Bölüm Dokuz

11.6K 526 13
                                    

 Bu bölümde çok azıcık geçmişe dönüyoruz, bunu aklınızda bulundurarak okuyun lütfen. Yine şarkıyla yazdım isterseniz dinleyip okuyabilirsiniz. Ve tabi lütfen eğer okuyorsanız ve devamının gelmesini istiyorsanız desteklerinizi esirgemeyin, tek isteğim bu :)

-Geçmiş-

“Dövüş Gecesi - Demir adamlara parayı iletmesi ve sonrası...”

(Demir)

“Oooo Karaaslan! Sen buralara uğrar mıydın?”

“Kes tıraşı Kılıç! Niye geldiğimi biliyorsun!”

“Parayı getirdin mi?”

Kafamı salladım ve elimdeki paketi önüne attım. Masanın üstünden uzandı ve paketi alıp açtı. Bir yandan bana kaçamak bakışlar atıp bir yandan parayı gözleriyle kontrol etmeye başladı.

“Ne o?” dedim alaycı sesimle.

“Bana eskisi kadar güvenmiyorsun herhalde?”

Bu bana zaman kazandırıyordu ve odada kaç adam olduğunu sayarken dikkat çekmiyordum. Bir. İki. Üç. İkisi arkamda, biri Hayri’nin yanında üç adam. Gerçekten mi? Bunun yeteceğini mi düşünmüştü?

“Güvenmem için bir sebep bırakmışsın gibi konuşuyorsun? Yoksa aramıza yeniden dönmeye mi karar verdin?”

Alaycı gözleri benimkileri buldu. Suratımda az sonra olacakları hayal ettiğimden bir gülümseme belirdi.

“Yat uyu, belki rüyanda Kılıç!” dedim ve gülümsemeyi sürdürürken çevik bir hareketle sol arka tarafımda hemen dibimde bekleyen salağa dirseğimi geçirdim.

O kıvanırken sağdakinin suratına hızla bir yumruk geçirip yere düşmeden yakaladım ve kendime siper ederek belinden silahı çektim. Hayri’nin yanındaki adam silahına hareketlenmişken silahı tutan eline hızla bir kurşun sıktım ve tuttuğum adamı kıvranan herifin üstüne attım. Çevik bir hareketle masanın üstünden atlayıp Hayri’nin hemen yanında koltuğunun arkasında belirdiğimde gözlerindeki alaycı ifade yerini korkuya bırakmıştı. Silahı başına dayadım ve yüzümdeki acımasız gülümsemeyle,

“Eee Hayri?” dedim.

“Nasıl, eskisi kadar iyi miyim sence?”

Ağzından bir hırıltı çıktı. Hareketlenen ve sesi duyup odaya dolan adamları eliyle durdurdu.

“Çıkın!” dedi ardından hepsine.

Tereddüt eden adamlar Hayri bir daha aynı şeyi söyleyince kuzu gibi birbiri ardına odayı terk etti.

“Sen de iyisin. Hala.” dedim kulağına eğilerek.

“Şu silahı başımdan çeksen iyi edersin evlat. Ben ölürsem buradan sağ çıkamazsın biliyorsun.” dedi ciddi ses tonuyla.

Alayla güldüm.

“Buradan sağ çıkmak istediğimi kim söyledi?”

Kafasını çevirdi ve gözlerimin içine baktı.

“Beş yıl önce gelip bunu söylesen sana inanırdım Karaaslan. Ama şimdi, o kız için bunları yapmışken…”

Durdu ve güldü.

“Demek onun yeni koruyucusu oldun he?”

Lanet olsun! Eliz’den bahsediyordu. Küçük baş belası. Ona defalarca çıkma demiştim. O lanet olasıca cehennemden adımını dışarı atar atmaz onu görmüş olmalıydılar.

Kırık MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin