“Ve artık burası cehennem değil.”
“Ben Yasemin değilim…” dedi diğer taraftaki şaşkın kadın sesi.
“Demir… Demir orada mı?”
Şaşkın olmaktan çok endişeliydi şimdi.
“Kim arıyor?” dedim kaşlarımı çatarak.
Bir başka kadınla daha uğraşacağımı düşünüp çoktan zihinsel olarak kendimi saldırıya hazırlamıştım.
“Ben arkadaşıyım… Mehtap…” dedi titrek bir sesle kadın.
“Lütfen Demir oradaysa söyler misin, hastanedeyiz.”
“Ne?” dedim anlamayarak.
Şaşkın bakışlarımı Demir’e çevirdim. Ne olduğunu anlamak ister gibi bakıyordu bana.
“Yasemin…” dedi kadın ağlamaklı bir sesle.
“O intihar etti.”
Yarım saat sonra hastanenin bir aşağı sokağındaydık. Demir olması gerekenden fazla telaşlı gözükmüyordu. Yüz hatları sertti ve yine her ne düşünüyorsa saklamayı iyi beceriyordu.
“Altan?” dedi çalan telefonunu açıp.
Adam her ne haberi verdiyse yüz hatları gerildi ve ağzının içinde sessizce bir küfür savurdu.
“Tamam, kapat ben Semih’i arayacağım. Sen orada kal. Bir şey öğrenirsen haber ver.”
Telefonu kapattı ve ani bir u dönüşüyle arabayı diğer yola soktu.
“Ne oldu?” dedim sarsılmamak için kenara tutunarak.
“Aklınca bana oyun oynuyor. Onun tek istediği dikkat çekmek. Bütün gazeteciler kapının önündeymiş.”
Bu yeni haberle ne yapacağımı şaşırmış bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Bu kadının çarpık oyunlarını anlamakta artık güçlük çekiyordum. Ona yine acıdığıma ise gerçekten inanamıyordum.
“Amacı seni kötü duruma düşürmek mi? Ne planlıyor sence?”
Bana cevap vermeden önce bir kez daha telefonuna uzandı.
“Amacı intikam almak.” dedi.
“İntikam mı?” dedim ama soruma yanıt verme şansı bulamadan Semih telefonunu açtı.
“Semih. Hastaneye.” dedi açar açmaz.
Semih her ne cevap verdiyse bu onu gerçekten sinirlendirmişti.
“O zaman o da seninle gelsin! İçeriden en kısa sürede bilgi istiyorum.”
Telefonu kapattı ve yine beni bir yerlere tutunma zorunluluğunda bırakarak ani bir dönüş yaptı.
“Demir neler oluyor?” dedim sakin kalmaya gerçekten kendimi zorlayarak.
Arabayı biraz ileride sağa çekti ve ellerini sertçe direksiyona vurdu. Öfkesi beni geri korkutsa da,
“Anlat!” dedim kızarak.
Sakinleşmeye çalışır gibi birkaç saniye bekledi ve bana döndü.
“Sen varsın diye yapıyor. Oraya gitseydik gazetecilerin üzerimize geleceğini biliyordu. Çoktan birine bir haber bile sızdırmış olabilir. İntihar sebebi için bizim birlikte olmamızı kaldıramadığını söylemiş olabilir. Benim hatam. Yine işleri berbat eden benim ama sana yemin ederim bütün servetimi o gazetecilerin önüne sermem gerekse bile seni bu işten uzak tutacağım Eliz.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Mavi
Genel Kurgu"Eliz ateşle oynuyorsun." diye mırıldandı ılık nefesi tenimi gıdıklarken. "Ben..." dedim biraz daha cesurca gözlerine bakarak. "Ben ateşle oynamıyorum Demir. Ben ateşin ortasındayım, onu tanıyorum ve..." "Ve buna rağmen yanıyorum." diye bitirdi beni...