MİNİ BÖLÜM-Efe'nin Anlatımıyla

9 0 0
                                    

   Kapının tıklaması ile kafamı test kitabından kaldırdım ve kapıya dönüp"Gel."diye mırıldandım.

"Efe?"Kuzey eniştem kafasını kapıdan uzattığında tek kaşımı kaldırdım ve"Efendim?"dedim.

"Eflal'i gördün mü bugün?Bir yere gitti sanırım ama haber vermemişti."

"Hayır görmedim.Aradın mı?"

"Telefonuna ulaşamıyorum.Şarjı bitti galiba."Ablamın erkenden karakola gideceğini biliyordum ama şimdiye eve gelmesi gerekmiyor muydu?

"Saat 3'e geliyor nerede acaba?"Kendi kendime söylendim ve telefonumun ekranından saate baktım.

"Neyse haberin olursa bana da söyle.Çalışma odasındayım."Kafamı salladığımda kapıyı kapattı ve ben de çekmeceyi açıp flash belleği elime aldım.Bir şeyler ters gidiyor gibi hissediyordum ve korku içimi yemeye başlamıştı bile.Saatlerdir karakolda olamazdı ve karakol çıkışı bir yere gitmeyeceğinden de emindim.

Flash belleği arka cebime sıkıştırdım ve telefonumu da elime alıp odadan çıktım.Merdivenleri inmeye başlamıştım ki,şeytanın aklımı kurcalaması ile duraksadım ve"Hassiktir."diye mırıldandım.

Ablam bir şeyi atlamıştı.Ablam cihazı adamın üstünde bırakmış ve kendini şüpheli duruma düşürmüştü.Belki de şu an Kuzey'in cani amcaları onu kaçırmıştı.Ya başına bir şey geldiyse...

Kafamı iki yana sallayıp düşüncelerimden sıyrıldım ve tekrar yukarı çıkıp odama girdim.Çekmeceyi açtım ve diğer flash belleği elime alıp cebime attım.Bu içinde savaş oyunu olan bir bellekti ve kesinlikle piyonum olacaktı.Odadan çıktım ve karşı odanın kapısını tıkladım.Kardelen"Gel."dediğinde kapıyı açtım ve gülümsedim.

"Ah Efe,sen miydin?"Güldüğünde ben de kafamı salladım ve"Gelebilir miyim?"diye sordum.

"Tabi ki gelebilirsin."İçeriye girdim ve kapıyı kapattım.Bir süredir aramızdan su sızmıyordu ve bunun nasıl olduğunu anlayamamıştım bile.Başta çok zıt karakterler olduğumuzu ve Kardelen'le asla anlaşamayacağımı düşünmüştüm ama şu an,en yakın arkadaşım denebilecek kadar yakındık.

"Ben sana bir şey söyleyeceğim.Daha doğrusu bir şey vereceğim."Gözleri heyecanla parıldadı ve yutkundu.

"Bana mı?"diye sorduğunda zorla gülümsedim ve"Evet."diye mırıldandım.Ümitlenme Kardelen, senin için bir şey değil bu...

Cebimde ki flash belleği çıkartıp ona uzattığımda yüzünde ki heyecan bir anda söndü ve yüzüme bakıp"Nedir bu?"diye sordu.

"Bunu sana vereceğim ve sen de gece saat 12'ye kadar eve dönmezsem, ne olursa olsun,bunu Kuzey enişteme vereceksin."

"Bir yere mi gidiyorsun?Bunun içinde ne var ki?"Yine soru yağmurlarına başladığında boğazımı temizledim ve"Bunun içinde ki ses kaydını,kesinlikle dinlemeli."dedim.

"Sakın merakına yenik düşüp ondan önce sen bakma Kardelen.Lütfen."dediğimde başını salladı ve kaşlarını çatıp"Ben öyle biri miyim?"diye homurdandı.Güldüm ve elimi saçlarımın arasından geçirdim.

"Saat 12'ye kadar sakın ona bundan bahsetme.Sana güveniyorum Kardelen."Gözümü kırptığımda başını tamam anlamında salladı ve yüzüme baktı.Ben de onun yüzüne...Sadece bir kaç saniye öylece durduk,ne o konuştu ne de ben.

"Bir şey mi söyleyeceksin?"Kardelen sırıtıp mırıldandığında derin bir iç çektim ve bir kaç adımda yanına gidip ona sarıldım.Ablamın şu an ne durumda olduğunu bilmiyordum ve benim de onun yanını boylamam an meselesi olabilirdi.Bu Kardelen'i son görüşüm olabilirdi ve ona veda etmeden böylece gidemezdim.

Şaşkınlıkla o da bana sarıldı ve"Efe sen iyi misin?"diye homurdandı.

"Niye sordun?"

"Bilmiyorum tuhaf davranıyorsun."Kıkırdadığında geriye çekildim ve bal rengi gözlerine,son kez uzunca bakıp gülümsedim.

"İyiyim.Hoşçakal Kardelen.Kendine iyi bak."Birden yüzü düştü ve kaşlarını çatıp"Efe sen bir yere mi gidiyorsun?Neler saçmalıyorsun,sanki bir daha görüşemeyecekmişiz gibi..."Mırıldandı ve gözleri dolmaya başlarken yutkunarak"Yoksa bu bir veda mı?"diye sordu.

"Hayır.Bak Kardelen şimdi gitmem gerekiyor,biraz acelem var.Sonra görüşürüz."Onu geçiştirerek yürümeye yeltendiğimde kolumdan tuttu ve başını iki yana salladı.

"Söz ver.Bu akşam 12'den önce evde olacağına söz ver."Yutkundum ve zorla gülümseyerek"Tamam."dedim.

"Yalancı."Kolumu bıraktı ve sinirle kaşlarını çatıp kapıyı işaret etti.

"Git şimdi.Git yoksa bırakmam.Üç saniyen var."Burnunu çektiğinde bir şey söylemeden kapıyı açtım ve odadan çıktım.Derin bir nefes aldım ve arkama bile bakmadan hızlı adımlarla merdivenlere yürüdüm.İnsan iki dakikada mahvolabiliyordu işte...

Dışarı çıktım ve yaklaşık 10 dakika kadar uzaklıkta olan karakola yürümeye başladım.Her an her şeye hazırlıklı olmalıydım çünkü başıma bir şey gelmesi muhtemeldi.Hissediyordum...




Umursamazlık FelsefesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin