30.Bölüm

9.7K 631 297
                                    

♧ Kolye ♧

Resmî Kore dili asıllı faturalar, kontrol belgeleri, konşimento, sağlık raporu, varış ülkesi sorunu ve daha sayamayacağı bir sürü belge ile bakışırken ofladı Taehyung. Tüm bunları okuyup imzalaması gerekiyordu. Diğerleri ithal ettiği içkiler için belgeleri ayarlasa da son olarak göz gezdirip imzalaması gerekiyordu. Taehyung küçük yaşlarda alkole alışmıştı ve tam bir alkol gurmesiydi. Yani bu kadar sık ithal içki almasının sebebi bardaki çeşitliliği arttırıp müşteri çekmek değildi. Yalnızca farklı tatlar denemek istediği için alıyordu. Zaten Taehyung kendi için olmayan bir şeyi çok nadir yapardı. Şu sıralar Japonyanın ünlü pirinç içkisi Sake'yi, İrlandanın özel içkisi Guinness'i ve Macaristan'da asla tatmamanız gerek dedirten, dünyanın  en sert içkilerinden olan Palinka'yı denemek istiyordu. Belki de Palinka'yı Jungkook'a içermeliydi. Bu sabah telefondaki emredici sesi sinir bozucuydu. Evet. Kesinlikle bunu yapacaktı.

Belgelerin bir kısmını okuyup imzalamaya başladığında telefonu çalmıştı. Titreyen cihazı ceketinin cebinden çıkarttı ve kim olduğuna bakma ihtiyacı hissetmeden aramayı yanıtlayıp kulağına götürdü.

"Alo?"

"Merhaba V."

Tanıdık pürüzlü ses kulağına ulaştığında oyalandığı kağıtlardan kaldırdı kafasını. Arayan Kang Hyun Woo'ydu. Deri sandalyesinde geriye yaslandı. Telaşlanmaktan çok uzaktaydı. Bu yaşlı adam onu korkutmuyordu. "Merhaba ihtiyar." dedi kıkırdamasına mani olmazken. "Bu sürprizini neye borçluyum?"

"Sadece halini hatrını sormak istedim. Biliyorsun hayatın bok yoluna girmek üzere."

Taehyung tekrar güldü ve "Hayatım bok yoluna sen dahil olduğunda girdi. Sanıyorum bu durumda bok sen oluyorsun." dedi. Hyun Woo gülüşüne eşlik etti. "Hâlâ espiri yapabiliyor olman güzel V. Ah! Aklıma gelmişken söyleyeyim, sürtüğünle tanıştım."

Konuşmanın başından beri ilk kez sinirlenmişti işte. Sürtük demesine ayrı onu gerçekten görmüş olma ihtimaline ayrı sinirlenmişti. Belki bunu bu yüzden söylemişti. Belki yüz yüze gelmemişlerdir bile ve bu şerefsiz onu sinirlendirmek için böyle söylemişti. Her ihtimali düşünürken elindeki kalemi parmakları arasında çevirmeye başladı. Taehyung'un sessizliği sürerken Hyun Woo tekrar konuştu.

"Sevimli ama O'nun kadar güzel değil."

"Evet. Ondan daha güzel."

"Haha! Güzel veya değil. Merak ettiğim öyle bir kızın senin gibi bir piçle ne işi olduğu?"

Parmakları arasında çevirdiği kalemi masanın üstüne bıraktı. Bunu Taehyung da bir zaman düşünmüştü. Ha Neul gibi biri Taehyung'u neden sever? "Kadınlar bana karşı koyamıyor." dedi az önceki sorularını es geçip bilmiş bir sesle konuşurken. "Bunu sen de biliyorsun."

"Orospu çocuğu."

Hyun Woo hiçbir zaman ağzı düzgün biri olmamıştı. Ettiği küfüre güldü. Onu sinirlendirdiğini bilmek Taehyung'u keyiflendirmişti. "Arayacağına bara gelseydin keşke. Sana sağlam bir içki ısmarlardım, eski günleri falan yad ederdik."

"Ben eski günleri her gün yad ediyorum V şüphen olmasın. Hem senin ısmarlamana gerek kalmadı, kendim içtim. Paramı iyi harcıyorsun. Baya kaliteliydi. Ya da sürtüğün kendi elleriyle hazırladığı için o kadar lezzetli geldi."

Siktir! Buraya kadar girmiş Ha Neul ile gerçekten tanışmış olamaz! Taehyung'un tüm kasları gerilirken Hyun Woo'nun gülüşünü işitti. "Senin için bir hediyem var. Birazdan eline ulaşır." Taehyung ne cevap vereceğini bilemezken Hyun Woo son bir şey söyleyip telefonu kapatmıştı. "Sonun yaklaşmak üzere V! Hâlâ vaktin varken sürtüğünü iyi becer. Ensene çökmeme çok az kaldı!"

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin