Beril gözlerini kapadı. Derin bir nefes aldı. Az önce dev perdenin arasından sahneye bakması hiç iyi olmamıştı. Tüm okul oradaydı. Neredeyse boş koltuk yoktu. Heyecandan bayılacaktı şimdi.
Sezin'e baktığında makyaj masasında yoktu. Kostümünü giymeye gitmiştir diye düşündü Beril.
"Beril sıra sende." İmay Beril'e seslendi. Beril perdenin yanından ayrılıp makyaj masasına oturdu.
Makyaj ve saçla ilgilenen kadın Beril'in dağınık topuz yaptığı saçlarını çözdü. Göğüslerine kadar uzanan saçlarının uçlarına hafif şekil vermiş, makyajını da çok ağır yapmamıştı.
Makyajı bittiğinde İmay eline beyaz renk bir elbise verdi. Beril'i giyinme odalarına yönlendirdi.
Beril elbisenin fermuarını çektikten sonra hazırdı. Aynaya baktığında eski yılları çağrıştıran bir kadının havası vardı üzerinde.
Sadece ayağındaki topuklular biraz rahat bir şekilde yürümesine engel oluyordu.
Odadan çıkıp perde arkasına doğru ilerledi.
Herkes telaşla bir şeylerle uğraşıyordu. Birden gözler ona çevrilince kızarmıştı.
Ona bakanların arasında Sezin ile göz göze gelince kalbi hızlanmaya başlamıştı. Üzerindeki mavi elbise ne kadar da yakışmış dedi Beril içinden. Mavi gözlerini daha da belirginleştirmişti Sezin'in.
Sezin bir arkadaşıyla konuşuyordu. Beril'i görünce gözlerini ona çevirdi.
Gözleri buluştuğunda ise Beril'in yanaklarının kızardığını görebiliyordu. Gülümsedi belli etmeden.
Arkadaşı hala bir şeyler anlatıyordu. İşaret parmağını arkadaşına gösterip "Bir dakika geliyorum hemen." dedi.
Beril'i dün görmesine rağmen garip bir şekilde özlemişti. Yanında olmasına alışıyordu sanırım. "Beril'e alışıyorum." dedi içinden.
Beril, Sezin tam karşısında durduğunda gözlerinin içine baktı. Bir gün o mavi denizde boğulacağını, derinlerine indiğinde nefes alamayacağını biliyordu. O zaman sonunu bile bile neden devam ediyordu?
"Çok güzel olmuşsun." dedi Sezin.
Beril'in dudakları hafifçe aralandı. Yanlış mı anlamıştı? Hayır. Hayır. Doğru duymuştu.
"Te-teşekkür ederim." Gözlerini kaçırdı Beril. Gülümsedi. Utanmıştı. Tekrar baktı Sezin'e "Sen de çok güzel görünüyorsun." diyebildi sadece.
Sezin Beril'in elinden tuttu. "Hadi gel. Birazdan başlayacağız." diyerek çekiştirdi arkasından.
Efil hoca geldi öğrencilerinin yanına. Şans diledi her birine yerine gitmeden önce.
"Çocuklar. Bu bir farkındalık oyunu. Elinizden gelenin en iyisini yapacağınızı biliyorum. Hepinize bol şans." dedi gülümserken.
Bir kaç dakika sonra dev perde açıldı. Alkışlar eşliğinde salona çıktı Beril. "Tamam. Sakin ol." diye uyardı içinden kendini.
Daha önce tiyatroyla ilgilenmişti. Hatta sahne de almıştı. Ama bu sefer farklıydı işte..
Endişeli bir role büründü. Hazırdı.
İlk sahne Beril ve İmay'ındı.
Beril (günce) sahnenin ortasında duran siyah koltuğa oturdu. Üvey kardeşi onun hakkında önemli bir şey öğrenmişti.
Ayak sesleriyle yanına doğru yaklaşan kıza baktı. Kardeşi geliyordu. Ayağa kalktı. Karşısında durdu.
"Ruhuma düşman oldum senin yüzünden." bağırdı Ferhan'a. (imay).