Rüzgardan dolayı önüne gelen saçlarını kulaklarının arkasına sıkıştırdı. Gözleri uzaklara dalmıştı Beril'in.
Öğleden sonraki ilk dersi boş olduğu için, kampüsün içinde bulunan gölün kıyısındaki banklardan birine oturmuştu.
Gölün etrafı üniversitenin ormanıyla çevriliydi. Sessiz bir yerdi. Beril de bu yüzden ders başlayana kadar burada oturmayı tercih etmişti.
Son birkaç aydır olduğundan daha fazla düşünceliydi bugün. Çaresizdi. Üzgündü. Ama aksine içinde küçükte olsa bir mutluluk vardı.
İlk kez birisine karşı bu denli derin duygular besliyordu. Bu duygular bazen Beril'i korkutuyordu. Sonunda ne olacağını tahmin edebiliyordu aslında. Tahminlerini düşününce ise kalbi paramparça oluyordu.
Kalbinin sıkışmasına sebep olan kişiyse sıradan biri değildi. Sezin..
Onu düşününce bile içi kıpır kıpır oluyordu. Kalbi göğüs kafesine sığmıyordu. Neydi bu hissettikleri?
Nesli'nin söylediğine göre aşktı.
Aşk bu kadar hızlı gelişen bir duygu muydu? Zamanla karşındakini tanıdıkça, bildikçe ve onunla güzel vakit geçirdikçe aşık olmaz mıydı insan? Yoksa sadece dış görünüşe mi aşık olurduk? Kişinin güzelliğine ya da yakışıklı oluşu mu etkili kılardı bu duyguyu?
Sezin'i uzun yıllardır tanıyordu. Beraber vakit geçirdikleri çok zaman olmuştu. Sadece iyi vakit geçirdikleri zaman az, zıtlaştıkları zamanlar daha çoktu. Dış görünüşe gelince.. Sezin zaten çok etkileyici ve güzel bir kadındı. Fakat artık onun için dünyanın en güzel kadını haline gelmişti.
Aşk Beril'in her zaman küçümsediği, mantıksız bulduğu bir çıkmazdı. Şimdi ise o çıkmazın içine düşmüştü.
Dizinden dirseğiyle destek alarak çenesini eline yasladı. Bir süre öylece oturup etrafı izledi. Manzaraya baktı. Kalkacağı sırada omzunda bir el hissetti. Başını kimin geldiğine bakmak için çevirdi. Nesli'ydi.
"Ne yapıyorsun burada, tek başına?"
"Hiç. Biraz hava almaya çıktım."
Beril ayağa kalktı. Boynundan aşağı sarkan atkısını düzeltti.
"Hava soğuk Beril. Daha yeni iyileştin."
Beril fakülteye doğru yürürken Nesli'de arkasından hızlı adımlarla gelip koluna girdi.
"Merak etme atkım beni korur." Beril atkısının bir ucunu eline almış, sallarken.
"Neyse tamam. Bundan sonraki planların ne?" diye sordu Nesli. Beril'in neyden bahsettiğini anlamayınca devam etti. "Sezin ile ilgili."
"Bilmiyorum."
"Ne demek bilmiyorum?!"
"Bilmiyorum işte Nesli. İlk kez birine karşı böyle hissediyorum. Sürekli yanında olmak istiyorum. Yanımda olmasını istiyorum. Ama onu görünce de midem kasılıyor. Kalbim sıkışıyor. Ayaklarım yere basmakta zorlanıyor. Eskiden..."
Beril bir an durdu ve düşündü.
"Belki de uzak durmamın nedeni ona her anımızda çekiliyor olmamdan kaynaklanıyordu. Birden bire Sezin'e bu denli hissetmem hiç normal gelmiyor." Sesi sonlara doğru kısık çıkmıştı Beril'in. "Bu duygular bana ağır geliyor. Kaldıramayacakmışım gibi hissediyorum."
Nesli sessiz kaldı. Beril'i durdurup ona sarıldı. "İlk kez aşık oluyorsun aptal. Bu duyguların hepsi normal."
Beril'de kollarını arkadaşına sardı. "Ne yapacağım ben Nesli.. İmkansız bir şeyin içinde sürüklenmek istemiyorum." sesi çaresiz ve ağlar gibi çıkmıştı.