Bölüm-37

320 24 2
                                    

Sezin karnını saran kolların çekildiğini hissetti. Sırtından sarılan beden kendisinden uzaklaşmıştı. Gözleri hâlâ kapalıydı. Ama o kolun   çekilmesi çok rahatsız edici ve huzur kaçırıcıydı. Gözlerini hafifçe araladı. Yatakta arkasına döndü.

Beril ellerini yanağının altına koymuş cenin pozisyonumda yatıyordu. Sezin kaşlarını çattı. Uykuluydu. Beril'i omuzlarından tutup dümdüz, sırt üstü yatmasını sağladı. Bu sırada Beril gözlerini açmadan bir şeyler mırıldanıyordu kendi kendine. Uyku halinde olduğu için Sezin'in istediği pozisyona geçmişti bile.

Sezin Beril'in kolunu kaldırıp kendi beline sardı. Başını da Beril'in göğsüne koydu. Elini Beril'in boynuna koyarak ensesinden sarkan saçlarla oynamaya başladı. Bir bacağını kırarak Beril'in bacaklarının üstüne koydu. En sevdiği uyku moduna şu an geçmişti işte. Gözlerini kapadı. Uykuya dalmadan önce Beril'in diğer kolunu da beline koyuşunu ve sıkıca sarılışını hissetti. Bir de başının üstünden saçlarına küçük öpücük kondurulmuştu. Dünyanın en mutlu insanı olabilirdi şu an. Huzur denilen şey bu muydu? Sevgilisinin kolları arasında yıllarca uyuyabileceğini düşündü.

Yine gözlerini açmadan kendini biraz yukarı iterek dudaklarını Beril'in dudakları ile buluşturdu. İlk küçük bir öpücük kondurdu. Beril uyku halinde olmasına rağmen hemen karşılık verdi öpücüğüne. Sezin kıkırdadı. Tekrar öptü dudaklarından. Beril yine karşılık verdi.

"Nasıl yani?" diye geçirdi içinden Sezin. Gözlerini yine araladı.

Bu sefer dudağının sol kenarına öpücük kondurdu. Beril gülümsedi. Uyuyordu ama hissediyordu. Sezin tekrar yaklaşıp dudağının sağ kenarını öptü. Beril'in surat ifadesini gördükçe onunla oynamak hoşuna gidiyordu. Tekrar öpüp çekilecekken belindeki kolun sıkılaştığını ve bir elin ensesine konulduğunu hissedince geri çekilemedi. Beril bu sefer yakalamıştı.

"Yakalandın." dedi Beril dudaklarını Sezin'in dudaklarına bastırırken. Parmakları Sezin'in ensesindeki saçların içine gitti. Öpüşmeleri şiddetlendikçe birbirlerine daha fazla yaklaşmaya başladılar.

Beril Sezin'i yukarı üstüne doğru çekti. Dudaklarını ayırmak istemiyordu. Kalbinden başlayan sızı kasıklarına doğru yol almıştı.

"Devam edersek duramayacağız." dedi öpücüklerinin arasından.

"Durmak istemiyorum." diye yanıtladı Sezin.

Kalbim hiç iyi değil diye geçirdi içinden Beril.

Güneş batmak üzereydi. Perdenin arasından yansıyan gün ışınları karanlık odanın içini aydınlatıyordu. Loş bir hava katıyordu.

Beril geri çekildi. Sezin'in üzerindeki bol tişörtü çıkardı. Hafif kızardığını hissetti. Ama o da devam etmek istiyordu. Sezin Beril'in kucağına geçti. Beril gözlerini Sezin'in gözlerinde gezdirdi. Gözlerindeki onay ve şehveti görünce durmaları için bir neden kalmamıştı.

"Çok güzelsin.." dedi Beril.

Sezin Beril'e yaklaşıp tutkuyla öptü. Bir daha öpemeyecekmiş gibi öpüyordu ikisi de birbirini. Üzerlerinde onlara engel olacak kıyafetler bir bir yere atılırken, vücutları birbirine değince oluşan yakıcı sıcaklık, birbirine karışan kokuları devam eden gecenin karanlığı içinde arzuyla buluşmuştu.

Oda karanlıktı. Sezin üstüne geceliğini geçirip yataktan kalkıp komidinin üstündeki mumu yaktı. Pencereden dışarı baktığında güneşin henüz doğmadığı ama yeni günün başlangıç habercisi olan gökyüzünün koyu mavi ve mor renklerde olduğunu gördü. Arkasına dönüp Beril'e baktı. Geçirdikleri geceden görüntüler zihninde canlandıkça utanmasına engel olamadı. Ellerini yanaklarına getirdi. Uyumak ve birlikte vakit geçirmek için sabah Beril'i evine davet etmişti. Bu noktaya geleceklerini tahmin edememişti. Ya da arzularına karşı koymayı tercih etmemişti. Beril'i istediğini biliyordu.
Ona koşulsuz aşık olduğunu da biliyordu. Kalbinden pompalanan kan hızla vücudunun her noktasına ulaşıp yoğun bir etki sağlıyormuş gibi bir his oluşuyordu içinde.

Yatağa dönüp yorganın altına girdi. Evin ısısı iyiydi. Ama Beril'e sarılıp uyumak onu daha sıcak tutacaktı. Başını Beril'in çıplak göğsüne koydu. Beril sevgilisinin geldiğini hissedince kollarını ona sardı. Başına öpücük kondurdu. Ellerini Sezin'in beline koyup kendine çekti.

"Geceliğini neden giydin? Çıkar onu Sezin."

Uyku mahmuru ve huysuzca çıkan bir ses duymuştu Sezin. Doğru olup olmadığını kontrol etmek için başını kaldırıp Beril'e baktı. Dudakları büzülmüştü. Gözleri kapalıydı. Ama gözlerini bilerek kapalı tuttuğu her halinden belliydi. Çünkü utanarak söylediği çok barizdi.

Sezin de kızarmıştı.

"Uyuyalım." diyip başını eğdi.

"Ama haksızlık." dedi sessizce Beril. Başını eğip Sezin'i öpmeye başladı. Elleri rahat durmuyordu. Geceliğini eteklerinden tuttu. Yukarı doğru sıyırıp dudaklarını kısa bir süre ayırıp başının üstünden çıkardı Sezin'in. İstediği olmuştu.

"Şimdi biraz daha uyuyabiliriz." dedi yüzünde zafer kazanmış gülümsemesiyle. Ama o kadar tatlı bir gülümsemeydi ki.. Sezin kendine engel olamıyordu Beril'in tatlılığı karşısında.

"Beril.."

"Sevgilim."

Sezin derin bir iç çekti. İyiydi. Kalbi için de iyiydi.

"Benden hoşlandığını ne zaman anladın?" diye sordu.

Beril gözlerini açıp kollarının arasında olan sevgilisine baktı. Bu sorunun şu anla olan ilgisini anlayamamıştı. Ama cevap vermek zorundaydı. Soru cevap oyununun saati yoktu çünkü.

"Düşünüyorum... Bence çocukluktan beri bir şeyler vardı içimde. Tiyatro ile zaten her şeyden emin oldum."

Sezin güldü.

"Efil hoca... Çok zeki bir kadın."

Başını sallayarak onayladı Beril.

"Demek çocukluktan beri içinde bir şeyler vardı. Ama beni çok sinir ediyordun Beril."

"Belki de bilerek yapıyordum. Beni kazan dairesine kilitleyip gittiğini unutmadım bu arada. Kaç saat orada kaldığımı biliyor musun?"

Sezin kahkaha atmaya başlamıştı. Beril'in yanaklarından tutup öptü.

"Özür dilerim sevgilim. Kendi tuzağına kendin düştün ama.."

"Bak gıdıklarım!" dedi Beril gülerken. Sezin'i kendince tehdit ediyordu. "Tamam haklısın ama ben seni orada bırakmaya kıyamamıştım."

"Ya ben de sana kıyamam." dedi Sezin gülüşlerinin arasından. Beril'in tatlı masumca bakan gözlerine dayanamıyordu. "Seni seviyorum." diye ekledi Sezin. "Seni çok seviyorum."

"Ben de seni çok seviyorum. Ve kalbim durana kadar da sevmeye devam edeceğim."

"Bu tabir hiç hoşuma gitmedi." dedi Sezin Beril'in hastalığı aklına gelince. "Kalbin durmasın Beril. Benimle kal ve benimle yaşa. Uzun zamandır seninleyim çünkü. Altı yaşımdan beri benimlesin. Hayat bizi bazı dönemlerde ayırmış olabilir. Sonunda yine bir araya getirdi. Bu sefer hiç ayrılmak istemiyorum."

Beril Sezin'in göğsüne öpücük kondurdu.

"Seni bırakmaya niyetim yok zaten cadı."

"Evet bırakma."  diye yanıtladı Sezin parmaklarını Beril'in sırtında gezdirirken.

"Bu his çok hoşuma gitti." dedi Beril, gülümsedi. Sezin de güldü.

"Duşa gireceğim." dedi Sezin. Yataktan kalkmak için doğruldu. Üstünde bir şey olmadığını bildiği için yorganı üzerine doğru çekti.

"Bensiz mi?"

Sezin donup kalmıştı. "Beril!"

Belki ? ( GirlxGirl )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin