22.Bölüm

9.5K 645 200
                                    

♤ Kapı ♤

Tam tamına bir hafta dört gün oldu. Bay Kim'i görmeden geçen bir hafta dört gün. Oysa en fazla bir haftada geri döneceğini söylemişti. Acaba başına bir şey mi geldi? Zaten gitmeden önce garip garip konuşmuştu. Nereye gittiğini, neden gittiğini bile söylemedi. Belki de geri gelmeyeceğinden söylememişti.

Yapma Ha Neul! Neden geri dönmesin ki? Sana bekle demedi mi? Geri gelmeyecek olsa böyle bir şey demezdi. Hem neden aklının bir köşesi sürekli bunu düşünüyor? Korkuyor musun onu bir kere daha görememekten? Ona aşık değildin sen hatırlasana!

Ne dese olmuyordu. Aklı başka kalbi başka şey söylüyordu. Düşman kesilmişlerdi birbirlerine. Biri seviyorsun dese diğeri sevemezsin diyordu! Ancak akıl kalpte gördüğünün farkında. Aptal gibi atıyordu onun yüzünü görünce. Bir kuş gibi çırpınıyordu ona dokununca. Kalbi çoktandır koşuyordu Kim Taehyung'a. Aklı ise zar zor dizginliyordu onu. Yine zarar görmesin diye uğraşıyordu. Ama aklın da çaresiz kaldığı zamanlar oluyordu. Mesela yatağına yatıp tavanı izlediği vakitler. Düşünüyordu üç ayda değişen hayatını. Değişen hislerini. Tam dört gün önce hevesle açmıştı gözlerini. Hiç olmadığı kadar hevesle gitmişti bara. Onu göreceği içindi heyecanı. Ne büyük hayal kırıklığıydı yaşadığı! Üçüncü güne kadar aynı hevesle gitti bara. Telefonunu kontrol etti sürekli. Ne bir arama ne de arkadaşlarından aldığı bir haber... Hiçbir şey yoktu.

Ha Neul dün merakına yenik düşüp Jungkook'a Taehyung'u sormak gibi bir gaflette bulunmuştu. Bu gafletinin sonucu ise kötü oldu. İlk olarak Jungkook da birkaç gündür ondan haber alamadıklarını söylemiş sonrasında aralarındaki şeyin onu Jungkook'a soracak kadar ne ara ilerlediğini sormuştu. Ha Neul Jungkook'un ve diğerlerinin görüşmelerine bu kadar karşı olmalarına anlam veremiyordu. Herkes aynı şeyi söylüyordu. 'Kim Taehyung kalbini kıracak!' ya da 'O kötü biri, geçmişi karanlık!' gibi. Belki öyle biriydi. Kalbini kırmış mıydı: Evet. Ancak geçmişi hakkında bildiği bir şey yoktu.

Bazen kendi içindeki çatışmalarını buna bağlasa da tam olarak ne yaşadığını anlayamıyordu. Kötü biri olsa da Ha Neul her zaman bir şeylerin değişebileceğine inanırdı. Ona göre kötü şeyler düzeltilir, kırılan şeyler onarılır, eksik şeyler tamamlanır. Neden aynısını Kim Taehyung için de yapmasın? Bazen bunu o istememesine rağmen yapmaya çalışıyordu. Bu yorsa da yapacak daha iyi bir şeyi yoktu. Onunla böyle olmayı Ha Neul de seviyor ve istiyordu.

Ona aşık mıydı?
Hayır...
Hoşlanıyor muydu?
Belki...
Bağlanmış mıydı?
Gerip bir şekilde, evet!

Her şekilde ona çekilmeye devam ederken sonunun ne olacağını kestiremiyordu. Yine barda gözleri kapıdaydı. İçindeki ses her an gelebilir diyordu. Beşinci güne girmişlerdi. Neredeyse iki hafta olacak. Her an gelebilir dedi kendine tekrar. Kim Taehyung'a belli mi olur? Hiç olmadık bir zamanda gelir. Ama çabuk gelmesi gerekiyordu. Ha Neul bugün erken çıkacaktı. Eğer geç gelirse görüşemezlerdi. Saat dokuzu geçene kadar bekledi. Çıkma saatine kadar...

Gelmedi.

Gelemedi.

Kendini kendinden kurtarıp da gidemedi. Kim Taehyung geri döneli altı gün oluyordu. Altı gündür kendini kitlediği odalarından çıkartamıyordu. Eskiden ayağına dolanan şey şimdi boğazına dolanmış nefesini kesiyordu. Tablolarını sakladığı odadaydı günlerdir. Tuvallerini koyduğu şövaleye büyük bir ayna koymuştu. Bakıyordu karşısındaki yabancıya. Aynadaki adam mı yabancıydı yoksa aynanın karşısında oturan mı? İki farklı adam vardı odada. Biri gün yüzüne çıkmaktan mutlu diğeri onu gördüğüne üzgün.

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin