"Her insan için bir âşık olma zamanı vardır, bir de ölmek zamanı."Şems-i Tebrizi
Eşim beni aradığında şehir dışında bir iş gezisindeydim ve daha üç gün dönmeyecektim. Ama onunla konuştuktan sonra bütün randevularımı iptal ettim ve benim için küçük bir servete de mal olsa hemen ilk uçağa atlayıp, eve geri döndüm.
Eşim aradığında sesi çok kötü ve derinden geliyordu. Dün gece sol kolundan giren bir ağrı yavaş yavaş kalbine doğru ilerlemiş. Evde yalnızken büyük bir iş başarmış, hemen ambulansı arayıp, kapıyı açık bırakmış. Gözünü açtığında kendini bir hastane odasında ve kolunda serumlar, burnunda tüpler bağlıyken bulmuş. Doktordan izin isteyip beni aramış.
Benimle konuştuğu akşamın sabahında anjiyo yapılacağını söyledi bana. Dün gece ise küçük bir kalp krizi geçirmiş. Doktor ise anjiyo yapıldıktan sonra daha doğru sonuçlar elde edilebilineceğini söylemiş.
Ben eve girdiğimde yalnız başıma hastaneye gidemeyecek haldeydim. Allah'tan en yakın arkadaşım Nikki benimle hastaneye geleceğini söyledi. Arabasıyla beni aldı ve beraberce hastaneye gittik.
Hastaneye vardığımızda David uyuyordu. Doktoruyla konuştuğumda, by-pass şansının olmadığını, geçirdiği kalp krizinin damarı fazlasıyla yıprattığını ve vücudun tali bir damarı atardamar olarak kullandığını söyledi. Bu tali damar ise çok dar olduğu için, damarı genişletecek ilaçlar kullanması gerektiği ve geri kalanın tamamen takdir-i ilahi olduğunu söyledi.
Her zaman böyle olmuyor mu ki zaten? Birdenbire... İnsan, hayatın kısa olduğunu ve sonsuza kadar yaşayamayacağını birdenbire anlamıyor mu?
Sonra yoğun bakım ünitesindeki yirmi üç yıllık eşimin çaresiz, hortumlarla bağlı, bir yatakta yatarken görmek... Hayatımın en zor anlarından biriydi. Gözlerini açıp, benim baktığım geniş cama doğru döndü, benim orada olduğumu hissedercesine. Ağzındaki maskenin ardından gülümsediğini hissettim. İki parmağını gücünün yettiği kadar kaldırarak beni selamladı.
David iki gün daha hastanede kaldı. Kendini biraz toparlayınca doktor eve gitmemize izin verdi ve ilaçlarını düzenli kullanmasını, stresten uzak durmasını ve mümkünse çalışmamasını söyledi. Hayatımda ilk kez birini tekerlekli sandalyede taşıyordum ve yirmi metrelik koridor hayatımın en uzun yolu oluyordu.
Eve vardığımızda canım arkadaşım Nikki bizi orada bekliyordu. David'i beraberce odaya götürüp yatırdık. David malulen emekli oldu, ilaçlarını düzenli olarak alıyor ama artık yataktan kalkamıyor. Ve ben her gece zaman zaman uyanıp, nefes alıyor mu diye kontrol ediyorum. David her ne kadar sadece yatsa da bana Allah'ın bir armağanıydı. Bugün ve birlikte yaşadığımız her an için Allah'a şükrediyordum. Artık her zaman 'bugün'ü yaşıyordum.
Bugünü yaşıyor, David'in sonsuza kadar yanımda nefes almasını diliyor ve onu kaybetmekten korkuyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Manolya Kokulu Hikâyeler
ContoUmudunu yitirme, Şu hayatta bir şeyin bitişi her zaman başka bir şeyin başlamasına sebep olmuştur.