2. Bölüm

8.1K 378 154
                                    

Birkaç saniye olan bakışını geri Ahmet'e çevirdi. O bakışta bir mana vardı sanki. Acaba bir isteği mi var diye düşünüp tekrar bakması için bekledim ama tekrar bakmadı. Müzik bittiğinde yanımdaki masaya oturmak için el ele yürüdüler ve en sonunda yerleştiler. Yüreğim tekrar ağırlaşırken onlara bakmamaya çalıştım. Yoksa dolu gözlerim tekrar akmaya başlayacaktı.

"Deniz!"

Belli belirsiz duyduğum ses Selin'e aitti. Hemen kalkıp yanına gittim ve kulağımı ona yaklaştırmak için başımı eğerek konuştum.

"Bir isteğin mi var?"

"Evet. Beni gelin odasına çıkarman gerekiyor."

O anda derdinin sigara olduğunu anlayıp hemen harekete geçtim ve elinden tutup onu kaldırdım. Bu sırada ne olduğunu soran gözlerle bakan Ahmet'e "Geliyoruz," deyip geri bana döndü. Düğününün ortasında neden sigara içmek gelir ki insanın aklına? Neyse benim de şu an çok ihtiyacım vardı zaten. Birkaç kişi nereye gittiğimizi sorduğunda hemen döneceğimizi söyledim. Kaçmıyoruz ya! Kaçsak güzel olurdu tabi orası ayrı...

Çantamdaki paketten iki sigara çıkarıp birini Selin'e uzattım ve çakmağı yakıp derin bir nefes alışını izledim. Tamam bu meret iyi bir şey değildi ama ona da çok yakışıyordu be!

"Rahatladım," dedi aldığı nefesi geri üfledikten sonra. Ben de sigaramı yakıp ona bakmaya başladım.

"Sen ağladın mı?"

Evet çok güzel. Bir şey de gözünden kaçmasın zaten. Bugünün bir an önce bitmesini umuyordum. Yoksa bağırarak ağlamama az kalmıştı. Her şeyi itiraf etmemek için kendimi zor tutuyordum şu an.

"Evet. Duygulandım."

Bir süre yine gözlerime bakıp tekrar sigarasından bir nefes çekti.

"Bu kadar çok duygulanman normal mi sence?"

Sigara dumanı boğazıma kaçtığında öksürmeye başladım. En sonunda kendime gelip normal konuşmak için çaba sarf ettim.

"Değil mi? Kankamdan ayrılıyorum neden duygulanmayayım?"

"Biz ayrılmıyoruz ki. Sadece benim evim değişiyor. Öyle düşün."

"Peki," dedim. İşlerin öyle olmadığını çok iyi biliyordum. Evlenince sorumluluğu artacağı için biz fazla görüşemeyecektik. Onu geçtim, başkasına her saniye aşkla bakacaktı. Başkasının olacaktı. Kendimi ağlamamak için çok fazla zorladığım için başıma bir ağrı girmişti.

"Aşağı inelim mi artık?" diye sorup sigarasını söndürdü ve cevabımı beklemeden kapıya yöneldi.

"Selin!"

Sigaramı söndürüp ona baktım. Bir konuşma yapmam gerekiyordu sanırım. En yakın arkadaşlar böyle günlerde moral vermek zorundadır değil mi? Onu gerdiğimi fark etmiştim ve bu konuşmayı yapmam şart olmuştu. Bana dönüp baktığında onun güzelliği karşısında yine büyülenmiştim. O böyle bembeyaz gelinliğin içindeyken bir kez daha aşık olmuştum. Ahmet kim bilir ne hissediyordu şu an.

"Hep mutlu ol tamam mı? Güzel gülüşün eksik olmasın yüzünden. Sen çok kıymetlisin benim için. Ne olursa olsun ben hep yanındayım. Belki bu konuşmayı bir daha yapma fırsatım olmayacak. Bir ihtiyacın olduğunda her zaman bana söyleyebilirsin. Canın her istediğinde, bir şeylerden bunaldığında her zamanki gibi bana çıkıp gelebilirsin. Sen evlensen de bir daha seni kimsenin üzmesine izin vermem. Bu Ahmet bile olsa. Sen ne demek istediğimi gayet iyi anladın. Ben seni çok seviyorum ve hep mutlu olmanı istiyorum."

Bana doğru yaklaşırken gözlerinin dolduğunu gördüm. Bir anda sıkıca sarılıp ağlamaya başladı. Ben de kendimi tutmaktan vazgeçip gözyaşlarımı bıraktım. Bir süre öyle bekleyip geri çekildik. Masanın üzerinden peçete alıp hafifçe ıslanan yanaklarına dokundurdum.

"Ben de seni çok seviyorum," dedi kendini toparlamaya çalışırken. Ah keşke bunu arkadaşça söylememiş olsan be Selin'im...

Kendimi tekrar sakinleştirip aşağı inen Selin'in elinden tuttum. Yeni bir dans müziği başlamıştı ve sahnede birkaç çift dans ediyordu. Bize bakan meraklı gözleri aldırış etmeden Selin'i yerine oturtup ben de yanına bir sandalye çekip oturdum. Tabi ki onun yanından ayrılmayacaktım. Ahmet ile bir şeyler konuştular. Müzikten ne olduğunu anlamasam da gülüşmeleri sinirimi bozuyordu. Bakışlarımı dans edenlere çevirdim. Bora'nın yanıma geldiğini fark etmemiştim. Elini uzatıp bana doğru eğildi.

"Bu dansı bana lutfeder misiniz?"

Gözlerimi devirip ona baktım. Onu defalarca reddetmeme rağmen peşimi bırakmıyordu bir türlü.

"Hayır ben böyle iyiyim. Git başka birini bul," dediğimde bozulduğunu belli ederek uzaklaştı. Selin'e baktığımda bana neden onu reddettiğimi sorgulayan gözlerle bakıyordu. Omuz silkip bugünün bir an önce bitmesi için tekrar dua etmeye başladım.

Nikah memuru gelmişti. Müzik sustuğunda Selin ve Ahmet ayaklanıp nikah masasına geçtiler. Ben de onları daha iyi görebilmek için tam karşılarında bir yer gözüme kestirdim ve oraya gidip oturdum. Dakikalar sonra sevdiceğim evli olacaktı. Yüreğim paramparça olmasına, gözlerimin taşacak kadar dolu olmasına rağmen gülümsemeye çalıştım. Selin gülümseyerek etrafa bakarken gözleri beni buldu. Bir anda gülümsemesi gitmişti. Ne olduğunu çözemedim ama yüzü garip bir hal aldı. Tedirginlik vardı gözlerinde. Kendimi suçlu buluyordum. Üzgün durarak kızın en mutlu gününü mahvediyordum. Ama benim içimde ne fırtınalar koptuğunu bilmiyordu tabi. Ona kızamıyordum da. Mutlu olmayı hakediyordu. Evlenip gelinlik giymeyi hep hayal ediyordu. Ben kendime kızıyordum. Onun hayatında biri yokken ona her şeyi itiraf edebilirdim. Şu an her şey farklı olurdu belki o zaman. Gözlerimden yaşlar süzüldüğünü yeni fark ediyordum. Kendime gelmem lazımdı ama gelemiyordum. Her geçen saniye daha çok yaş akıyordu gözlerimden. Nikah memuru konuşmasını yaptıktan sonra o malum soruyu yöneltti Selin'e. Selin ise bana bakıyordu. İyice gerildiğinin farkındaydım. Herkes cevabı beklerken Selin sadece susuyordu. O sustukça ben daha çok ağlıyordum. Birkaç kişi mırıldanmaya başladığında nikah memuru soruyu tekrar sordu. Selin etrafa göz gezdirip tekrar bana baktı. Bakma işte bana! Evet deyip önüne dön ve bitsin artık bu işkence.

"Neden cevap vermiyor?"

Konuklar birbirlerine soru sorup Selin'e bağırmaya çalıştılar ama o bunları duymuyormuş gibi davranıyordu. Daha fazla dayanamayıp gözlerimi ondan aldım ve yere bakmaya başladım. Ağlamamı kimse fark etmemişti sanırım Selin'den başka... Homurdanmalar artarken nikah memuru son kez sorduğunu belirterek o soruyu tekrar sordu.

"Siz Selin Akça, hiçbir baskı altında kalmadan, Ahmet Sanar ile evlenmeyi kabul ediyor musunuz?"

Ahmet de dahil herkesin bekleyişi sabırsızlanmıştı. Gözlerimi kapatıp Selin'in cevabını bekledim. Bu cevabı verirken onu görmek istemiyordum. Hatta şu an kulaklarımı da kapatma isteği vardı ama tutmuştum kendimi. Ama duyduğum kelime ile gözümü açıp Selin'e baktım. Başta ben olmak üzere herkesi şaşırtmıştı bu cevap.

"Hayır."

UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin