ani bir kararla Aris'e karakter seçtim, bu adam tam şey... ideal tip.
•
"Alisa," diyerek omzuma dokunan çocukla kaşlarımı kaldırdığımda birkaç adım geriye gitti. "Ümit Hoca seni çağırıyor."
"Beni mi sadece?"
"Bütün takım kaptanlarını," diyerek düzelttiğinde başımı sallayarak gitmek üzereyken kolunu tuttum.
"Spor salonunda mı?"
Başıyla onayladığında kolunu bırakarak spor salonuna ilerlemeye başladım. Muhtemelen antrenman çizelgelerini vermek için çağırıyordu.
İçeriye girdiğimde yan yana duran Akın ve Aris'i görerek yanlarına ilerlermeye başladım. Akın beni görünce kollarını açtığında kollarının arasında girerek sırıttım.
"Ümit Hoca çizelgeleri mi dağıtacak?"
"Muhtemelen," diyen Akın, kollarını çektiğinde ben de uzaklaştım. Kız basketbol takımının kaptanı bizden uzakta duruyordu. Doruk ve Mert de geldiğinde geriye bir tek kız futsal takımının kaptanı kalmıştı. O da Ümit Hoca'yla beraber geldiğinde Ümit Hoca elindeki çizelgeyi bana uzattı.
"Haftaya erkek takımının basketbol maçları başlayacağından sizim antrenmanlarınızdan biraz çaldım," diyerek omuz silkti. "Maçlar gruptan çıkarsak toplam bir ay falan sürecek ve biz gruptan çıkacağız. Dolayısıyla bir ay boyunca antrenman günleriniz haftada bir olacak."
Çok büyük bir kayıp değildi.
"Alisa'nın elindeki kağıdın fotoğrafını çekin. Bir aylık bir çizelge ayarladım sizin için, bir ay boyunca öyle devam edecek."
Elimdeki kağıdın fotoğrafını çekmek için geldiklerinde hızlıca fotoğraf çektikten sonra kız baskatbol takımının kaptanına uzattım. "Aris," diyen Ümit Hoca'yla Aris gözlerini Ümit Hoca'ya çevirdiğinde Ümit Hoca birkaç saniye bekledi. "Herhangi bir şey söylendi mi? Birisi geldi mi, herhangi bir koç falan?"
"Evet, hocam," diyen Aris, saçlarını karıştırdı. "Çağırdılar ama bunu gerçekten isteyip istemediğim konusunda emin olamıyorum."
"Emin olamıyor musun?" diyerek kaşlarını çattı, Ümit Hoca. "Senin yerinde olmak isteyen onlarca insan var ve sen emin olamadığını mı söylüyorsun?" Sert bir nefes verdikten sonra Akın'a döndü. "Sen? Herhangi bir şey yaptın mı?"
"Hocam, devamlı olarak kulüp maçlarını izlemeye geliyorlar. Beğenirlerse davet ederler zaten."
"Sen de Aris gibi kararsız mısın?"
"Aslını isterseniz..." dedikten sonra biraz bekledi, Akın. "Ben... Basketbolcu olmak istemiyorum."
Ümit Hoca bir süre sadece bekledi. Bu cevapları beklemiyor olmalıydı ama ben neyden bahsettiklerini henüz anlayamamıştım. Kafasını iki yana sallayarak gittiğinde Akın ve Aris'e döndüm. "Siz neyden bahsediyorsunuz?"
"Milli takım antrenörleri maçları izlemeye devamlı geliyorlar. Aris'i de u-19 milli takım seçmelerine çağırdılar ve seçildi."
Aris Milli Takım'a mı seçilmişti?
"Ne?"
"Zaten Anadolu Efes'in altyapısında oynuyor," diyerek gözlerini devirdi, Akın, şaşırdığım şeyi anlayarak. "Sence şaşırılacak bir şey mi?"
"Madem seçildin, neden emin olamıyorsun?" dediğim Aris, bana bakarak omuz silkti.
"Çünkü gerçekten isteyip istemediğim konusunda hâlâ kararsızım. Bütün hayatımı emekli olana kadar basketbolcu olarak mı geçirmek istiyorum yoksa aile şirketini devralıp iyi bir mühendis olmak mı, emin değilim."
Böyle düşündüğümüzde çok saçmaydı. Bir basketbolcu olmak varken mühendis olmak istemesi kimisine göre çok çok saçmaydı ancak istemiyor olabilirdi. Yapmak istediği meslek mühendislik olabilirdi.
"Peki sen?" diyerek Akın'a döndüm. "Maçları izlemeye geldiklerini söyledin. Herhangi bir antrenör bir şey söyledi mi?"
"Yok," diyerek sarı saçlarını karıştırdı. "Bilmiyorum. Çok garip hissettiriyor."
Garipti.
Yani, Aris'in milli takıma seçilmiş olması ve bunu bilmiyor olmam.
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheiro No Cangote
Cerita Pendekİkizimin en yakın arkadaşıydı belki ama benim değildi.