29.Bölüm

10.9K 616 340
                                    

◇ Zümrüt ◇

Felç; kol veya bacakta, özellikle sadece vücudun bir tarafında ani uyuşukluk ve güçsüzlük hissidir. Sanırım felç geçiriyorum dedi Ha Neul içinden. Vücudunun yarısı uyuşmuştu ve sanki üstünde tonlarca ağırlık varmış gibi hiçbir uvzunu hareket ettiremiyordu. Nefes alması giderek güçleşirken yüzüne değen tuhaf bir şey de kaşındırıyordu. Ah! Bir dakika. Felç değil bu!

Kim Taehyung.

Siyah saçları yanaklarına değiyor ve Ha Neul'ü gıdıklıyordu. Üst bedeni ise neredeyse genç kızın üstündeydi ve kolları da sanki kaçacakmış gibi sımsıkı şarmıştı vücudunu. Kendisini biraz olsun geri çekmemişti anlaşılan. Nefes almak için kıpırdandığında Taehyung huysuzca mırıldanmıştı. Ha Neul kendini biraz olsun boşluğa attığında rahat bir nefes aldı ve uyuşan kolunu ovuşturdu. Dokundukça acıyordu aksi gibi. Ayrıca susamış hissediyordu. Taehyung koca akşam onu sarıp sarmaladığı için de terlemişti zaten. Çarşafı sessizce kaldırmaya çalıştı. Yataktan çıkacağı sırada Taehyung mırıldanarak onu kolundan tutmuş ve yatağa geri çekmişti. Nasıl her seferinde onu yakalyabiliyor?

Çarşafı üstlerine çektiğinde Ha Neul'ü belinden tutup sırtını göğsüne yaslayıp kafasını boynu ile saçları arasına bir yere gömmüştü ve bunu çok hızlı bir şekilde yapmıştı.

"Taehyung su içmem gerek."

"Yalancı. Yine ben uyurken kaçıp gidecektin değil mi?"

"Hayır!" Ha Neul bir yandan söyleniyor bir yandan da belindeki kollardan kurtulmaya çalışıyordu. Teni sıcacıktı ve kollarındaki damar yollarını ufak dokunuşlarında bile hissediyordu. Kim Taehyung sen bu kadar çekici ve baştan çıkartıcıyken nasıl olur da kaçıp gidebilirim dedi içinden. "Ciddiyim Taehyung, sıcakladım. Az önce de felç geçiriyorum sandım. Bırak hadi." Taehyung inat eder gibi onu kendine daha çok çekti ve yanağına Ha Neul'ü huylandıran bir buse kondurdu. Ha Neul başını omzuna yaklaştırıp öpmesine engel olmaya çalışırken kıkırdadı. Taehyung yanağından öpmeyince omzundan öptü bu sefer. Dudakları geceliğine deymiş olsa da Ha Neul'ün içine işlemişti.

"Eğer bırakırsam kokunu da alıp gidecekmişsin gibi hissediyorum."

Kollarının arasında zar zor sırt üstü döndüğünde yüzündeki ifadeye baktı. Hemen yanındaydı zaten. "Çocuk musun ya? Su içip geleceğim işte." Biraz daha sokuldu ve boğuk çıkan sesiyle konuştu. "Evet." dedi. "On üç yaşında bir çocuğum."

"On üç mü?"

"Hıhım." Bırakmak şöyle dursun bir bacağını da Ha Neul'ün üstüne attı. Canına katmaya çalışıyordu belli ki. Yoksa ne sebeple bu kadar sıkı sarılsın? Ha Neul hantalca Taehyung'un yüzüne çıkarttı elini. Boynuna gömüldüğünden yüzüne dokunamasa da saçlarına dokundu. Geceden beri doyamamıştı saçlarını okşamaya.

"Seule'e geldiğinde on üç yaşında mıydın?"

"Ne?"

Taehyung'un bu soruyu beklemediği aşikardı. Şaşkınlıkla gizlendiği yerden kaldırdı kafasını ve Ha Neul'ün yüzüne baktı. Tamamen vücudunu ona doğru çevirdiğinde sorusunu yineledi. "Daegu'dan Seul'e geldiğinde on üç yaşında mıydın?" Taehyung belli belirsiz başını aşağı yukarı salladı. Bazen Ha Neul'ün zeki bir kadın olduğunu unutuyordu. Böyle ufak bir detaydan bu sonuca varabileceğini hiç düşünmemişti. Ama Ha Neul haklıydı, dediği şey tam olarak doğruydu. "Şehir değiştirmek için çok küçükmüşsün. Seni Seul'e kim getirdi?" Yani on üç yaşında kimsesiz bir çocuk için 237 km tek başına kolayca aşabilecek bir yol değildi. Taehyung'un bu konu hakkında konuşmak istemediği belliydi. Bir eli Ha Neul'ün belinde geceliği ile oyalanırken rahatsızca kıpırdadı.

Good and Bad |KTH|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin