Bölüm[42]

12 0 0
                                    

"Tamam susun!Bebek daha doğmadı,şu an isim düşünmenin sırası değil ki."Ayağa kalktığımda hepsi sustu ve Leon kıkırdadığında tek kaşımı kaldırdım.

"Sen anca gül zaten.Bak Kuzey'e,evlendi ve baba olmak üzere."Suzan Hanım gözlerini devirdiğinde ben de kollarımı birleştirdim ve sinsice güldüm.

"Ben okuyorum babaanne!"Leon kaşlarını çatıp geri yaslandığında babaannesi örgü şişlerini bıraktı ve ona döndü.

"Okuma demedim ki evladım.Bir kız bul en azından,vallahi evde kalacaksın."Sonra bana döndü ve"Sizin akrabalarda yok mu buna uygun birisi?"diye mırıldandı.

"Ya babaanne!!"Leon ayağa kalkıp yürümeye başladığında Kuzey salona girdi ve"Hayırdır,ne bu şamata?"dedi.

"İyi ki bir evlenmişsin,çekil şuradan."Leon gözlerini devirip Kuzey'in yanından hızla geçtiğinde gülmeme zar zor engel oluyordum.

"Ne dedim ben şimdi?"Suzan Hanım'a omuzlarımı silktim ve"Bilmiyorum."dedim.

"Ne oldu ya,bana da anlatın."Kuzey kaşlarını çatarak yanımıza geldiğinde gülmeme engel olmak için dudaklarımı birbirine bastırdım ve"Suzan Hanım,Leon'a evlen dedi.Ondan bu kadar sinirlendi sanırım."dedim.

"O evlenmez babaanne.Gerçi ben de evlenmem derken geldi başıma, ne geldiyse."Koluna vurdum ve kaşlarımı çattım.Sanki ben evlenelim dedim,herife bak ya...

"Sen ne örüyorsun?"Babaannesi Kuzey'e elinde ki şişleri gösterdi ve"Hüsniye'ye hırka örüyorum evladım."diye mırıldandı.Kuzey anlamamış bir ifade ile bana bakıp, tek kaşını kaldırdığında karnımı gösterdim ve ofladım.

"Ha o Hüsniye.Yalnız onun adı Hüsniye değil,Dilara."Kuzey kıkırdadığında ona döndüm ve alayla güldüm.

"Dilara?Dilara derken?O ne alaka?"Kollarımı birleştirdiğimde Kuzey'de kollarını birleştirdi ve"Neden olmasın?Gayet güzel bir isim ve benim için çok şey ifade ediyor."diye mırıldandı.

"Allah Allah,ne ifade ediyormuş senin için?"Sinirle kaşlarımı çattığımda Efe bana bağırmaya başladı ve hızla kafamı ona çevirdim.

"Ne oldu?"

"Kumsal bahçede düşmüş,bacağı kanıyor."Kuzey ışık hızıyla koşmaya başladığında, ben ve Suzan Hanım da hızlı adımlarla peşinden gidip bahçeye çıktık.Kumsal'ın dizi büyük bir yara izi ile kaplıydı fakat,gülüyor ve Elif'le oynamaya devam ediyordu.Tıpkı kafasını yardığı akşam gibi...Bu kız acıyı hiç mi hissetmiyor??

Sinir bozukluğu ile tek kaşımı kaldırdım ve abisi Kumsal'ı kucağına alırken onunla konuşmaya başladım.

"Ablacığım bacağın kanıyor,hala haylazlık peşindesin."

"Olsun.Fazla acımıyor zaten."Güldüğünde,abisi onu bahçede ki banka oturttu ve dizine eğilip peçete ile akan kanı sildi.

"Kumsal,biraz dikkatli olsan daha iyi olur.Canın nasıl acımıyor?"

"Acımıyor abi.En son annem ve babamla arabadayken acımıştı.Ondan büyük acı yok zaten."Kumsal'ın gülerek söylediği bu cümle, anladığım kadarıyla herkesin içini parçalamıştı.Kuzey bir süre yüzüne baktı ve hiçbir şey söylemeden derin bir iç çekti.

"Gel Kumsal, dizine yara bandı yapıştıralım."Babaannesi Kumsal'ın elinden tutup onu kaldırırken Kuzey'de ayağa kalktı ve banka oturdu.Morali bozulmuştu yine...

"Ne oldu?"dedim yanına oturup ve elini tuttum.

"Daha çok küçük,onlara doyamadı bile.Bir parçası hep eksik kalacak."

Umursamazlık FelsefesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin