Bölüm-19

2.2K 166 54
                                    

Oyun bittikten sonra Nesli ve Behiç yanlarına gelip arkadaşlarını tebrik ettiler. Onlar da izlemişlerdi.

Nesli oyunun sonunu bu şekilde bitmesini beklemiyordu.

Bir kaç kez Beril'e nedenini sorsa da Beril kaçmakta ısrarcıydı.

Beril içerideki koltuklarda oturmuş, başını eline yaslamıştı. Hem yorgun hem de düşünceliydi. Sezin'e çevirdi gözlerini. Arkadaşlarıyla konuşuyor, fotoğraf çekiniyorlardı.

Efil hoca Beril'in baktığı yöne çevirdi gözlerini. Tahmin ettiği kişiydi gördüğü. Sezin.

Beril'i yalnız yakalamıştı. Yanına doğru yürümeye başladı.

"Beni şaşırtmadın Beril." dedi kadın.

Beril duyduğu sesle irkilmişti. Sağ tarafına döndüğünde Efil hocayı görmeyi beklemiyordu. Ne zaman yanına oturmuştu?

"Özür dilerim." dedi Beril. Senaryoya uygun davranmadığı için biraz utanmıştı. Ama herkesin önünde de Sezin'i öpmek için cesareti yoktu. Önüne gelen saçını kulağının arkasına sıkıştırdı.

"İnatçısın. Hem de çok Beril. Kalbinden kaçabileceğini sanıyorsun." dedi Efil.

Sezin, Beril'e bakındı. Göremedi.

"Beril nerede?"

Behiç gözleriyle Sezin'in arkasını işaret etti. "Sanırım hocanız ile konuşuyor."

Sezin arkasını döndüğünde Efil hoca'nın Beril'e doğru dönüp, gülümseyerek konuştuğunu gördü. Bir kaç saniye sonra Beril'in yüzü tuhaf bir ifadeye bürünmüştü. Kızarmaya başlayan suratıyla Sezin'e bakınca göz göze geldiler. Ne konuşuyor olabilirlerdi ki?

Salondaki insanlar yavaş yavaş ayrılırken Efil Beril'in yanından kalktı. Öğrencilerini tebrik etmeye gitti. Her şey bitmişti sonunda. Sırada küçük bir kutlama vardı öğrencilerin arasında.

Beril'in modu yoktu hiç. Gitmek istemiyordu. Eve gidip pijamalarını giydikten sonra uyumayı düşünüyordu. Fazlasıyla yorulmuştu bugün. Ama hem arkadaşlarının ısrarlarını kırmamak hem de Sezin'le daha fazla vakit geçirmek için gitmeye karar verdi.

Salondan dışarı çıktıklarında hava kararmıştı. Behiç'in arabasıyla gideceklerdi. Otoparka doğru yürüyorlardı. Nesli ve Behiç önden, Sezin ve Beril arkadan geliyordu yan yana.

Beril üzerinde mont olmasına rağmen üşüdüğünü hissetti. Buz gibi soğuk yüzüne çarpıyordu. Kollarını birbirine sarıp, başını montunun içine doğru soktu.

Sezin Beril'i izledi. Soğuktan küçük burnu pembeleşmişti Beril'in. Üzerini inceledi. Kalın sayılmayacak siyah bir mont vardı. Kaşları çatıldı Sezin'in. Hiçbir zaman korunaklı giyinmiyordu bu kız. Çantasından çıkardığı bereyi Beril'i durdurarak başına taktı.

"Üşüyorsun..." dedi Sezin. Ellerini Beril'in yanaklarına yerleştirdi. Sesinde yalandan kızarmış gibi bir ton vardı. "Yanakların da buz gibi."

Sezin, Beril'in kırmızı burnuna bakıp gülümsedi. Ellerini Beril'in yanaklarından indirip Beril'e uzattı.

"Elimi tutabilirsin."

Beril üşümüştü ve Sezin'in sıcaklığına ihtiyacı vardı. Elini uzattı. Tuttu.

Parmaklarını birbirine kenetlediler. Arabaya binene kadar el eleydiler. Beril bırakmak istemiyordu Sezin'in elini ama bırakmak zorunda kalmıştı.

Behiç klimayı sıcağa ayarladı. Birkaç dakika sonra arabanın içi ısınmıştı.

Belki ? ( GirlxGirl )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin