42.Bölüm

6.1K 455 417
                                    

V-Stigma

♧ Sevgilerle ♧

"Ve hiçbir zaman seni gerçekten sevdiğimi unutma."

Sevgi... Tecrübe etmemiş yavan kalpler için anlaması ne de zor bir kelime. Ha Neul sevgi ile arası iyi olan bir kadındı. Ha Neul severdi. Çiçekleri severdi mesela; en çok da günebakanları ve tezat bir şekilde kasvetli ve soğuk havaları, kedileri, köpekleri severdi, özgürlüklerine imrendiği kuşları da. Uzun yolculukları ve hüzünlü şarkıları. Sonra kalbinde yaşattığı babasını severdi, her şeye rağmen annesini, Kai'yi ve Mi Rae'yi de. İhanetleriyle sarsıldığı arkadaşlarını ve Kim Taehyung'u da. Hatta Ha Neul Kim Taehyung'u çok severdi. Saçlarını, gözlerini, dudaklarını, benlerini, sesini... Birbirlerini yaralamalarına rağmen yine birbirlerine sığınışlarını severdi. En çok da Zümrüt diye seslenişlerini ve üstü kapalı seni seviyorum deyişlerini.

"Ve hiçbir zaman seni gerçekten sevdiğimi unutma."

Bu aptal bir veda cümlesi gibi geliyordu kulağa. Unutacağı kadar yalnız mı bırakacaktı onu? Taehyung bunu yapamazdı, dayanamazdı bir kere. Ha Neul'den uzak kalamazdı. Ama unutma deyişi terk etmiyordu zihnini. Bunu söylerkenki ses tonu kalbini kırıyordu. Endişeliydi. Bir kez daha özlemle kavrulsun istemiyordu içi. Bir kez daha terk edilmek, geride bırakılmak istemiyordu. İstediği tek şey yüzünü görmekti. Gerçek şu ki Taehyung'a bitmek tükenmeyen bilmeyen bir özlem duyuyordu. Ve ona unutma deyişi sabırsızlanmasına sebep oluyordu. Bir an önce kavuşmak ve ruhunun ona olan açlığını sona erdirmek istiyordu. Olan onca şeye rağmen güneşin doğuşlarını ve batışlarını berber izlemek istiyordu. Ama o beyaz kumaş hâlâ gözlerindeydi sanki ve etrafı hâlâ karanlıktı. Taehyung'u görmeyi böylesine çok istiyorken bu karanlığa sıkışıp kalmak sinirini bozuyordu.

Çocuklaşan zihni var olduğuna inandığı karanlığa savaş açmışken gözlerini aralamaya çalıştı. Sağ tarafında ara ara kendini hatırlatan sebebini bildiği ince bir sızı vardı. Uzun bir süre canının acımasına sebep olan keskin soğu hissetmiyordu artık ve üşümüyordu da. Bu iyiye işaret değil miydi? Birkaç derin nefesin ardından yaşaran gözlerini araladı. Sık sık kırpıştırdığı gözlerini içeri sızan güneş ışığına alıştırmaya çalışıyordu. Ufak bir ağrı başına misafir olurken elinin altındaki çarşafı yokladı, gözleri etrafı taradı. Taehyung'un evindeydi ve onun yatağında uzanıyordu. Bu yüzünde ufak bir tebessüm oluşmasına sebep oldu.

"Ha Neul!?"

Nereden geldiğini anlamadığı bu tiz ses yüzünden irkildi. Bakışları kapıyı bulduğunda karşısında görmeyi beklediği kişi Solar değildi. Ha Neul burada oluşuna anlam veremezken Solar başını kapıdan dışarı uzattı ve "Çocuklar! Ha Neul uyanmış!" diye seslenip diğerlerinin de odaya toplanmasına sebep oldu. Oda bir anda insan seline kapılmış olsa da kimse konuşmamıştı. Ha Neul bir süre tedirgin tavırlarını izlemekle yetindi. Hepsi ya elleriyle oynuyor ya da birbir gözlerine bakıyordu. Ortam giderek gerilirken Ha Neul uzandığı yatakta dikleşmeye çalıştı. Hareket ettikçe acıyan kolu yüzünden yüzü buruşmuştu. Solar hemen yanına yaklaştı ve sevimli gülümsemesi ile kolundan tutup ona yardımcı oldu. Ha Neul başarılı olduğuna inandığı bir tebessüm ile karşılık verdi ona. İstemesine gerek kalmadan bir bardak su uzattığında mırıldanarak teşekkür etti. Deli gibi susamıştı, bardaktaki tüm suyu nefes bile almadan bitirdi. Ağzının kenarında biriken suyu kazağın koluna sildi ve nefes nefese konuştu. Birinin üstünü değiştirdiğini ancak fark etmişti.

"Ne zamandır buradayım?"

"Birkaç gün oldu."

Namjoon çekingen tavırlarla konuştuğunda Ha Neul başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. Sonrasında hepsinin üstünde gezindi bakışları. Aralarında Taehyung'u görememişti. Oysa görmeyi dilediği kişi oydu. "Ne oldu?" Sesi pürüzlü çıkmıştı. Hatırladığı tek şey bileğini kesmesi için önünde diz çöken Taehyung'un omzuna bayıldığıydı. Ve zihninde yankılanan o can sıkıcı cümle... Yorgun gözleri bilekleri üstünde gezindi. Sargı bezi falan yoktu. Öyleyse Taehyung'un bir şey yapmasına gerek kalmadan kurtulmuşlardı. Ha Neul oradan çıkamayacağına çok emindi. Ancak şimdi biricik sevgilisinin yatağında uzanıyor, az da olsa kokusunu duyuyordu. Bazen Taehyung'u gerçekten hafife aldığını düşünüyordu. Nihayetinde Taehyung aklına koyduğu şeyleri sonucu ne olursa olsun yapmayı başaran bir adamdı. "Seni oradan ben çıkarttım." dedi Namjoon sessizliği bölerek. Rahatsızca kıpırdandı olduğu yerde. Burada, bu insanların arasında kendini yabancı hissediyordu elinde olmadan. Ve Namjoon'un suratına her baktığında 'Bunlar babanı geri getirmez' deyişi geliyordu aklına.

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin