Polen'in uçağının inişini beklerken Behiç ve Sezin hava alanında bulunan terasa çıkmışlardı. Hava bulundukları mevsime göre oldukça güzeldi. Ilık esen rüzgar üşütmüyor aksine hava alanındaki tüm kaosa rağmen rahatlatıcı bir his veriyordu.
Sezin telefonuyla ilgilenirken Behiç saatine baktı.
"Uçağı inmiş olmalı. Valizini almayı bekliyordur."
"Kalkalım mı ?" diye sordu Sezin.
Behiç onaylayınca terastan çıkıp aşağı indiler.
Dış hatların yolcu çıkışına doğru yürürlerken arkalarından gelen ses buna engel olmuştu.
"Hey! Geç kaldınız."
Behiç arkasına döndüğünde kuzenini görünce gülümsemeye başladı. Adımlarını hızlandırarak yanına vardı. Kollarını açarak Polen'e sıkıca sarıldı. Özlemişti. Görüşmeyeli neredeyse bir yıl olacaktı.
"Hoşgeldin."
Polen de sarıldı. "Hoşbulduum."
Geri çekildiklerinde Polen Sezin'e döndü. Ellerini tutarak havaya kaldırdı. Gözlerini Sezin'in üzerinde gezdirdi.
"Bu kadar güzel olmak suç olmalı." diyerek arkadaşına sarıldı.
Hiç değişmeyen eğlenceli ve enerjik kişiliği herkesin yüzünde büyük tebessüm yaratıyordu.
"Sizi çok özlemişim."
"Biz de seni çok özledik." diye yanıtladı Sezin sıkıca sarılırken.
Behiç Polen'in valizini aldı. Çıkışa doğru ilerlemeye başladılar. "Keşke Metehan da gelseydi."
"Haftaya gelecek zaten. Haberin yok mu?" diye sordu Polen.
"Hayır, en son konuştuğumuzda sınavlarının uzadığını, gelemeyeceğini söylemişti."
"Dün gece tüm sınavlarını verdiğini ve iki gün içinde burada olacağını söyledi bana."
"Gerçekten mi?
"Hıhı." Polen Behiç'in yüzündeki mutluluğu gözlerinden okuyabiliyordu.
Hava alanının otoparkına gelip, valizi bagaja yerleştirdikten sonra arabaya bindiler.
Sessiz geçen yolculuğu Behiç'in açtığı hareketli müzik canlandırmayı başarmıştı.
"Anlatın bakalım. Ben yokken neler yaptınız?"
"Ben de bir değişiklik yok." dedi Behiç. "En son konuştuğumuz gibi."
"Sen Sezin?"
"Bence Sezin'de çok şey var." dedi Behiç sesindeki ima öylesine yoğundu ki Polen Behiç'e kısa süre bakıp tekrar Sezin'e çevirdi gözlerini.
"Hayır!.. Yani.. Biraz değişiklik olabilir Behiç!"
Sezin'in kendisinden yana bakışlarını kaçırınca merak etmeye başlamıştı Polen.
"Ne oldu?" diye sordu.
Sezin Polen'e Beril hakkında bir şey anlatmamıştı. "Aslında.. bir süredir sana anlatmak istediğim bir şey var."
"Ne kadar bir süredir?"
Söyledikten sonra tepkisini ve anlatmadığı için kendisine az çok kızacağını tahmin edebiliyordu. "Yüz yüzeyken konuşmak istediğim için biraz geç oldu."
Polen açıklamasına devam etmesini belirtti.
"Benim hayatımda biri var."
"Gerçekten mi?" Polen ellerini birbirine çırparak alkış yaptı. Yüzündeki gülümsemeden sevindiği anlaşılıyordu. "İnanmıyorum! Sonunda! Kim peki? Tanıyor muyum? Bana neden şimdi söylüyorsun Sezin?"