Beril başını arabanın camına yasladı. Annesiyle eve dönüyorlardı. Hastanede yapılan testlerden sonra yorgun hissediyordu kendini.
Sonuçların yakın zaman içinde çıkacağını söylemişti doktor.
"Hafta sonu anneannen geliyor. Bir süre bizimle kalacak." dedi Burçin gözlerini yoldan ayırmadan.
Beril bir şey söylemedi. Başını sallamakla yetindi. Uzun zaman olmuştu anneannesiyle görüşmeyeli. Yemeklerini de, kendisini de özlemişti.
Eve yaklaştıklarında bahçe kapısının önünde bekleyen Sezin'i gördü. Başını yasladığı camdan kaldırdı.
"Sezin sana ulaşamayınca hastanedeyken beni aradı. Benim bir işim var. Ben gelene kadar seni Sezin'e bırakıyorum."
Beril şaşkınlıka annesine döndü. Bu şimdi mi söylenilirdi?!
"Hastanede olduğumuzdan haberi var mı?"
"Hayır söylemedim."
Beril rahat bir nefes aldı. Olanlardan Sezin'e bahsedip canının sıkılmasını istemiyordu.
Evin önüne geldiklerinde arabadan indiler. Burçin Sezin'e sarıldı, ayaküstü sohbet ettiler. Daha sonra yanlarından ayrıldı.
Sezin, Beril'e baktı. Evin önünde dikiliyorlardı. İkisi de içeri geçmek için bir harekette bulunmamıştı.
Tam gözlerinin içine bakıyordu Beril'in. Yorgun ve halsiz hali yüzünden okunuyordu. Elini Beril'in yanağına uzattı.
"Sen iyi misin Beril?"
Beril başını salladı. "İyiyim. Özür dilerim haber veremediğim için. Telefonumu evde unutmuşum."
Evden aceleyle çıktıkları için Beril telefonunu masanın üzerinde unutmuştu.
"Sana ulaşamayınca anneni aramak zorunda kaldım."
Sezin'in endişeli haline gülümsedi Beril. Buruk bir gülümsemeydi.
"İçeri geçelim istersen."
Sezin başıyla onayladı. İçeri girdiler. Montlarını çıkarıp astılar.
Beril masanın üzerinde bıraktığı telefonuna yöneldi. Sezin'in cevapsız aramalarını ve mesajlarını gördü. Arayan başka bir numara daha vardı. Ama kayıtlı değildi. Telefonunu masaya bıraktı. Numarayı arama zahmetine girmedi. Bir kez aradıysa bir daha arar diye düşündü.
Sezin'e döndü. "Aç mısın?"
Sezin girişten uzaklaşıp Beril'in yanına geldi. "Çok değilim. Sen acıktın mı?"
Beril başını salladı. Acıkmıştı. En son kahvaltı yapmıştı.
"O zaman mutfağa. Sevgiline yemek hazırlamalısın."
Sezin, Beril'in yorgun olduğunun farkındaydı. Ama biraz uğraşmaktan zarar gelmez diye düşündü.
"Kendi yemeğinizi neden siz hazırlamıyorsunuz Beril hanım?"
Beril, Sezin'in yaptığı imayı anlamıştı. Yüzünde muzip bir gülümsemeyle Sezin'e yaklaşıp ellerini beline doladı. Yüzleri birbirine çok yakındı. Ellerini belinden ayırmadan Sezin'i süzdü.
Saçlarını açık bırakmış, mavi gözlerini belli etmek istercesine üzerine turkuaz renk kazak giymişti. Beril hayran hayran bakıyordu Sezin'e.
"Çok güzelsin." dedi sakin bir ses tonuyla.
Beril birden böyle söyleyince utanmıştı Sezin.. Beril'in derin derin bakan bakışlarından kaçırdı gözlerini. Kalbi için hiç iyi değildi bu ani hareketleri.
"Beni utandırmayı çok seviyorsun değil mi?"
Beril gülerek başını salladı. Burnuna küçük bir öpücük kondurup yüzünü geri çekti. "Seninle uğraşmayı seviyorum. Ayrıca sevgilimin elinden yemek istedim."
Sezin güldü. Gözlerini ela gözlerle buluşturdu "Tamam yapacağım."
Beril mutfağa geçerken Sezin'de arkasından yürüyordu. Elini bir an kalbine götürdü. Kalbinin bu kadar hızlı atması karşısındaki genç kadının eseriydi..
Beril Sezin'in istediği malzemeleri çıkarıp tezgahın üzerine koyduktan sonra arkasına yaslanıp Sezin'i izlemeye başladı.
En son mutfağa beraber girdiklerinde yaşadıkları faciayı hatırlayınca gülmesine engel olamadı.
Sezin bakışlarını Beril'e çevirdi. Ne olduğunu merak etmişti.
"Keki yaktığımız gün aklıma geldi."
"Bu sefer o kadar acemi değilim."
"Göreceğiz."
Sezin gözlerini kısarak Beril'e baktı. Bir şey söylemeden yemekle ilgilenmeye başladı.
Mantarları sotelerken arkasından beline sarılan kollar dikkatini dağıtmayı başarmıştı. Omzunda hissettiği ağırlıkla Beril'in başını koyduğunu anlamıştı. Gözlerini kapatıp derin bir iç geçirdi. Uzun bir süre böyle sarılarak kalabilirdi ama Beril'in oyununa kanmayacaktı.
"Beril dikkatimi dağıtıyorsun. Yemek kötü olursa senin yüzünden."
Beril Sezin'in yanağını öpüp geri çekildi.
"Tamam tamam özür dilerim."
Sezin omzunun üstünden Beril'in tatlı yüz ifadesine baktı.
"Özür dileme. Salatayı yap."
Beril dolaptan çıkardığı malzemeleri suda yıkayıp tabağın içine doğramaya başladı. Yarım saat sonra her şey hazırdı.
Beraber yemeğe başladıklarında Beril çok acıktığını hissetmişti. Hemen tadına baktı. Lezzetliydi. Hem de çok.
"Nasıl olmuş?" diye sordu Sezin. Beril'in beğenip beğenmediğini merak ediyordu.
"... biraz şey olmuş."
Beril'in yüzünü buruşturduğunu görünce korktu.
"Ne olmuş?"
"Lezzetli."
Sezin bir an Beril'in başka bir şey söyleyeceğini sanmıştı. "Çok kötüsün."
Beril güldü. Sezin'in masanın üzerindeki eline uzandı. "Güzel olmasa bile severek yerdim."