♤ 24 Saat ♤
Hissetmek.
İnsanı insan yapan şeyin duygular olduğunu söylerler. Bir şeyler hissediyorsan, hissedebiliyorsan varsındır. Et ve kemik yığınından ibaret, nefes alabilme yetisi olan bir varlık olarak kalmaktan bizi ayıran şey bu hisler ve duygulardır. Hissettiğiniz mutluluk yüzünden gülmekten hiç ağrımamışsa yanaklarınız ve aynı yanaklar hiç vicdandan veya bir kalp kırıklığından sebep gözyaşlarıyla ıslanmadıysa, hiç kış mevsimlerinin acımasız rüzgarlarında dışarıda kalmış ufak bir kedinin titremesine veya kanadı kırılmış, yuvasından edilmiş bir kuşa üzülmemiş, merhamet beslememişseniz, hiç bir kalbi sıcacık yapıp, aynı kışa kafa tutacak çiçekleri açtırmadıysanız, hiç aşık olmadıysanız, yılların kıymetsizleştiği hayatınızın bir parçasını hep eksik yaşamışsınız demektir.
Ha Neul bu konuda şanslıydı. Duygularını hep uç noktalarda yaşamıştı. Bu uç noktalar çoğu zaman acıtsa da onları hissetmenin bile değerli, gerekli olduğunu söylerdi kendine. Eskiden... Şimdiyse vücudunu saran her bir duygu zerresini yok etmek istiyordu. Bir fırtına vardı zihninde ve içinde. Eskiden tutunduğu arzu duygusu sevgilisi Taehyung'un gitmesiyle birlikte yok olmuştu. Tutunacak dalı kalmamıştı artık. Öyle bir boşluk ve buhran içindeydi ki kendini Kim Taehyung'un duygusuzluğuna özenirken buluyordu. Acı ve korku gibi temel duyguları hissetmemesi büyük bir nimet gibi görünüyordu gözüne.
Aklına olur olmaz şeyler gelip gidiyordu. Mesela saatler öncesinde banyosunda tattığı o eşsiz hisler, sonra garip bir alakasızlıkla daha önceleri okuduğu tuhaf bir bilim kurgu kitabının eskimiş sayfaları... Aslında pek de alakasız değildi. İsmini hatırlamakta zorlandığı bu kitap duyguların silindiği bir dünyayı anlatıyordu. Geriye bırakılan korku duygusu dışında. Ha Neul de tamamen korku ile doluydu şu an. Cesaretini korumak istese de başaramıyordu.
Hissettiği tek şey korkuydu. Ve soğuk.
Bedeninin her yanı acıyordu. Ense köküne aldığı sert darbe yüzünden başı deli gibi ağrıyordu. Sanki binlerce iğne bedeninin her noktasına tekrar tekrar batıp duruyordu. Kemikleri sızlıyordu. Gözleri açık olmasa da yüksek ışığı hissedebiliyordu. Uyanmak için zorladı kendini. Önce elleri yattığı soğuk zemini yokladı. Nerdeyse yüz üstü yatıyordu ve muhtemelen kemikleri de bu yüzden sızlıyordu. Gözlerini yavaşça açtığında görüş alanına giren ilk şey siyah rugan ayakkabılar oldu. Bu ayakkabıların sahibini tahmin edebiliyordu: Kang Hyun Woo.
Gözlerini açtığında başında dikilen adamı süzdü. Üstünde beyaz bir gömlek vardı ve kollarını neredeyse dirseklerine kadar sıyırmıştı, altında ise siyah bir kumaş pantolon vardı, elleri ceplerindeydi ve bakışları Ha Neul'ün üstünde toplanmıştı.
Genç kız daha önce Kang Hyun Woo'yu dikkatlice incelememişti. Sandığı kadar yaşlı gözükmediğini şimdi fark ediyordu. Evet, belki sandığı kadar yaşlıydı ama bunu belli etmiyordu ve fit bir vücuda sahipti. Dik duruşunu bir an olsun bozmadı. Beyaz ama sık saçları ile aslında karizmatik bir adamdı."Sonunda uyandın." dedi sıkılgan bir tavırla. Ceplerindeki ellerini çıkarttı ve göğsünde birleştirdi. "Beklemek sıkıcı olmaya başlamıştı." Ağırlığını bir bacağına verdi. Ha Neul olduğu yerden kalkmak için uğraşırken tek kaşı havada onu izledi. Ayağa kalkamayacağından çok emindi. Kalkamadı da. Her yeri acıyordu ve büyük bir susuzluk içindeydi. Dudaklarını ıslattı yavaşça. Oturur pozisyona gelebildiğinde ellerini iki yanına koydu. Takrar devrilmemeye çalışıyordu. Zemin çok soğuktu ve ince geceliğini kolayca aşıp tenine işliyordu. "Neredeyim ben?" dedi yorgun bakışları neyden yapıldığını anlamadığı beyaz zeminde oyalanırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Good and Bad |KTH|
FanfictionBu denklem gibi bir şeydi ya da kesinliği değiştirilemez bilgi: Kim Taehyung kadınların kalbini kırar! Hayran kurgu #1 Boy×girl #1 Taetae #1 Kimtaehyung #1 Bts #1