Bölüm[31]

8 1 0
                                    

  "Se-sen ciddi misin Kuzey?"diyerek kekeledim emniyet kemerimi elimle kavrarken.

"Kemerin bağlı değil mi?"Kafamı salladım hızla ve"Ne yapacağız?"dedim.

"Bu şekilde duramayız."

"Nasıl bu şekilde duramayız Kuzey!Çarpacak mıyız yani?"diyerek korkuyla ona döndüm.

"Merak etme.Bir şey olmayacak.Sakin ol şimdi."

"Sakin mi olayım?Bu durumda mı?"Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum ve ellerim titremeye başlamıştı.

"Önünde hava yastığı var.Tehlikeli olmayan bir yere çarparak durmak zorundayız.Bu şekilde daha fazla ilerleyemeyiz.Sana hiç bir zarar gelmeyecek,söz veriyorum."

"Ya sen?Bana bir şey olmayacak ama sen?"Duraksadı ve gözünü yoldan alıp gözlerime baktı.Tekrar yola döndü ve"Bana da olmaz.Merak etme."diye mırıldandı.

"Kuzey seni gebertirim.Seni şuracıkta gebertirim eğer ölürsen.Sana bir şey olursa ben yaşayamam."Gözlerim sağnak yağışlara başlamamak için kendini zor tutarken elime uzandı ve sımsıkı kavradı.

"Bırakmam.Seni asla bırakmam."

"Söz ver."

"Söz."diye mırıldandı ve yutkundu.

"Gözlerini sıkıca kapat şimdi söz veriyorum her şey yoluna girecek.Sen tek bir yara almadan kurtulacaksın ve direkt gidip yardım çağır."Elimi daha da sıkı tuttuğunda "Ya sen!"diye bağırdım ve gözlerimi kapattım.Gözlerimi açtığımda,burnumun dibinde biten hava yastığından çekilmeye çalıştım ve Kuzey'e baktım.

"Ku-Kuzey!"Panikle yüzüme düşen saçlarımı geriye attım ve omuzuna dokundum.Yüzü o tarafa döndük olduğundan göremiyordum ama kendinde değildi belli ki.Belki de ölmüştü.Hızla kapıyı açtım ve dışarı çıktım.Ağaçlık arazideydik ve Kuzey yoldan sapıp bir ağaca sürmüştü,arabayı durdurmak için.Arabanın arkasından dolanıp hızla koşarak kapısını açtım.Kafasını çarpmıştı ve yüzüne akan kanı görünce,göz yaşlarım yanaklarıma ip misali süzülmüşlerdi.

"Kuzey.Uyan lütfen!"Hıçkıra hıçkıra ağlayarak sırsakladım ama uyanmıyordu.Kuzey'in son dediklerini anımsadım ve hızla çöktüğüm yerden kalkıp koşmaya başladım.Burada telefonum çekmiyordu,bu yüzden yardım isteyecek birisini bulmam gerekiyordu.

Nefes nefese durmadan koştum ve ormanın çıkışına doğru,buraya yürüyen bir grup kadını görünce bağırmaya başladım.

"Yardım edin lütfen!"Koşarak yanlarına ilerledim ve nefes nefese durdum.Gözyaşlarımı sildiğimde kadınlar panikle yüzüme baktılar.

"Kızım iyi misin?Ne oldu sana?"

"Lütfen...Lütfen yardım edin.İlerde kaza yaptık.Eşim yaralandı,lütfen ambulans çağırın."Kadınlardan birisi hızla geri doğru koşarken diğerleri de kolumdan tuttu ve Kuzey'in yanına geri döndük.

"Nabızı atıyor kızım.Kocan yaşıyor."İçlerinden köyde ebelik yapan kadın Kuzey'e bakınca sevinçle gülümsedim.

"Allahım şükürler olsun."Yaklaşık 10 dakika bile sürmeden ambulansın siren sesleri duyuldu ve ağaçlık araziye giriş yaptı.Ambulans hemşireleri hızla yanımıza geldiler ve Kuzey'i arabadan çıkartıp sedyeye yerleştirdiler.

"Hanımefendi sizi de kontrol etmemiz gerekiyor."Kadına iki elimi hayır anlamında salladım ve Kuzey'in başucuna oturdum.

"Ben iyiyim.Lütfen onunla ilgilenin."

"Alnınız yaralanmış.Pansuman yapmamız gerekiyor."

"Sorun değil.Lütfen eşimle ilgilenin siz.Ben gayet iyiyim."Ambulans hareket ederken,sedyeden sarkan elini avuçlarımın içine aldım.

Umursamazlık FelsefesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin