4.Bölüm

13K 878 240
                                    

♧ Zor Kız ♧

Kim Taehyung ısrarla dudaklarına uzanan kadını bir kez daha reddetti. Dudaktan öpüşmek ona fazla samimi geliyordu. Yani ona göre hiç kimsenin dudağı gerçekten sevmediği biri ile buluşmamalıydı. Bu kadar basit görünen bu şey Kim Taehyung için hiç bir zaman basit olmamıştı. O dudakların da bekareti olduğuna inanırdı. Ve o uzun zamandır bir dudağın bekaretini bozmamıştı. Zaten bakirelerden de hoşlanmazdı. Onlar fazla duygusal oluyordu. Taehyung istemsizce dudaklarını yalarken kadın üstündeki ceketi çıkartmaya çalışıyordu. Başarılı olunca da yüzündeki gülümseme genişledi. Kadının yüzüne baktıkça onu tanıdığına dair bir his oluşuyordu içinde.

"Adın ne?"

Normalde insanların isimleri ile ilgilenmezdi ancak bu tanışıklık hissi onda merak uyandırmıştı. Tam cevap alacağı sırada dışardan duydukları tiz bir çığlıkla kafalarını odanın kapısına çevirdiler. Bu katta çığlık sesi normal karşılanırdı. Bu sebeple ikisi de görmezden geldi ve kendi işlerine baktılar. "Bırak beni!" Duydukları bu haykırışın ardından koridorda büyük bir gürültü koptu. Taehyung dayanılmaz bir istekle kendini kırmızı koridora attı. Gördüğü manzara ise anında gerilmesine sebep oldu. Ha Neul denilen kız üstünde bir adamla boğuşuyordu. Genç çocuk kızın zayıf bedenini iki bacağı arasına almış bileklerini tutarak onu kontrol altına almaya çalışıyordu. Taehyung hiç tereddüt etmeden çocuğa yaklaştı ve tüm gücüyle tekme savurdu. Sarhoş genç aldığı darbe yüzünden sersemlemiş, bedeni Ha Neul'ün üstünden çekilmişti. Taehyung vakit kaybetmeden yerde, şaşkınca yatan kızı bir hamlede kolundan tutup kaldırdı. Üstü başı dağılmıştı. Anlaşılan bu şerefsiz onu fazla hırpalamıştı.

Ha Neul o kadar korkmuştu ki yerde kıvranan adama boş gözlerle bakmaktan başka bir şey yapamıyordu. Konuşamıyordu bile. Sadece derin derin nefes alıyordu. Saatlerdir nefessizmiş gibi. Aldığı darbeyle daha da sersemlemiş olan sarhoş genç ayağa kalkmak için debelenmeye başladı. Taehyung yavaş hareketlerle Ha Neul'ün güçsüz bedenini ardına sakladı. Sarhoş çocuk duvara tutunup kalkmayı başardığında ağzını yaya yaya konuştu.

"Üzgünüm dostum. Grup yapmaktan hoşlanmam."

Genç kızın duyduklarıyla gözleri fal taşı gibi açıldı. Burası nasıl bir yerdi böyle? Sarhoş çocuk yerdeki gözlerini kaldırdı. Görüş açısı berraklaştığında gördüğü kişi ile dudakları korkuyla aralandı. "K-Kim Taehyung?" Utanç ve korku ile başını tekrar aşağı eğdi. Kendisine verilecek cezayı bekliyor gibiydi. Şansa bak! O kadar kadın arasından gitmiş Kim Taehyung'un kadınını bulmuştu. İçkinin zararları işte!

"B-Ben senin olduğunu bilmiyordum."

Kim Taehyung'un cevap vermesine ya da tehdit etmesine gerek yoktu. Sadece bakıyordu. Ancak bakışları o kadar ağırdı ki üzerinde olduğu bedene tonlarca ağırlık yüklüyordu. Zaten genç adam da Kim Taehyung'un bu sessizliğinden korkuyordu. Lâkin sarhoşluğun verdiği cesaret hala konuşmasına yön veriyordu. "Baya zor kız ama. Ben dokunama-" Taehyung öne doğru bir adım attığında olan cesareti kırıldı. O sinirlendirilmemesi gereken bir adamdı. Bu yüzden ellerini teslim oldum dercesine havaya kaldırdı. "Üzgünüm! Tamam Bay Kim. Bir daha- Bir daha ona elimi sürmeyeceğim."

"Canının kıymeti varsa şimdi siktir git."

Genç adam minnetle başını eğdi. Yanlışları görmezden gelmeyen bu adamın onu bağışlaması büyük bir lütuftu. Bu sebeple direnmedi ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Kim Taehyung ise arkasından seslendi. "Geri gelmek gibi bir hataya düşme derim!" Adam gözlerinin önünden kaybolana kadar arkasından baktı. Geri gelmeyeceğini biliyordu. Arkasında titreyen ürkek bedene döndü sonra. Ha Neul hâlâ kendine gelememişti. Böyle bir şeyi ilk kez yaşıyordu. Taehyung kızı kollarından kavradı ve hafifçe sarstı. "Bir şey oldu mu? Sana dokundu mu?" Ha Neul'ün gözleri odağını bulamazken başını olumsuz anlamda salladı. Bir şey olmadan yetişebilmişti. Taehyung ilk kez ne yapacağını bilmiyordu. Nerdeyse tecize uğramış bir kıza nasıl davranılırdı ki? Taehyung nasıl davranması gerektiğini düşünürken genç kız aniden bağırdı.

"Çantam!"

Ha Neul kendisini tutan adamdan kurtuldu ve alt kata koşmaya başladı. Topladığı tüm para çantasının içindeydi. Eğer o parayı da kaybederse hepten batardı. Taehyung da merdivenlerin başına kadar peşinden gitmişti. Ha Neul'ü yukardan izlemeye başladı. Kız her yeri telaşla arıyordu. Aradığını bulduğunda ise çene kasları kasılmaya başladı. Çanta boştu çünkü! Bu akşam her şey çok fazlaydı! Boş çantayı aldı ve Kim Taehyung denilen adamın yanına adımladı. Sonrasında ikisi birlikte sessizce Taehyung'un çalışma odasına gittiler. Adam rahat bir şekilde koltuğuna oturduğunda Ha Neul sinire soludu.

"Ödeştiğimize göre artık konuşabiliriz."

Genç kız dişlerini sıktı. Ödeşmek mi? Bir insan geç kalkmışlıkla ödeşmek ister miydi!? Yani saatlerce burada bekletip neredeyse başına bir şey gelmesini sağladıktan sonra mı ödeşmiş oluyorlardı? Üstelik tüm para gitmişti! "Sanırım paramı getirdin?" Boş çantayı masaya fırlattı Ha Neul. "Getirmiştim. Tabi siz almamak için o kadar direnince bir başkası almış!"

"Sonuç?"

"Para falan yok. Biri çalmış."

"Pekala evin anahtarını bırakıp çıkabilirsin. İşimiz bitti."

Ne?! Bir hafta boyunca bir taraflarını yırtmış ve az da olsa bir meblağ toplamayı başarmıştı. Hem de ne için? Çaldırmak için! Üstelik bunun sorumlusu Bay Kim denilen bu herifti. Parayı alsaydı böyle olmazdı. Şimdiyse gelmiş evin anahtarını bırak diyor! "Ev mi? Bir hafta içinde benden para istediniz! Ben de getirmiştim!" Kim Taehyung masasının üstünde duran çantayı tek eliyle aldı ve kızın ayaklarının önüne attı. "Ben para göremiyorum." Diyecek tek şey bulamıyordu. Bu adamda hiç anlayış ya da merhamet yok muydu? Oysa onu kurtardığında iyi biri olabileceğini düşünmüştü. Yanıldığını görmek onu üzmüştü.

"Üzgünüm Bay Kim. Evimin anahtarını size bırakamam."

Taehyung duyduklarında bir yanlışlık olmalı diye düşündü. Bu kız cidden... Acaba kaçıncı kez kendisine karşı geliyordu? "Ayrıca bu olanların hepsi sizin suçunuz. Beni burada oyaladınız ve parayı almayı bilerek ertelediniz. Üstelik mekanınıza giren hırsız ve sapıklardan bahsetmiyorum bile!" Ha Neul ayaklarının önüne atılan boş çantayı eğilip aldı. Sonrasında gözlerini Kim Taehyung'un yüzüne dikti. "Mekanınıza böyle şeyler yaşanıyor olması çok üzücü. Bu yaşananların umursanmayıp sorumlusunu bulmaya çalışmıyor oluşunuz daha da üzücü."

Taehyung genç kızın dediklerini aklında tarttı ve haklı olduğunu düşündü. Açıkçası böyle yerlerde kadınları bu şekilde elde etme olayları çok yaşanırdı. Bir çok insan da bunu bilerek gelirdi. Bunun için yapacak bir şeyi olmasa da hırsızlık kesinlikle affedilemezdi. Bugün bu kızdan çalan yarın Kim Taehyung'dan çalabilirdi. Zaten para kaybı vardı. Akılcıl bir çözüm bulup konuyu kapatması gerekiyordu. Sürekli bu kızın ve ayyaş babasının peşinde para para diye gezemezdi. Sıkılmaya başlamıştı zaten. Ne yapması gerektiğini düşünürken aklına gelen fikirle sırıttı. "Pekala. Madem öyle bundan sonra burada çalışacaksın. Çalıştığın günleri borcundan keseceğim. Hem gözümün önünde olursun. Ha bire sizinle uğraşamam." Burda çalışmak mı? Barda mı? İyi de Ha Neul burada çalışamazdı ki! Ayrıca iş yerinden avans almıştı. İşten çıkması kabul edilir bir şey değildi. Buna izin vermezlerdi. "Teklifiniz için teşekkürler. Ama ben burada çalışamam."

"Lütfen bağışla. Seçeneğin varmış gibi mi konuştum?"

Sahte olan affedilme isteği bile sinir bozucuydu! Ha Neul tekrar inkar edecekken Taehyung müsade etmedi. "Size zaten olması gerekenden fazla müsamaha gösterdim. Baba kız sınırlarımı zorlamayın!" Genç kıza doğru bir adım attı ve işaret parmağını ona doğru salladı. "Ya burda çalışır borcunu kapatırsın ya da bunu hiç hoşlanmayacağın yollardan hallederiz!" Sesi öyle derinden geliyordu ki, fısıldasa bile insan etkisinden kurtulamıyordu. Taehyung da bu etkiden kurtulmasını istemediği için konuşmaya devam etti.

"Ve bu yollar yalnızca bedenini kapsamaz."

Kim Taehyung konuşmasını bitirildiğinde kızı odasından dışarı çıkarttı. Ha Neul tekrar kapı ile yüz yüzeydi. Bu adamdan nefret etmişti! Fazlasıyla hem de! Tanrının ona bahşettiği melek yüzünün aksine tam bir şeytandı! Neden her şey gittikçe zorlaşıyor? Avansı ödemeden kafeden ayrılamazdı. Kai'den de ayrılamazdı. Zaten buradaki kimseyi tanımıyordu. Buradaki her şeye yabancıydı. En çok da o adama. Her hareketine, her sözüne yabancıydı. Şimdiyse bu yabancı adamı 24 saat görebileceği bir yerde çalışacaktı. Bundan daha korkutucu ne olabilirdi ki?

.........

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin