Selam canlarım 😊 uzun süre bölüm atamadım. Bu aralar olan ruh halim yüzünden sanırım ilham kaybım var. Kendimi zorlayıp yazmaktansa biraz bekleyip ilham geldikçe güzel şeyler yazmak istedim. Umarım beğenerek okursunuz. Önümüzdeki günlerde ilham durumum nasıl olur bilemiyorum ama eğer bölüm geç kalırsa şimdiden özür diliyorum ve sizleri seviyorum 😇💛 Keyifli okumalar 🌈
"Burası Cheese Factory Müzesi. Yani peynir müzesi. Her çeşit peynir var ve hepsi birbirinden lezzetli," dedim müzenin önünde durduğumuzda.
"Hadi girelim, merak ettim," deyip ellerini çırptı Damla. Gülşen ona gülümseyerek bakıp onayladı sevdiceğini. Selin elimden tuttuğunda ikimiz önde, Damla ve Gülşen arkamızda içeri girdik. Biraz ilerledikten sonra Selin durup arkasını döndü ve yan taraftaki peynir tabağını işaret etti.
"Bakın bunu kesinlikle denemelisiniz. Mükemmel," deyip bir parça peynir aldı ve bana uzattı. Uzattığı peyniri ağzıma alıp gülümsedim. Bizim buraya ikinci gelişimiz olmasına rağmen sanki ilk defa geliyor gibi hissetmiştim bir an.
"Bunların görüntüleri de değişik gerçekten," dedi Gülşen. Damla ile tadım işlemini yaptıktan sonra Selin'e hak verip onayladılar.
"Buna bayıldım," dedi Damla. Her çeşiti ayrı ayrı incelerken Damla ve Gülşen arasındaki elektriğin baya yüksek olduğunu fark etmiştim. Sanki daha yakınlardı birbirlerine ve bu aşırı tatlı görünmelerini sağlıyordu.
Onlar bizden biraz uzakta birbirlerine peynir uzatırken kolumla Selin'in koluna vurdum ve onları işaret ettim bakışımla. Tıkınmakta olan Selin kafasını kaldırıp onlara baktığında gülümsedi.
"Çok tatlı değiller mi ya?"
Selin'e bakıp gülümsedim.
"Sen de çok tatlısın," dediğimde gözlerimiz buluştu ve ağzındaki lokmayı sesli bir şekilde yuttu. İkimiz de kahkaha attık.
"Hatırlat eve gidince seni öpeceğim. Burada öpemem," dedi tatlı bir şekilde.
"Tamamdır," deyip göz kırptım. Damla ve Gülşen'in yanına gittiğimizde artık buradan çıkmaya karar verdik.
Sonraki durağımız hediyelik eşya satılan bir dükkandı. Küçük çaplı hediye alışverişimizden sonra sahil yoluna geldik. Bu sefer Damla ve Gülşen bizden önde el ele yürüyordu. Çantamdan iki sigara çıkarıp birini Selin'e uzattım ve çakmağımla sigarasını yaktım. Sonra da kendi sigaramı yakıp sol elimle elini tuttum. Yavaş adımlarla yürümeye devam ettik.
"Bu huzuru seviyorum," deyip sağ tarafımda kalan denize doğru baktım. Sonra da güzeller güzeli eşimin yüzüne. Onun çoktan beni izlediğini anladığımda gülümsedim.
"Biz şimdi evliyiz değil mi?"
Bu dediğine gülüp kafamı salladım. Hala inanamıyor olması normaldi aslında çünkü ben de inanamıyordum.
"Evet. Evli ve mutlu."
"Yakında çocuklu da olursak tamam. Bizden mutlusu olamaz herhalde."
Sigaralarımızdan bir nefes çekip geri üfledik.
"Efnan," deyip bana baktı. Gülümsediğimde gözlerim dolmuştu. Bu isim Selin'in rüyalarına giren, benim de ondan habersiz başından beri düşündüğüm isimdi. Kızımızın ismi... Gözyaşlarım süzülmeye başladığında Selin'in de gözleri dolmuştu. İkimiz de durup birbirimize döndük. Sigarasını atıp parmağıyla yanağımı sildi.
"Teşekkür ederim."
"Ne için?" deyip gözlerime baktı.
"Bu hayatı benimle paylaştığın ve hayal edemeyeceğim kadar güzelleştirdiğin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Teen FictionUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...