"Deniz çok güzel görünüyor."
Beril terasta cam kenara yaslanmıştı. Sezin'in sesini duyunca arkasına döndü. Beril'in yanına gelip Sezin de denizi izlemeye başladı.
"Evet.." dedi Beril. Gökyüzünün karanlığıyla birleşmiş denizden gözlerini çekip Sezin'e çevirdi. Ay ışığı kirpiklerinden beyaz tenine yansıyordu. Rüzgar sarı saçlarını dalgalandırıyordu. En güzel manzara karşısındaydı Beril'in. Saatlerce izlese dünyalar onun olurdu. "Sanat kadar güzel." dedi.
Önüne döndü tekrar. Aşağıdan gelen slow müziğin sesine odaklandı. En sevdiği şarkı çalıyordu. Bir cesaretle elini Sezin'e uzattı. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı Beril'in.
"Dans eder misin?"
"Efendim?"
"Benimle dans eder misin?" diye sordu Beril. Gözlerini kaçırdı. Fazla cesaret iyi değildi. Arada geliyordu işte.
Sezin tek kaşını kaldırdı. Beril'in yüzündeki çocuksu gülümsemeyi izledi. Çok... Tatlıydı. Dayanamayıp kabul etti.
"Seninle dans ederim Beril." dedi Sezin.
Beril'in elini tutmayıp boynuna doladı kollarını. Beril'in şaşırdığını görünce belli etmeden güldü. Beril kendine geldikten sonra kollarını Sezin'in beline doladı.
Müziğin eşliğinde dans etmeye başladılar. Beril'in kolları arasındaydı Sezin. Ondan mutlusu yoktu. Aralarında çok fazla boy farkı yoktu. Beril birkaç santim daha uzundu.
Sezin Beril'in gözlerine baktı. Ela gözlerinde çok farklı duygular barındırıyordu. Başını Beril'in omzuna yasladı. Gözlerini kapadı. "Çözemiyorum seni Beril." dedi içinden. Vücutları yakınlaştıkça Beril'in kalbinin ne kadar hızlı attığını hissediyordu. Başını boynundan kaldırmadı. Müzik bitene kadar öyle kaldılar.
Can terasa Sezin ve Beril'e bakmak için çıktı. Cam kapının ardından ikisini dans ederken görünce şaşırdı. Sonra gülümsedi. Biliyordu. Haklı çıkmıştı tahmininde. Oyundaki bakışlarından anlamıştı Beril'in. Beril de onun gibiydi. Merdivenlerden aşağı inip yerine geri oturdu.
*
Beril valizini dolabın önüne koymuş, kıyafetlerini yerleştiriyordu. Otelde üç gün kalacakları için çokta büyük bir valize ihtiyaç duymamıştı.
Behiç'in bahsettiği okul gezisi bugündü. Yılbaşını dağda geçireceklerdi.
Heyecanlanmıştı. Teknik olarak Sezin ile baş başa olmasa da, beraber ikinci gezileri olacaktı. İlkini hatırlamak bile istemiyordu. Çocuk haliyle ne kadar korktuğu aklına gelince gerilmişti.
Beril kıyafetlerini yerleştirdikten sonra duşa girdi. Su damlaları vücudundan akıp giderken dün gece aklına gelince kalp atışları hızlanmıştı.
Duştan çıktıktan sonra üzerini giyindi. Otobüse bineceği için rahat kıyafetler seçmişti. Saçlarını kuruttuktan sonra aşağı indi.
Annesiyle beraber yemeğini yerken bir yandan da sohbet ediyorlardı. Yılbaşında annesi, anneannesinin yanına gidecekti. Beril anneannesini göremeyeceği için üzülse de, annesinin yılbaşını yalnız geçirmeyeceğine seviniyordu.
Yemek bittikten sonra annesine masayı toplamasında yardım etti.
Saat geç olduğu için annesi bırakacaktı kampüse. Sezin'i de onlar alacaktı evden. Beril teklif etmişti.
Son hazırlıklarını yaptıktan sonra çıktılar. Sezin'in evine vardıklarında Beril Sezin'e mesaj gönderdi. Arabadan inip beklemeye başladı.
Biraz sonra Sezin gelmişti. Beril'i görünce gülümsedi.
"Merhaba."
"Merhaba Sezin."
Sezin'de küçük bir valiz alışmıştı yanına. Valizi bagaja yerleştirdikten sonra arabaya bindiler. Burçin Sezin ile sohbet ederken Beril'de kısık seste müzik açmıştı.
Burçin dikiz aynasından Sezin'e baktı.
"Nasılsın Sezin? Uzun zamandır görüşemedik."
"Teşekkür ederim. İyiyim. Siz nasılsınız?"
Burçin'de iyi olduğunu söyledi. "Dün nasıldı? Eğlendiniz mi?"
"Güzeldi." dedi Sezin. Beril'le aynada göz göze geldiklerinde gülümsediler.
Burçin'le vedalaştıktan sonra valizlerini bagajdan çıkardılar. Otobüse doğru giderken Beril adının seslenilmesiyle durdu.
Arkasına baktığında Can gülümseyerek aynı şekilde valizle yanlarına doğru geliyordu.
"Yakaladım seni. Geç kalmam bir işe yaradı. Nasılsın?" dedi. Sezin'e döndü sonra. Ona da selam verdi. "Merhaba Sezin."
"Merhaba Can."
"İyiyim Can. Acele et otobüsü kaçıracağız."
Can, Beril ve Sezin'in peşinden gelirken, Beril telefonuna gelen bildirim sesiyle elini hırkasının cebine attı. Nesli mesaj atmıştı.
"Ne zaman geleceksiniz?"
Beril bir eliyle valizi çekerken diğeriyle yazmaya çalışıyordu.
"Geldik. Valizleri yerleştireceğiz."
Beril telefonu cebine geri koydu. Otobüsün yanına vardıklarında görevli valizlerini alıp bagaja yerleştirmişti.
Bindiklerinde herkes oradaydı.
Beril arkadaşlarına gülümseyerek selam verdi. Arkaya doğru ilerleyip Nesli'yle Behiç'in bir arkasındaki koltuklara oturdular.
Can bir kaç koltuk önde oturan Yiğit'in yanına geçti. Arkasını dönüp Beril'e el salladı. Sezin'e de bakmayı ihmal etmemişti. Önüne döndü tekrar. Gülümsedi.
"Neden kendi kendine gülüyorsun Can?"
Can derin bir nefes vererek Yiğit'e döndü. "Deliyim çünkü."
"Kendini erken keşfetmen güzel." dedi Yiğit. "Neden yanıma oturdun?"
Can kendi oturduğu koltuğu gösterdi.
"Bu koltuktan başka boş yer görebiliyor musun?"
Yiğit koyu kahve gözlerini Can'ın yeşil gözlerinde gezdirdi. Bir şey söylemedi. Otobüs kalkınca başını cama yasladı.
Yola çıkalı yarım saat olmuştu. Saat gece yarısını geçiyordu. Önlerinde daha uzun zaman vardı. Sabah saatlerinde varacaklardı.
Otobüsün ışıkları sönünce çoğu kişi uyku moduna geçmişti. Sezin başını Beril'in omzuna yaslayıp uykuya dalmıştı.
Beril ise sevdiği kadının verdiği huzurla beraber gözlerini kapadı.