Bölüm[44]

12 0 0
                                    

  Toplantı odasında bulunan bir grup insanın gözleri pür dikkat bize çevrildiğinde Kuzey odaya girdi ve kafasıyla herkese selam verdi.Fikret denen adam ayağa kalkıp,Kuzey'in yanına geldi ve ona elini uzattı.

"Merhaba Fikret Bey,biraz ani oldu.Geç kaldıysam mazur görün."Adamın uzattığı elini sıktı ve gülümsedi.

"Önemli değil.Görüşmeyeli nasılsın bakalım Sevgili Kuzey?"

"İyiyim teşekkürler.Siz?"

"İyi sayılır."Gözleri Kuzey'in arkasında şoklar içinde ona bakan bana çarpınca,kaşlarını havalandırdı ve"Bu Eflal Hanım değil mi?"diye mırıldandı.

"Evet."Kuzey bana bakıp gözünü kırptığında adam elini bana uzattı ve"Nikahınıza gelmiştim ve o kadar naif görünüyordunuz ki..."diye mırıldandı.

Bir süre eline baktım donakalmış bir ifade ile ve Kuzey'in"Eflal?"demesi ile irkilip zorla gülümsedim.

"Teşekkürler.Çok naziksiniz."Elini sıktım ve hızla elimi çektim.Kendimi bir polisiye filminin başrol karakteri gibi hissetmeye başlamıştım ve bu filmin sonunda ne olacağını ölesiye merak ediyordum.

"İmza işlerini halledelim o zaman.Uçağımın kalkmasına az bir zaman kaldı."Fikret Yolcu saatine baktığında Kuzey eliyle masayı işaret etti ve gülümseyerek masaya ilerledi.Ne imzasıydı bu?Bu adam ile Kuzey ne anlaşmasına imza atıyordu?

Yurkundum ve onlarla beraber büyük toplantı masasına ilerledim.Adam bir kaç dosyaya imza attı ve Kuzey'de bir kaç dosyayı imzaladığında,her şey sonlanmıştı...

Belki de bir çıkmaza girmişti Kuzey.Bu adam onu mahvedecekti belki de.Ve amcaları da,Kuzey'in yıkılışını öylece uzaktan seyredecekti.Benim bile suçum olacaktı tüm bu olanlar.Son buydu,sonumuzu şimdiden görebiliyordum.

"Hayırlı olsun."Kuzey tekrar elini uzattığında adam ayağa kalktı ve gülümseyerek elini sıktı.

"Görüşmek üzere o zaman.Kendinize iyi bakın."Gözleri bana döndü ve elini uzatıp"Siz de kendinize iyi bakın Eflal Hanım."dedi.Sesimi çıkartmadan, istemeye istemeye elimi uzatıp zorla gülümsedim sadece.Anakonda...

Holdingten çıktığımızda hala düşünceli bir şekilde arabaya bindim ve kemerimi bağladım.Ne yapacaktım ben şimdi?Dört duvar arasında sıkışıp kalmış,kolostrofobili bir insan gibi hissediyordum.

"Eflal?İyi misin sen?"Kuzey'in sesi ile irkilip ona döndüm ve hızla kafamı salladım.

"Düşünceli gibisin.Aklına bir şey mi takıldı?"Kaşlarını havalandırıp yüzüme baktığında,derin bir iç çektim ve kafamı iki yana salladım.

"Bak eğer Dilara konusunda kaldıysa aklın,çok boş bir şeye kafanı takıyorsun.Ben Dilara ile sevgili bile olmamıştım.Çok geveze bir kız ve ayrıc-"

"Hayır ondan değil.Kuzey bu imza meselesi..."Dudaklarımı birbirine bastırdım ve Kuzey'de gek kaşını kaldırıp"Eee?"der gibi baktı.

"Ne imzasıydı tam olarak.Yani neden böyle bir şey...Of anlatamıyorum,anladın mı demeye çalıştığımı?"Güldü ve arabanın anahtarını çevirdi.

"Yolcu Holding ve Sönmez Holding köklü bir şirket.Babam ölmeden önce Yolcu Holding ile ortak olmamızı istiyordu ama nasip olmadı tabi.Fikret Yolcu tekrar öne sürünce bu fikri,bana da cazip geldi.Sonuçta o başarılı bir iş adamı ve ben çaylak sayılırım.Olası bi faciada Sönmez Holding'i kurtmakta yardımcı olabilir."Yurkundum ve endişeyle ona baktım.

"Faciadan kastın nedir?"

"Şirketin batma eşiğine geldiğini farz et mesela..."diye başladığında gözlerimi büyüttüm ve yutkundum.

Umursamazlık FelsefesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin