8.Bölüm

13.6K 855 314
                                    

Kaybetmek

"Kalp ritmini değiştireni sahiplenir derler. Sanırım, kabul etmeyecek olsanız da kalbim sizi sahiplenecek."

Bu cümle, bu sözcükler kalbinin etrafına ördüğü duvarlara çarpa çarpa yankı yapıyordu. Sahiplenilmek? Biri tarafından önemsenmek? Değer görmek... Bu kavramlar uzun zamandır Ha Neul'e yabancıydı. Ailesi tarafından bile sahiplenilmeyen bir kızı başkası sahiplenebilir, onu koruyup kollayabilir, incinmesinden korkabilir miydi? Belki... Gerçi onun için bunları düşünen tek kişi Jeon Jungkook değildi. O yegane kişi kesinlikle Kai idi.

"Yine hülyalara daldın Ha Neul!"

Genç kız Mi Rae'nin sert sesini duyunca irkildi. Yarım saattir silmekten rengini attırdığı masayı rahat bıraktı. "Bir şey mi dedin?"

"Evet aptal! Hâlâ Jeon Jungkook'u mu düşünüyorsun?"

"Bunu da nereden çıkarttın!"

Genç kız elindeki bezi aldı ve tezgahın ardında duran Mi Rae'ye fırlattı. "Bunu bu kadar sesli söylemek zorunda mısın!?"

"Zorundayım! Yoksa kendi kendine o saçma hayallerinden çıkamıyorsun."

"Hayal falan kurmuyorum Mi Rae."

"Yalan söylüyorsun!"

Ha Neul arkadaşının ithamına sinirlense de kendisini düşündüğünü biliyordu. Bu yüzden aldırmadı ve tezgaha adımladı.
"Söylemiyorum. Sadece düşünüyorum." Ellerini tezgahın üstünde birleştirdi. "Çok fazla düşünüyorsun." Düşünüyor muydu?
Galiba... "Bak senin için diyorum. Kendini kaptırma. Ne kadar kibar ve sevecen davransa da o tam bir çapkın! Bu yüzden üzülmeni istemem."

"Bugün de geleceğini söyledi. Sence gelicek mi?"

"Ha Neul o daha çok vaatlerde bulunurdu da Bay Kim senin yerine başka birini çağırdı."

Evet. Bay Kim hiçbir neden belirtmeden Ha Neul yerine başka bir garson çağırmıştı. Yanlış bir şey yaptığını düşünse de onun arkadaşlarının daha suçlu olduğuna karar verip, kendini kemirmeyi bırakmıştı. Çok da önemli değildi ne de olsa. Zaten burada isteyerek bile çalışmıyordu. Jungkook'un gelip gelmemesi de mühim değildi onun için. "Ben senin için diyorum. Zaten benlik bu durum yok." Mi Rae küçük bir uyarı yapmakla yetinecekti. "Her neyse şu oyun odasındaki bardakları toplasana. Baya dağınıktı. Bay Kim gelmeden temizlenmesi gerek." Ha Neul başını aşağı yukarı salladı ve yanına tepsi, el bezi ve çöp poşeti alıp oyun odası denilen yere adımladı. Dün, neredeyse bütün akşam o odada takılmışlardı. Gerçi oda denildiğine kanmayın koca bir dünya vardı içinde. Oldukça geniş ve ferah bir alandı. Hatta o kadar geniş ki küçük de olsa kendine ait bir tezgahı bile vardı. Ha Neul kendilerine böyle özel bir alan yaratmış olmalarını anlıyordu. Yakın arkadaşlarla bir araya gelince öyle gürültülü ve samimiyetsiz ortamlarda takılmaktansa oyun odasında birbirleri ile takılmaları daha mantıklıydı.

Genç kız bunları düşünürken dünden kalan ne kadar çöp ve bardak varsa topladı. Yanında getirdiği el beziyle leke olmuş yerleri temizledi. Burayı hiç sevmese de temiz olması için uğraşıyor olmaları Ha Neul'ü mutlu ediyordu doğrusu. Topladığı çöp ve bardakları dışarı çıkartmak için odanın cam kapısına kadar götürdü. Ardından neredeyse ağzına kadar dolu olan siyah çöp poşetini kapıya yasladı. Göz gezdirdi odanın içine unuttuğu bir şey var mı diye. Yoktu. Sadece gözleri sürekli bilardo masasına takılıyordu. Daha önce hiç oynamamıştı. Bu yüzden merakına yenik düşerek masaya doğru adımladı.

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin