35.Bölüm

8.9K 533 197
                                    

◇ Kırk Sekiz Boğum ◇

"Benden kaçıyorsun. Bu hoşuma gitti!"

Kibirle yükselen sesi kulağında çınladı. İfadesini ve sesini sabit tuttu. "Kaçmadığımı biliyorsun. Beni korkutmuyorsun." dedi. Doğruydu da. Taehyung'a kalsa Seul'ü asla terk etmezdi. Bir hafta içinde bile yüzlerce kez geri dönmeyi planlamıştı. Kıkırdadı. "İki kilometre omuzları olan patlak dudaklı yandaşının Gwangju'daki küçük dağ evini bulamayacağımı size düşündüren neydi?"

Taehyung'u köşeye sıkıştırmış gibi hissediyor bunun keyfini yaşıyordu. Ancak Taehyung her zaman onun keyfini kaçırmayı başarırdı. "Aklın." dedi iğneleyici bir şekilde. "Pek çalışmıyor. Bir ihtimal buna güvenmiş olabiliriz." Kendisine aptal demiş olması kahkasını daha da harladı. Aptal yerine koyduğu bir adam tarafından köşeye sıkıştırılmanın onun için yeterince aşağılayıcı bir durum olduğunu biliyordu. Kesilmeyen kahkahasını boğazını temizleyerek durdurmaya çalıştı. "Arkadaşların burda bayağı bir canımı sıktı." Bunu itiraf etmekten gocunmamıştı. "Adamlarımın çoğunu boktan sebeplerle hapise tıktılar!"

Bu sefer gülümseyen taraf Taehyung olmuştu. Diğerlerinin onu asla hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyordu. "Şükret ki hapse tıkmışlar. Ben Seul'de olsaydım muhtemelen daha kesin yöntemlerle onlardan kurtulurdum." Kesin yöntemden kastının ne olduğunu biliyordu. "Her neyse." dedi geçiştirerek. "Ne dediğimi duydun. Ya o küçük aşk yuvanızı birinize mezar edeceğim ya da sürtüğünün sevdiklerinden birini cennete yollayacağım."

"Sana başkalarını karıştırma demiştim."

"Seçmeni bekliyorum."

"Neyi seçeceğimi biliyorsun."

Biliyordu. V bencil herifin tekiydi. Tabi ki Ha Neul'ü kaybetmektense onun hayatındaki gereksizlerden birini feda edebilirdi. Onlar yalnızca ikisinin güvenliği için feda edilen önemsiz canlardı. Keyifle güldü Kang Hyun Woo. "Çok fazla seçenek var!" dedi. "Ve işin en iyi tarafi kimi seçersem seçeyim senden nefret edecek olması."

İşte bu almayı planladığı intikamıydı. Sevmeyi bilmeyen kalbini dize getiren aşığının ondan nefret etmesini sağlamak. Önce zayıflık olarak gördüğü duyguyu kalbinden söküp alacak sonrasında da aşığının cansız bedenini kolları arasına bırakacaktı. Ona ölümü iki kez tattıracaktı. "Yakında görüşeceğiz." Telefonu kapatacakken Taehyung'un sesini duymasıyla son anda durdu. "Biliyorsun." dedi ciddi bir ses tonuyla. "Bunun intikamını alırım."

"İntikam sırası bende V. Unutma, benim oyunumu oynuyoruz."

Suratına kapattığında telefonu eli acıyana kadar sıktı. Düşünüyordu. Derin bir nefes aldı, çabucak bir plan hazırlayıp uygulamalıydı. Gözleri dışarıyı taradı önce. Kar yağıyordu ve orman girişine kadar hiçbir iz yoktu. Kang Hyun Woo'nun şaşırtma yapıp yapmayacağı konusunda tereddüte düşmüştü. Burada olmasalar bile yapamayacağına inanıp kendilerini seçmesi ihtimaline karşın Gwangju'da olabilirlerdi. Gerçi hangi adamı bu soğukta onun için kıçını dondurmayı kabul ederdi ki? Onu aradığında adamları da o da Seul'de olmalıydı. Telefonda sesi çok netti, dışarda ya da arabada değildi. Neyi seçeceğini bildiğinden çoktan kurbanını seçmiş olmalıydı. Düşündükçe Taehyung'un aklında tek bir isim beliriyordu: Kai. Herkes Ha Neul'ün Kai'ye olan düşkünlüğünü bilirdi. Hyun Woo onu takip ettiyse ulaştığı ilk isim Kai olmuştur. Ve eğer Kai Taehyung yüzünden ölürse Ha Neul yüzüne bir daha bakmazdı.

Kafasını çevirip yatakta huzurla uyuyan sevgilisine baktı. Onu bir kez daha elleriyle yaralayacaktı. Ne kadar kaldırabilirdi ki? Taehyung'un yaptığı şeylere ne kadar katlanabilirdi? Tükenmek üzereydi. Hayatı boyunca terk edilmişti ve bu gece biri daha onu Taehyung yüzünden terk edecekti. Hem de geri dönüşsüz. Zümrüt ondan nefret edecekti. Mühim değil dedi içinden. Yaşadığı sürece ondan nefret etmesi mühim değil.

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin