-Özel Bölüm²-

7.4K 519 213
                                    

Jaymes Young-Infinity

♧ Hediye ♧

Yaşamak...

7 milyar insan yaşıyor şu dünyada.
Hepsi kendi hayat telaşesinde. Hepsi bir şekilde kırgın ve bir sebepten tutunuyor hayata. Peki kaçı, kaçı gerçekten hayatta? Kaçı gerçekten yaşıyor ya da yaşamak özünde ne onu biliyor? Yaşamak demek miydi hergün altıda kalkıp işe gitmek, çocukları sıradanlığa iten, olabilecekleri potansiyeli yok eden okullara göndermek, tüm gün evden çıkmayıp temizlik yapıp, yemek yapmak, tek işi kocasını tatmin etmek ve çocuklarına bakmakmış gibi muamele gören bir kadın olmak? Temelde nefes almak mıydı bir kalbi attırmak için?

Peki sen Kim Taehyung?

Sen yaşıyor musun? Atıyor mu kalbin, hem de ne için attığını bilerek?

Kapattı gözlerini sıkıca. Kıyısında oturduğu deniz her geri gelişinde ayaklarına ulaşıyor, parmak uçlarını ıslatıyordu. Kendine çektiği bacaklarının etrafına doladı ellerini. Aklı bir karış havada. Hava ise karanlık. Düşünceleri gibi karanlık ancak onların olamayacağı kadar yıldızlı. Derin nefesler aldı. Günlerdir bu kasabada konaklıyorlardı. Taehyung'un geçirdiği ataklar sıklaşmaya başladığında çareyi Seul'den uzaklaşmakta bulmuşlardı. Birkaç ilaç, birkaç boş tuval ve tuvallerinin arkadaşları, birkaç giyisi ve Zümrüt... Bu sakin sahil kasabasında yanında olan tek şeyler işte onlardı.

Ellerini saçlarına atıp karıştırdı iyice. Gözleri donuk, cansız, öylece bakıyor önünde dalgalanan denize. İstemediği kadar şevkatli esen rüzgar siyah tutamlarını yavaşça hareket ettiriyor bazen de huylanmasına neden oluyordu. Sol omzuna aynı şevkatle bir el dokunduğunda tepki bile vermedi. Aynı el sol omzundan kayıp sağ omzuna geçti ardından o elin sahibi yanına oturdu.

Zümrüt.

Tek bir gelime bile etmeden Taehyung'un oturduğu gibi oturdu kumların üstüne. Ve bir anda canlandı doğa. Rüzgâr Zümrüt'ten yana esmeye başladı, kokusunu taşıdı duyularına. Taehyung gözlerini kapatıp bu şahane kokuyu soludu bir süre ve geri açtığında irisleri daha koyuydu. "O rüyalardan birini gördüm yine." dedi boğuk çıkan sesiyle ve gözleri hâlâ denizde oylanırken. Ha Neul onun aksine bacaklarına doladığı çıplak kollarına başını yaslayıp yüzünü seyrediyordu. Giderek güzelleşiyordu, yıllar başka kurbanlarına davrandığı gibi kötü davranmıyor, esmer tenine zarar vermiyordu. Aksine her şey gibi yıllar da yakışıyordu yüzüne.

"Bu seferki nasıldı peki?"

Ha Neul pozisyonunu bozmazken Taehyung oturuşunu değiştirdi ve bağdaş kurdu. Avcuna kum doldurdu, küçük kum taneleri elini acıtana kadar sıktı. Acısını hissediyordu. "Nasıl hissediyorsun?" Taehyung cevap vermeyince sorusunu yenilemişti. Konuşmak için nefeslenme ihtiyacı hissetti. "Kırgın. Çok kırgın..." dedi daha da kısılan ve boğuklaşan sesiyle. Avcunda sıktığı kum taneleri yavaşça akıttı parmakları arasından. Rüzgarın birkaç taneyi çalıp götürüşünü izledi.

"Küçük bir çocuğun kırgınlığı var üstümde."

"Hatırlıyor musun yani?"

"Sanırım, evet."

Başındaki kurşun yarası ve diğer sağlık kontrolleri için sürekli gittikleri doktorları hafıza kaybının geçebileceğini söylemişti. Belki on yıl sonra, belki yirmi yıl, belki de aylar sonra olabilir demişti, ya da hiç hatırlamayabilir. Ancak sevgili doktorlarının hesaba katmadığı bir şey vardı; Kim Taehyung. O ne zaman uygun görürse, ne zaman isterse o zaman hatırlardı ya da hatırlamazdı. Demek hatırlamak istemişti ilk öpücüğünü, o ilk yenilgisini ve ilk zaferini...

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin