yirmi dokuz

423 39 6
                                    

Kollarımı birbirine sararak oturduğum masada Akın'ı beklemeye başladım. Aris sınıftaydı ve uyuyordu, biz de kantine inmeye karar vermiştik.

Kantin okulun diğer bölümlerine nazaran biraz daha soğuktu, bu yüzden hafiften üşüyordum.

Akın önüme kahve bardağını bıraktığında bardağa ellerimi yaslayarak derin bir nefes aldım.

"Ne o?" diyerek güldü, Doruk. "Ellerini ısıtacak birisi yok mu yoksa, Alisa?"

Hemen arkamdan, "Buradayım, Doruk,"  diyen sesini duyduğumda kafamı geriye çevirerek Aris'e bakmaya başladım. Beş dakika önce uyuyordu, bu yüzden saçları biraz dağınık duruyordu.

Aris yanımdaki sandalyeye oturarak beni kendine çekti ve dudaklarını şakaklarıma bastırdı, kolunu da omzuma atmıştı.

"Geldi seninki," diyen Akın, suratını buruşturdu. "Size asla alışamayacağım."

Aris güldüğünde gözlerimi ona çevirerek gülüşünü izlemeye başladım. Dönüp bana baktıktan sonra göz kırpmış, tekrar Akınlara dönmüştü.

Ben onların içinde sürekli olarak duran ve kalıcı olan tek kızdım, Akın yüzünden. Nereye gitse beni de sürüklediğinden her yerde yanlarında ben de oluyordum.

Öğle teneffüsünün bitmesine yakın ben ayağa kalktığımda hepsinin gözleri bana dönmüştü. "Sınıfa çıkacağım," diyerek Aris'in yanağını öptüm ve yanlarından ayrıldım. Mıhabbetleri pek sarmamıştı ve çok uykum vardı, ayrıca da bütün vücudum ağrıyordu.

Merdivenlere yöneldiğim sırada karşımdan gelen kız arkadaşlarıyla hareretli bir şekilde konuşuyor olduğu için aniden dönmüştü ve bu elindeki çayın üzerime dökülmesine neden olmuştu.

"Siktir," diyerek yanmamak için gömleğimi çekiştirdim. Bu kaçıncıydı? Cidden, bu kaçıncıydı? Bu aptal okulda olay çıkartmamak için kendimi tutmaya çalıştıkça bir şeyler oluyordu ve ben çok sıkılmıştım.

"Çok pardon," dedi kız, gergin bir sesle. "Yandın mı? Özür dilerim, cidden, bilerek olmadı." Ardından kafasını çay dökülmüş gömleğimden kaldırdı, kim olduğumu gördüğünde suratındaki samimi ifade silinmişti. Soğuk bir şekilde gülümedi. "Kusura bakma."

"Kusura bakma mı?" dedim, alayla. Kızın kim olduğunu bile bilmiyordum ancak benden hoşlanmadığını anlamak zor değildi. "Yedek gömleğin yok bile. Ne yapacağım? Senin yüzünden bütün gün böyle mi dolaşacağım?"

"Bilerek olmadı dedim ya," diyerek dudaklarını ısırdı. Benimle ters konuşmaya cesaret edemiyor gibiydi, alayla güldüm.

"Bana aynı marka beyaz bir gömlek bul o halde," diyerek elinde kalan yarım çayı aldım ve yandaki çöp kutusuna attım. Başka insanları da yakabilirdi, aptal kız.
"Çünkü mümkün değil bütün günümü bu kirli gömlekle geçirmem."

"Ne yapmamı bekliyorsun? Hiçbir şey yapamam. Özür diledim ve şu anda da gidiyorum."

Konuşurken kendisinden emin konuşmuyordu bile.

"Adın neydi?" dediğimde yanındaki arkadaşlarından birisi araya girdi.

"Alisa, sence de abartmıyor musun?"

"Sadece ismini sormuştum."

Kız "Deniz," dediğinde sert bir nefes verdim.

"Git ve bana temiz, aynı marka olan bir beyaz gömlek bul yoksa sonuçları hiç hoş olmayacak."

"Saçmalıyorsun, Alisa."

Gözlerimi sesin geldiği yere çevirerek Akın'la Aris'e bakmaya başladım. Saçmaladığımı söyleyen kişi Akın'dı ancak Aris'in de aynı şeyi düşündüğüne emindim.

"Saçmalıyor muyum?"

"Evet. Kız sana nereden bulacak beyaz gömlek? Çay dökülmüş ancak çok bile değil, hafif bir leke duruyor. Kendi yedek tişörtlerimden birisini veririm sana."

Güldüm, ardından ismi Deniz olan kıza döndüm. Etrafts birkaç kişi toplanmıştı.

"Gömleğin aynısından bana bulacaksın. Sadece on dakikan var."

"Alisa, yeter," dedi, Aris. "Abartma. Sadece aptal bir çay lekesi. Kız bilerek yapmadı ya."

Gözleimi Aris'ten çektim. Elimdeki telefonun ekranını açarak tek parmağımı ekrana vurdum. "On dakika, Deniz. On dakika."

Arkamı dönerek ilerlemeye başladığımda arkamdan gelen adım seslerini duyuyordum. "Alisa, dur."

"Ne?" dedim, Aris'e. "Ne diyeceksin? Yine ne kadar kötü birisi olduğumdan mı bahsedeceksin?"

"Neden yapıyorsun?"

"Hoşuma gidiyordur belki de sadece," diyerek omuz silktim. "Sadece yapmak istiyorumdur?"

"Cidden," dedi, hafif bir gülüşle ancak alaycıl bir gülüştü. "Asla vazgeçmiyorsun. Asla iyi birisi olamayacak mısın?"

"Üzgünüm," diye mırıldandım. "Ben buyum."

Oysa ki orada söyleyebilirdim, ilk başta tanıdık gelmeyen o kızın daha sadece birkaç hafta önce çantamdan ödevimi alıp çöpe attığını, zamanında teslim etmediğim için neredeyse dersten sıfır alacağımı.

Ancak söylemedim.

En iyi bildiği şeyi yapıp beni yargılamasına izin verdim.

Cheiro No CangoteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin