12 Ekim 2014 22:53

19 1 0
                                    

Böyle uzun aralar verdiğim için üzgünüm. İnan yazmak istiyorum, birşeyler saçmalamak istiyorum ama üşengeç tarafım ağır basıyor. Hatta telefonu elime almak bile istemiyorum. Zaten internet ile bağım en az durumda bugünlerde. Evdeyken giremiyorum -ve giremeyeceğim - yurtta da çok üşeniyorum, ve hocalar elimde telefonu gördükleri için laf atıyorlar sürekli. Bu yüzden giremiyorum. Kendimi açıklama yapmak zorunda hissettim. Bikaç gündür Yabancı'yı okuyorum ve hikaye ile bütünleştim, resmen yaşıyorum. Ben hikayeyim, hikaye ben. Aslında bildiğimiz bir tür ama beni asıl etkileyen anlatım tarzı ve betimlemeleri. Cidden ben onlara aşık oldum. Nasıl güzel anlatıyor o cümleleri anlamıyorum. Bazen öyle beğeniyorum ki iki üç kere okuyorum aynı yeri. Harika betimleme yapıyor ve duyguları harika tasvir ediyor. Öyle işte. İkinci çikolatalı sütümü içiyorum bu akşam, az önce aldım. Kaç saattir müzik dinliyorum haberim yok.

Turkcell'lilerle 1000 mesaj hakkım var ama bir bakıyorum, en yakın arkadaşlarımın numaraları vodafone yada avea. Cidden şanssızlık buna denir. Neden aveasın ki..

Ne hissediyorum biliyor musun? Müziği hissediyorum. Gülümsüyorum. Bugün oda arkadaşım bana 'O atarlı ergen hallerinden çıktın mı?' dedi. Bunu dedi. Güldüm. Ben hep böyleyim ki. Demekki ben yatakta kulaklığımla baş başa kaldığım her dk benim için böyle düşünüyormuş. Şaşırtıcı değil aslında. Hep demez miyim ergenin tekiyim diye? Öyleyim ama birisi yüzüme vurunca biraz garip hissediyorum ahhs. Çikolatalı süt içen ergen.

Bu nedir bu? Neden bağırırsın arkadaş tepemde? Ben oda arkadaşınım, oyun değil. Ben kardeşimin sesini çekemezken seninkini hiç çekemem. Atara bağladım. Şuan benim yerimde olsan küfür etmiştin. * ile.

Hayat felsefem; yorgan, kulaklık, kitap, telefon. Yanına ek olarak JJ'yi ve seni alıyorum.

Kardeşten daha yakın gördüğün Yağmur.. Ben neyim? Ne ifade ediyorum?

İyileştin mi? Ben bir iyileşiyorum sonra yine hasta oluyorum. Lanet olası şu ışığı kapatır mısınız? Dilimin ucuna gelen küfürleri yutuyorum. Saat 21:56. Ah, dışardan o kadar sakinim ki.. Keşke birde içimi bilseler. Her şey benim suçum. Ben böyle göründüğüm için. Hiçbir şeye karşı çıkmadığım için.

Is it right? Or is it wrong?

Yapmayın bana bunu ama. Benim oda arkadaşlarım böyle olmamalıydı. Eminim onlar da benim hakkımda böyle düşünüyorlar. Çünkü çok zıddız. En başta müzik zevkimiz zıt. Sonra düşünce yapımız. Tweet atarken bile birbirlerine sormak nedir ya? Bak bunu yazıyorum sence olur mu?? Hayatımda hiçbir zaman ne giyeceğim diye saatlerce düşünmemiş insanım. Belki de bu yüzden garipsiyorum. En önemlisi de insanları yargılamaları. Bu en en beteri. Önyargılı insanlardan nefret ettiğimi söylemiştim sanırsam? Bu önyargıyı aşmış bir şey. Bu insanların kıyafetlerine bakıp onlara kezban deme durumu. Ne yazık ki bunu yapan sadece onlar değiller. Özellikle sosyal medyada bir bakıyorsun ki herkes birbirini kezban ilan ediyor. Kezban?! Bunu demek o kadar kolay mı ya? Neyse.

Mektup mektup mektup. Bir mektup istiyorum. Yazmak yada almak. O kağıdı almanın yada vermenin sevinci. Bunu en son 8 Ekim'de yaşadım ama alışınca da doyamıyorum. Senin dışında kimseye mektup yazmadım uzun zamandır. Tabi burda uzun kavramı değişir.

Cidden neden benim komplekslerim var? Ben ne ifade ediyorum? Gözüm acıyor. Uykum var diye. Ne? Kafayı yemek üzereyim. Burda boğulup gideceğim. Acaba böyle yapmam yanlış mı? Pişman olacak mıyım? Gülüp eğlenelim tarzında mı geçirmeliyim bu zamanları? Ama nasıl? Etrafıma baktığımda gülünecek hiçbir şey yok. Çünkü yanımda arkadaşlarım yok. Çünkü burda insanlarla aramda bir duvar var. Bir soğukluk var ki etkisinden çıkamıyorum. Gülsem bile öylesine oluyor. Bir türlü yakınlaşamıyorum, bunu istemiyorum. Senin birgün boş boş gezerken Yağmur 'u bulman gibi. Ben şuan o boş boş gezme aşamasındayım. Ama Yağmur gibi birini bulamayacağım kesin. Pekiştirelim mi? Kepkesin. Bir an önce şu lise de bitse de kurtulsam tarzında düşünüyorum. Halbuki eski okulumda lise asla ve asla bitmesin diyordum. Ah, saçlarımı dibinden kopartıp atmak istiyorum. Acıtana kadar sıkmak istiyorum. Keşke ışık kapansa. Şuan aydınlık beni en çok rahatsız eden şey. Ve de two girls in the room. (in the room denir değil mi?)

Çalışacağıma söz verdim. Çalışmalıyım. Çalışmam gerek. Bu arada whatsapptaki rengin fıstık yeşili. Eskiden saks mavisiydi ama yeşil olmuş. İki türlü de ilgi çekiyor. İlgi çekici asjjd. İlgi çekici araba çekici. Bu arada JJ'nin o kaslı paylaşımını gördüm.. Gördüm yani. O ne lan öyle? Oha dedim. O kas nedir? Yine eskisi gibi ^^

Şimdi bir piyano.. Nasıl rahatlatıyor anlatamam. Betül ders çalışırken dinliyor, dolayısıyla biz de dinliyoruz. Neden kimse benim ne söylediğimi anlamıyor? Sesim o kadar mı boğuk? Cidden tamam kelimeleri yutarak konuşuyorum ama bu kadarı da fazla. Aklınızı bana vermiyorsunuz ki anlayasınız.

Ne zaman dişçiye gitsem adamla sarılıyoruz resmen. Hatta bir ara resmen adam üstüme eğilmiş de öpüyormuş gibi bir pozisyondaydık. İğrennnçççç. Aman Allahım orda kendimle verdiğim savaşı bir bilsen. Adam dediğim genç işte, 25 yaşında ortalama. Uf. Orda da az rezil olmuyorum. Ağzının içine bir ışık huzmesinin dolması ve dört çift gözün oraya odaklanması hiç hoş değil. Sanırım ne hissettiğimi anlıyorsun biraz? Öyle işte.

Gel de dans edelim kk. Gerçi ben dans etmeyi bilmem. Ay şuan çok komik bişey oldu. Ben senle ikimizi dans ederken düşünüyordum. O sahne aklıma geldikçe içimden puhaha diye gülüyordum. O sırada oda arkadaşım ne olmak istediğini anlatıyordu. Sayısal ve TM'ye geçmeyi düşünüyor. İşte istediği ve istemediği meslekleri sayıyordu. Sonra ben de orda içimden gülerken birden gülmem dışa vurdu ve öksürmeye başladım. O sırada Betül konuşurken komik oldu ve ben de ona gülüyormuşum gibi oldum ve üçümüz birden güldük ahsh komikti. Hep senin yüzünden ^o^

Uyumak istemiyorum . Hep yazmak istiyorum. Ama bunu bu akşam sen uyumadan yayınlamak istiyorum. Gerçi uyumadığına bir garantim yok ama olsun.

İyi geceler.

-JOONG

☆BB'ye Notlarım★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin