Maşaladığım saçlarımı ellerimle düzelterek karşımda oturan Kevin'a bakmaya başladım. Projeyi iki gündür gece gündüz uyumadan tekrar çizmiştim, aceleye gelmişti ancak eskisinden de iyi olduğunu düşünüyordum.
"Açıkcası bana projenin üzerine kahve döküldüğünü ama iki gün içinde yetiştireceğini söylediğinde sana inanmamıştım," diyerek önündeki bardaktan bir yudum su içti, Kevin. "Ama bu proje çok iyi olmuş. Projenin hazırlıklarına en kısa zamanda başlanılacak."
Suratıma içten bir gülümseme yerleşti. Bu konuda övgüler almak her zaman hoşuma gitmişti, işimde iyi olduğumu duymak gurur vericiydi.
"Akşama bir yemek yiyelim," dedi, Kevin. "Toplanalım, hep beraber bir kutlama yemeği yiyelim. Nasılsa bu projeden her iki tarafta milyon dolarlar kazanacak."
Başımı salladığımda ayağa kalkarak elini bana uzattı. Uzattığını elini sıktıktan sonra yanındaki üç kişiyle daha el sıkıştım. Onlar gittikten sonra kendimi hızla odama atmış, eşyalarımı toplayarak eve gitmiştim.
Saat henüz on ikiydi ancak bir haftadan fazladır doğru düzgün uyuyamıyordun, uykusuzluktan ölmek üzereydim. Günde ikişer üçer kupa kahve bitiriyordum. Makyajla kapattığım mosmor göz altlarımı gören beni ölü zannedebilirdi.
Projeydi, Aris'in hastalığıydı derken uykumu çok boşlamıştım.
Üzerimi değiştirerek kendimi yatağa attıktan sonra beş dakika geçmemişti ki derin bir uykuya dalmıştım.
•
Aralıksız uyuduğum yedi saatin sonunda suratımda hissettiğim nefesle uyandığımda kaşlarımı çatarak gözlerimi açtım. Dibimdeki yeşil gözlerle kalbim acımaya başladığında yattığım yerde dikleşerek gözlerimi kaşıdım ve Aris'ten biraz uzaklaştım.
"Ne zaman geldin?" dediğimde o da yatakta oturur pozisyona geçti.
"İki saatten fazla oluyor."
"Antrenmandan yine erken çıkmışsın."
Başını salladı.
Maç zamanları olduğundan dilediği gibi ilaç içemiyordu. Sürekli doping kontrolleri yapılıyordu, bu yüzden de iyileşmesi çok uzun sürmüştü.
Yastığın altındaki telefonumu elime alarak saçlarımı kulağımın arkasına iteledim. Kevin yemeğin bir saat sonra yapılacağını ve hangi restoranda olacağını bildiren bir mesaj atmıştı.
Yavaştan hazırlanmaya başlasam ancak yetişirdim zaten.
Yataktan kalkarak banyoya ilerlemeye başladığım sırada Aris'in parmakları bileğimi nazikçe kavramıştı. "Alisa, bir konuşsak mı?"
"Sonra konuşalım," diyerek bileğimi elinden çektim. "Hazırlanmam gerekiyor."
Herhangi bir şey söylemediğinde kendimi banyoya atarak uzun bir duş aldım. Duştan çıktıktan sonra odaya dönerek dolaptan ne giyebileceğime bakmaya başladım. O sırada Aris yanıma gelmiş, kollarını bedenime dolamıştı.
"Özür dilerim," diye mırıldandı, burnunu boynuma sürterken. "Sadece... Kıskandım ve bir süredir de yüz yüze bile gelemediğimiz için..."
"Tamam," diyerek kollarının arasından çekildim. "Sorun değil."
"Sorun, Alisa," diyerek sert bir nefes verdiğinde elime aldığım siyah, sırtı komple açık ve biraz da göğüs dekoltesi olan ince askılı elbiseyi alarak altına giyeceğim iç çamarını seçtim. Siyah, tek bantlı ayakkabılarımı da giydiğim zaman çok güzel olacaktı ancak önce saçlarımı yapmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cheiro No Cangote
Historia Cortaİkizimin en yakın arkadaşıydı belki ama benim değildi.