13 Ekim 2014 15:52

14 1 0
                                    

#ÇOKUZUNBÖLÜM

Yağmurlar altındaa hayattan sırılsıklam.. Birteek ben miyim?

Biz hep böyleyiz aslında. Bir ara sürekli konuşuyoruz, sonra bir şey oluyor ve bir süre iletişimi en aza indiriyoruz. Sonra çok özlüyoruz tekrar konuşuyoruz. Böyle garip bişi ama o kadar da kötü değil aslında. Her seferinde birbirimizi daha da çok özlediğimizi düşünüyorum. Ama lanet olsun ki her şey benim tersime hareket etmeyi kararlaştırmış. Net pakedim bitince daha da zor olacak.

Minnoşum... Haha. Ne hissettiğini biliyorum diyebilirim. Çünkü ben de öyleyim. Belki de kendimi kandırıyorumdur, belki gerçekten melankoliğim yada neşeliyim. Ama içim dışım birbirini tutmuyor, bu gerçek. Dışımdan farklı söylerken içimden farklı düşünüyorum. Cidden bu kadar kötü mü? Oda arkadaşlarım benim hakkımda duygusal ergen diyorlar. Gerçi beni tanıyan herkes öyle diyor. Hep bişeyler yazıyorum, hep müzik dinliyorum, çoğu zaman soğuğum, suratım çoğu zaman asık. Ama neden onlar değil de ben böyleyim? Hayatım böyle saçma şeyleri düşünmekle geçiyor.

Sana birşey itiraf etmek istiyorum. Ben internete girmedim bugünlerde doğru düzgün, biliyorsun. İşte bugünlerde içimden hep "BB'ye olan sevgim zerre eksilmedi, onun bana olan sevgisi de eksilmedi" diye tekrarlayıp durdum. Ama bunu düşündüğüm her an kendimden emindim. Konuşmasak bile konuşuyoruz sanki ve farkında mısın bugünlerde aynı ruh halleriyle yaşıyoruz. Konuşmadığımız anlarda ne yapıyorsun, kimlerle konuşuyorsun merak ettim / ediyorum. Aslında yurtta aşağı inip wifiye bağlanma imkanım var ama artık bunu yapmak istemiyorum. Cidden akşama kadar orda oturmak istemiyorum. Senle konuşmak için dururum mutlaka ama sen olmayınca bikaç kişiyle konuşup çıkıyorum. Yani biraz da internetten uzak durmak istiyorum. Bu hissi en iyi anlayanlardan birisi sensin değil mi?

Sarıl. En azından sen birilerine sarılabiliyorsun. Bu kızları tanıyalı nerdeyse bir ay olacak ama tık yok bende. O yüzden sarılacak durumum da yok. Aslında oda arkadaşlarım sarılınca kıskanıyorum. Aman o kadar da önemli değil. Böyle yalnızken güzel, durup durup sana karışan ve hesap vermek zorunda olduğun birisi yok. Yattığımda kimse beni kaldırmaya çalışmıyor, çok iyi.

O değil de şuan asıl sorunum Melissa 'nın oda arkadaşınım yanına oturmuş olması. Neden ki? Bir sürü boş sıra var. Ve oda arkadaşım onun arkasından alay etmişti. Ama şimdi harıl harıl konuşuyorlar. Cidden bu insanların hepsi sahte. Ama düşünüyorum da sanki Melissayla uyuşmuyoruz. O çok rahat konuşabiliyor ama ben öyle konuşamıyorum. O kadar rahat iletişim kuramıyorum. Bilmiyorum belki bu özelliği tamamlayıcı olur, zıt kutupların uyumu gibi. Hani Ediz ile Doğa gibi.

Browni yiyorum ve tadı kanalizasyona düşmüş gibi. Neden bilmiyorum halbuki buzdolabına da koymadım. Bana sorduğun sorunun cevabını düşünüyorum hâlâ. Diyelim ki ölmek üzereyim ve üç istediğim şey yerine gelecek. Ihm, eğer ailem hayattaysa onların ölene dek mutlu ve ferah bir yaşam sürmesini isterim. Yani zengin olsunlar, istedikleri her şey olsun. Bir tanesini söylemiştim, tüm arkadaşlarımla ayrı ayrı birer gün geçirmek ve dopdolu yaşamak. Onların hepsine mektup yazardım. Yani aslında ölmeden önce son isteğim ailemi ve arkadaşlarımı görmek olurdu. Bir de oturup tövbe ederdim günahlarım için aggs. Aslında sevdiğim birinin kollarında ölmek daha güzel olurdu. Ama acı çekerek ölmek daha mantıklı gibi. Çünkü sevdiğim biriyle berabersem ondan hiç ayrılmak istemem, ölmek istemem. Ama acı çekiyorsam zaten ölmek isterim. Mesela geçen gün düşündüm, uyurken ölmek ister miydim diye? Düşünsene hiç hissetmiyorsun. Ama nasıl öldüğünü de bilmiyorsun. Son anlarını nasıl geçirdiğinin bilincinde değilsin. Böyle şeyleri neden düşünüyorum bilmiyorum ama düşünüyorum işte. Ölmekten bahsetmek insanı tuhaf hissettiriyor. Moral bozucu.

☆BB'ye Notlarım★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin