37.Bölüm

7.7K 487 260
                                    

Bir hafta önce

♤ Oyun Bitti ♤

Tenhalaşmış yolda ilerlerken hırlaşan köpeklerin sesini ve uzaktaki anayoldan gelen arabaların sesini telefonunun tanıdık melodisi yarıda kesiti. Acele etmeden cebindeki cihaza uzandı. Kimin aradığını tahmin etmek güç değildi. Yanılmadığını gördüğünde ise aramayı bekletmeden yanıtladı. "Neredesin?" Sesi düz ve otoriterdi. "Bara varmak üzereyim." Boğazını sertçe temizledi. "Tamam Kwan. Bir daha çok acil olmadığı sürece ortalıklarda görünme."

"Bay Kang!"

Yaşlı adam telefonu tam kapatacakken onu durdurdu. "Haddimi aşacağım belki ama bir şeyi merak ediyorum." Cümlesini bitirdikten sonra müsade ister gibi bekledi. Yaşlı adam karşı çıkmayınca devam etti konuşmasına. "Barı basıp V'yi yaralayacağınıza neden direkt öldürmediniz?" Bay Kang cevap verecekken bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek ister gibi tekrar atıldı. "Yani bu onu kızdırmaktan başka bir işe yaramayacak. Bizi, hepimizi tehlikeye atmaktansa tek bir kurşunla buna son verebilirdiniz."

Kwan tehlikenin farkındaydı. Ya da bilgisizliğine rağmen diğerlerinin hissettiği tedirginliğin... Ondan korkuyorlardı. V'den ve yapacaklarından korkuyorlardı. Kang Hyun Woo, Seomin ile bir olmuş onu kızdırmıştı ve uyuyan bir kaplanın kuyruğuna basmak kesinlikle iyi bir fikir değildi. Fırsatı varken onu öldürmeliydi. Kwan, Bay Kang'ın onları önemsemediğinin de farkındaydı. Gerçi diğerleri de ona körü körüne bağlı değildi. Kwan gibi yalnızca bedava içki ve kafalarını güzel yapacak bir iki hapın peşindeydiler. Kimse öldürülmeyi ya da tenhada olan bir evin bodrumuna kurulmuş köhne bir barda saklanmayı beklemiyordu. Toplandıkları barı değiştirmenin V'yi etkileyeceğine de inanmıyordu zaten. O herifin neler yapabildiğini gözleriyle görmüştü. Diğerlerini nasıl korkuttuğunu, sözlerini ve hareketlerini nasıl ustaca kullandığını. Sağ omzunda hâlâ büyük bir yara izi taşıyordu. Kabul etmek zor ve aşağılayıcı olsa da V'nin dediği doğruydu. Onun karşısında hepsi çıraktı.

Bir anlığına daldığı düşüncelerini telefondaki ses böldü. "İntikam kelimesinin neresini anlamadın? Amacımız ona acı çektirmek." dedi, "Ve evet. Haddini aştın. Şimdi o siktiğimin barına gir, ben Seomin'e talimat vermeden de bir daha çıkma!" diye ekledi iğneleyici bir ses tonuyla. Telefon cevap vermesine müsade edilmeden yüzüne kapatıldığında "Puşt herif!" diye söylendi Kwan.

Bu, artık eğlenceli değildi. Her an avlanabilecek bir av gibi tedirgince dolaşıyorlardı. V'nin, Seomin ve Bay Kang'ın yaptığına karşılık bir hamlede bulunacağını hepsi biliyordu. Göze göz, dişe diş. Onlar birini öldürmüştü ve V de muhtemelen onlardan birini öldürecekti. İşin kötüsü hepsi birer av konumundaydı. Buna rağmen Bay Kang'ın kendine olan güveni biraz olsun eksilmiyordu. Hele ondan Seomin'e aksetmesi daha da katlanılamaz bir durumdu. Sanki düşmüş bir mafya babasının sağ kolu olmak matah bir şeydi.

Barda hapse tıkılmayan diğer adamlarla birlikte saklanıyordu. Ancak hareketleri ve yüzünden hiç eksik olmayan sırıtışı saklanan bir adama yakışmayacak kadar kibirliydi. Eskiden iyi anlaşsalar da artık ona katlanamıyordu. Bulunduğu o kıytırık pozisyon bile kıçını evereste çıkartmaya yetmişti.

Sinirle saçlarını karıştırdı ve görüş açısına giren, yıkılmış yerleri kuru tahta parçalarıyla kapatılmış iki katlı binaya ilerlemeye devam etti. Bay Kang bula bula buranın bodrum katını bulmuştu. Ayakları, üstü çakıllarla örtülmüş yamalı asvalta sürterken kendisine eşlik eden başka bir ses fark etti. Belindeki silaha uzanmayı düşünüyordu ki sırtında hissettiği baskı düşünce ve hareketlerinin yolunu kesti.

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin