hadi, okuldan çıkacağız."
"Saat kaç ki?"
"Daha iki ders var okulun bitmesine," dedikten sonra sıramın üzerindeki montumu alarak küçük çocukmuşum gibi giymem için elinde tutmaya başladı. Uzattığı montuma kollarımı sokarak giydikten sonra saçlarımı düzelttim. Temeffüste olduğumuz için sınıfta sadece birkaç kişi vardı, onun dışında hiç kimse yoktu
"Nereye gidiyoruz?" dediğimde buruşan suratıyla çantamı tek omzuna asmıştı. Diğer elinde de kendi çantası vardı. Telefonumu cebime koyarak Akın'ı takip etmeye başladığımda omuz silkti.
"Annem uzun süredir bir davetten bahsediyordu ya, bu akşammış. Bir ton kişi çağırılmış, bizim de katılmamız gerekiyormuş. Boy gösterecek işte, bakın bunlar benim çocuklarım diye."
"Ne davetiymiş peki?" diyerek kaşlarımı çattım. Annem bir süredir bahsediyordu ancak pek umursamadığım için dinlememiştim. Açıkcası gitmeyi de düşünmüyordum ancak okuldan erken çıkmamızı istediyse bizi o davete götürecekti.
"İki şirket ortak mı olmuş ne," diyerek pek bir şey bilmediğini belli edercesine omuz silkti. "Gidip sana kıyafet almamız gerekiyormuş, öyle diyordu annem."
"Kıyafetlerimin öyle ciddi bir yere uygun olmadığını söylemiştir o," dediğim sırada okuldan çıkmış, ilerlemeye başlamıştık. Bir süre sonra taksi çevirdiğimizde bir alışveriş merkezinin adresini vermiştik.
"Okuldaki ailelerin neredeyse hepsi davetliymiş," diyen Akın'la gözlerimi devirdim. Okuduğumuz okuldaki herkesin maddi durumu iyinin üzerindeydi, herkes sosyetenin içindeydi ve bu şekile davete davetli olmamaları garip olurdu. Akın gözlerini bana çevirerek gözlerini devirdi. "Arisler de."
"O senin en yakın arkadaşın," diyerek arkama yaslandım ve telefonumdaki bildirimlere bakmaya başladım.
"Ve senin de erkek arkadaşın."
"Ben sana hiç karışmadım kız arkadaşların konusunda," dediğimde omuz silkti.
"Yani? Ben de sana pek karışmıyorum sonuçta. Hem, uzun zamandır aklıma takılıyor. Sen sarışınlardan hoşlanıyordun hani?"
"Niye?" dedim, gülerken. "Bana sarışın birisini yapacaksın da Aris'ten ayrıl mı diyeceksin?"
"Aslında Aris'le olman bir yönden iyi," dediğinde merakla ona bakmaya başlamıştım. "Aris'i tanıyorum. Seni üzmez diye düşünüyorum. Aptal ve sana değer vermeyecek başka bir erkektense Aris'i tercih ederim."
"Bir ton laf ettin?"
"İlk duyduğumda benden gizlediğini düşündüğüm için sindirememiştim," dedi kaşları çatılırken. "Bir de aynı yaşta olsak da sen benim küçük kız kardeşim gibisin, koruma iç güdüsü yüzündendi. Bugüne kadas Aris'in hiç kimseye bir şeyler hissettiğini görmemiştim, emin olamadım."
Ben ona bakmaya devam ettiğim sırada taksi durmuş, alışveriş merkezine gelmiştik. Taksiciye parayı verdikten sonra taksiden inerek alışveriş merkezine ilerlemeye başladık.
Nasıl bir elbise alacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu çünkü öyle bir yerde ne giyilirdi, bilmiyordum.
•