Mükemmel Teklif

15 3 0
                                    


Duyguları en iyi şekilde sevgi sayesinde harekete geçirmek mümkündür; daha doğrusu, duygular başka şekilde harekete geçmez. Kalp, kalbe etki etmelidir, gönlü sevgiyle dolu kişinin tüm ilişkilerinde karşısındakini etkilediği görülmüştür.

Samuel Smiles

Küçükken hep babamın daha romantik bir evlilik teklifi yapmış olmasını isterdim. Mumlar, güller, serenat, okyanusa karşı gün batımı... Babam dizleri üzerine çökmüş, endişeli ve umutlu gözlerle anneme bakar; annem şaşkınlık ve coşku ile evet der. Fakat onların hikâyesi böyle gerçekleşmemiş.

Annem ve babam üniversitede tanışmışlar. Babam okulunu bitirirken annem mezun olup bir kitapçıda çalışmaya başlamış. O yaz gelecekte ne yapacaklarını konuşuyorlarmış. Hikâyenin devamında babam anneme bakar ve "Benimle evlenmeye ne dersin?" der.

Peki annemin tepkisi ne olmuş dersiniz? Nefesi mi kesilmiş? Mutluluktan ağlamış mı? Hayır, bunların hiçbiri değil. Annem kahkahayla gülmeye başlamış. "Şaka yapıyor sanmıştım," diye açıkladı bana anlatırken. "Babanı bilirsin. Espri yapmayı sever."

"Peki, sonra ne oldu?" diye sordum.

Gülümsedi. "Evlendik ve mutlu mesut yaşadık."

Doğruydu. Annem ve babam bu eylülde otuz yıllık evli olacaklar ve bu süre boyunca hep mutluydular. Onlarınki gerçek bir aşk hikâyesi, ilişkilerin beni de evlenip mutlu bir yuva kurmaya cesaretlendirmiştir hep. Fakat aynı zamanda Disney şarkıları ve aşk filmleri ile büyümüştüm ben. Atlanmış romantik bir detay bulmak ümidi ile bu hikâyeyi onlara tekrar tekrar anlattırırdım.

"Yani önceden planlamamış mıydın?" diye sordum babama.

"Hayır, özel bir planım yoktu."

"En azından bir yüzük almışsındır?"

"Tekliften sonra birlikte almıştık."

"Tek dizinin üzerine de mi çömelmedin?"

Babam gözlerini uzaklara dikerek gülümsedi. "Hayır. Öylece sordum."

Hayal kırıklığıyla içimi çektim. Hiç romantik değildi.

Büyükannem-büyükbabam da onlardan farklı değildi. "Büyükanneme nasıl evlenme teklif ettin?" diye sordum büyükbabama, bir Noel akşamı tabaklarda kalanları çöpe sıyırırken. Yıllardır birlikte izlediğimiz siyah-beyaz filmleri düşünüyordum Kazablanka, Philadelphia Hikâyesi, St. Louis'de Bekle Beni. Mırıltılı sesler, kaçak öpüşmeler, süslü elbiseler ve tutkulu aşk itirafları.

"Ah, tam olarak hatırlamıyorum," dedi büyükbabam.

"Ne?" Patates püresini sıyırmayı bırakıp, ona baktım. "Hatırlamıyor musun?"

"Aslında tam olarak teklif ettim sayılmaz. Birbirimizi zaten seviyorduk, mezun olunca evlenmeye karar verdik."

"Öyece karar mı verdiniz?"

Gözlerime bakıp gülümsedi. "Biliyor musun, aslında onunla tanıştığımız andan beri bunu biliyorduk. Eski bir atasözü vardır, 'Bazen sadece bilirsin.' Bu benim için tam olarak doğruydu ve büyükannen için de öyle olduğuna eminim. Onunla tanıştığım anda, onun doğru insan olduğunu hemen anlamıştım."

"Bazen sadece bilirsin." İtiraf etmeliyim, kulağa romantik geliyordu. Sevdiğim siyah-beyaz film repliklerinden biri gibiydi. Yine de puslu geleceğimdeki evlilik teklifimin üzerine uğraşılmasını istiyordum: ayrıntılı bir plan, küçük kadife bir kutuda elmas yüzük, dizlerinin üzerinde bir adam.

Lise ve üniversite yıllarım boyunca birçok erkekle flört ettim fakat hiçbiri ciddi değildi. Kendimi onlardan biriyle evlenirken göremiyordum. Bu bir bakıma hayal kurmamı kolaylaştırıyordu: Hayatıma birden girip ayaklarımı yerden kesen ve nefes kesici bir planla evlenme teklif eden uydurma yakışıklı bir prens yaratmıştım kafamda.

Arkadaşlarım bu ateşi körüklüyordu. Saatlerce oturup hayallerimizden ve gelecekle ilgili beklentilerimizden konuşurduk. İnternetten abartılı evlenme teklifi videoları atıyorduk birbirimize: teklifini duvara boyayan bir ressam, kız arkadaşına video hazırlayan amatör bir film yapımcısı, alışveriş merkezine rutin bir gezi zanneden kadına sürpriz yapan sevgilisi.

Bir gün arkadaşlarımdan biri nişanlandı. Rüyalarının teklifini almıştı ilk karşılaştıkları çeşmenin başında harika bir sürpriz. Fakat bu sürekli tartıştıkları gerçeğini değiştirmemişti. Evlenmeden hemen önce bana, müstakbel kocasını sık sık kıskandığını çünkü ona 'gerçekten güvenmediğini' itiraf etti. O zaman anladım ki 'mükemmel' bir teklif mutluluğun veya gerçek aşkın garantisi değildi. Aslında 'mükemmellik' anlayışım tamamen değişmişti. Teklifi mükemmel yapan samimi ve sevgi dolu olması ve aynı şekilde dürüst, samimi bir ilişkiye dayanmasıdır.

İki yıl sonrasında yüksek lisansıma başladım. Yerel huzur evlerinden birindeki gönüllü öğle yemeğinde benimle aynı bölümden mezun olmasına rağmen okulda hiç karşılaşmadığım Sam ile karşılıklı oturuyorduk. Kalın siyah saçları, yeşil gözlerini çevreleyen gözlükleri ve bulaşıcı gülümseyişi ile oldukça yakışıklıydı. Fakat bundan da öte, daha önce kimseye karşı hissetmediğim bir samimiyet hissediyordum ona. Bütün yemek boyunca pizzadan bahsedip gülüştük. Ve yüzlerce insanın bulunduğu büyük bir odada olmamıza rağmen, etrafımızda ikimizden başkası yokmuş gibi hissediyorduk.

Ertesi gün kahve içmeye gittik. Sonraki akşam da yemeğe çıktık. Bir hafta içinde bütün vaktimizi beraber geçirmeye başladık. Mutluluğun yeni bir boyutunu keşfetmiştim: Beni gerçekten anlayan, destekleyen ve olduğum gibi kabul eden            -benim de onu ettiğim gibi-  insanı bulmuş olmanın verdiği mutluluk.

"Seni bütün hayatım boyunca tanıyormuş gibi hissediyorum," dedi Sam. "İlk görüşte aşka inanmazdım fakat seni görünce bu başıma geldi." Ben de onun gibi hissediyordum. Bazen sadece bilirsin. Sonunda büyükbabamın ne demek istediğini anlamıştım.

O yaz ailemi ziyaret ettim ve Sam de benimle geldi. Bir akşam okyanus kıyısında yürürken, kıyıya vuran dalgalar seyretmek için durduk. Üzerimizde martılar dönüp duruyordu. Güneş batarken bulutlar pembeleşmişti. Sam elimi sıkıca tuttu.

"Serena," dedi. Döndüm ve yeşil gözlerinin içine baktım. "Benimle evlenir misin?"

Dizlerinin üzerine çökmemişti. Gül yaprakları, müzisyenler ve kameralar yoktu. Yine de gözlerim yaşlarla doldu. Bunların hiçbirine ihtiyacım yoktu.

Bu yıllarca hayal ettiğimden daha da mükemmeldi. bu teklifi mükemmel yapan sevgi dolu gözlerle karşımda duran adamdı.

"Evet," dedim. Müstakbel kocamı, hayatımın aşkını, öptüm. Hayal edebileceğimden çok daha fazla mutluydum.

Manolya Kokulu HikâyelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin