Herkes aynı anda "Aaa!" derken ben Selin'e odaklanmıştım. O ayağa kalkınca otomatik olarak ben de kalktım ve neden böyle bir şey yaptığını çözmeye çalıştım. Ahmet bir yandan bağırırken nikah memuru defteri kapatıp ayaklandı.
"Yapamam bunu," diyordu Selin sadece. Başka bir şey demiyordu. Birkaç kez tekrarlarken aynı cümleyi etrafa bir göz gezdirdi ve yine beni buldu bakışları. Ne yapıyordu bu kız? Ben yerimde donup kalırken Selin ona soru sormaya çalışan herkesi es geçerek çıkışa yöneldi. Kendime gelmem birkaç dakikayı alırken bağrışlar artmaya başlamıştı. Ahmet çıldıracak gibi bağırmasına rağmen peşinden gitmemişti Selin'in. Anne ve babalar da birbirine bağırmaya başladığında çantamı alıp Selin'in peşinden gitme kararı aldım. Neden böyle bir şey yapmıştı ki şimdi? Her şey çok güzeldi ona göre, fikrini ne değiştirmişti? Dışarı çıktığımda etrafa bakındım ve sonunda gözlerim onu buldu. Yavaş yavaş yürüdüğü için çok fazla uzaklaşamamıştı zaten. Sanki peşinden birinin yetişmesini istemişti. Topuklu ayakkabılarıma rağmen kendimi zorlayıp arkasından koştum.
"Selin!"
Bir an duraksayıp kararsız kalmasına rağmen durup bana baktı. Ağlaması şiddetlenirken zorla da olsa konuşmaya çalıştı.
"Beni buradan götür lütfen."
Başımla onaylayıp ben de onun ağlamasına eşlik ettim ve elinden tutup onunla yürümeye başladım. Adımlarımızı hızlandırırken kalbim deli gibi çarpıyordu. Bildiğin düğünden gelini kaçırıyordum şu an. Az ileride olan otoparka girdik.
"Senin arabanla gidelim mi?" diye sordu son hıçkırığı çıkmadan hemen önce.
"Tamam," diyebildim sadece. Ne yapıyorduk ki biz böyle? Selin neden hayır demişti. Şu an neden ağlıyordu? Kafamda milyon tane soru olmasına rağmen ona bir şey soramıyordum şu an. Arabaya binip çalıştırdığımda Selin yanımda yerini çoktan almıştı. Otoparktan çıkarken yan taraftan bize doğru koşan birilerini gördüm. Yanlış görmediysem Selin'in kuzenleriydi.
"Durma sakın," diye uyardı Selin beni. Bunu demesi üzerine gaza biraz daha yüklenip dikiz aynasından arkaya baktım. Ahmet daha yeni kadraja girmişti ancak biz çok hızlı gittiğimiz için tekrar gözden kayboldu. Ve diğer herkes... Nereye gittiğimizi bilmeden sürmeye devam ettim. Selin artık ağlamıyordu. Ben de biraz olsun rahatlamıştım ama bu rahatlığımın nedenini tam kestiremiyordum. Selin'in artık ağlamamasından mı, o kalabalıktan uzaklaşmış olmamızdan mı yoksa düğünün iptal olmasından dolayı mıydı? Son cümleyi düşünmüş olmama kızıp bencilce düşünmeyi bıraktım ve göz ucuyla Selin'e baktım. Yola odaklanmıştı ve yüzü ifadesizdi.
"Nereye gidiyoruz?"
"Bilmiyorum. Tek bildiğim buradan uzaklaşmak istediğim."
"Tamam," deyip kısa bir an düşündüm. Bir arkadaşıma ait olan otele doğru yöneldim. Yol boyu konuşmadık. En sonunda otelin önüne geldik ve Selin'e arabadan inmesine yardım ettim. Girişe doğru yürürken birkaç meraklı gözün bakışına aldırmadım. Selin zaten kendinde bile değildi sanırım şu an. Girişte Mitat bizi görünce şaşkınlığını gizleyemeden yanımıza koştu.
"Hoşgeldiniz de bu haliniz ne böyle?"
Dışarıdan nasıl görünüyorduk tahmin edebiliyorum. İki kız, biri gelinlikli, diğeri ise kısa siyah bir elbise giymiş, saçlar koşmaktan dağılmış, makyajlar ağlamaktan bozulmuş... Ve en çok da ben gelini kaçırmışım gibi...
"Gelin kaçırdım. Bize bir oda ayarlaman lazım kanka."
Bu dediğime Mitat bir kahkaha patlatınca Selin ve ben birbirimize baktık. Sonra biz de onun gülmesine eşlik ederken bulduk kendimizi.
"Nasıl yani? Sen şimdi cidden kız mı kaçırdın?" deyip tekrar gülmeye başladı. Resepsiyondaki kız ve asansörden inen adamlar bize tuhaf bakışlarla bakıyorlardı.
"Salak salak konuşma ya. Oda lazım bize," deyip ciddileşmeye çalıştım.
"Kanka balayı için önceden rezervasyon yapıyoruz yalnız," deyip gülmeye devam etti. Selin'e göz ucuyla baktığımda bana sanki imalı bakış atıyordu. Ya da ben bu konuşmanın üzerine saçma düşünmeye başlamıştım.
"Artık komik değil Mitat. Gördüğün gibi dinlenmeye ihtiyacımız var."
"Tamam tamam," deyip resepsiyondaki kıza bir şeyler söyledi ve bir anahtar aldı. Geri dönüp anahtarı bana uzattı.
"Teşekkürler," deyip hemen asansöre yöneldim. Selin de peşimden gelirken arkadan bize bağıran Mitat hala gülmeye devam ediyordu.
"Kolay gelsin."
Onu duymazlıktan gelsek daha iyiydi şu an. Odaya geldiğimizde Selin kendini yatağa atıp tavana bakmaya başladı. Ben de ilk iş ayakkabılarımı çıkardım ve kenardaki koltuğa oturdum. Şu an boşlukta gibi bir şeydim. Ne hissettiğimi tam olarak bilemiyordum ama ayaklarım baya acıyordu. Peki kalbim? Ne hissettiğimi şu an bilmiyordum ki.
Selin yattığı yerden doğrulup saçındaki duvağı çıkarmaya çalıştı. Pek başarılı olamayınca olaya el atmam gerektiğini düşünüp ayağa kalktım ve hemen yanına oturup yardım ettim.
"Ne tuhaf değil mi?"
Saçından birkaç toka çıkarmaya devam ederken konuşmayıp onun devam etmesini bekledim.
"Şu an bunu Ahmet'in yapması gerekirken sen yapıyorsun."
Ellerim havada bir süre bekledikten sonra son tokayı da çıkarıp duvağı serbest bıraktım. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Selin bana döndü ve serbest kalan saçına elini geçirip geriye doğru attı. Yüzü ifadesizdi. Ama gözlerinden çözemediğim milyon tane anlam geçiyordu sanki.
"Neden böyle bir şey yaptın? Her şey çok güzel gidiyordu."
"O yüzden mi ağlıyordun?"
Afallayıp birkaç saniye bekledim ve gözlerimi kırpıştırıp ayağa kalktım.
"Ben..."
"Evet sen?" diye beklerken tek kaşını havaya kaldırmıştı. Bugün olmazdı ama. Zaten çok kötü bir ruh hali içinde olduğu belliydi ve iyice berbat edemezdim onu.
"Burada önemli olan ben değilim. Sen az önce düğünden kaçtın Selin."
"Sen de yardım ettin ama."
Bu sefer o da ayağa kalkmıştı. Bana iyice yaklaşıp gözlerime baktı. Zaten kaybolduğum kahverengilerde şu an boğuluyordum.
"Neden hayır dedin?"
"Bilmiyorum."
"Bir nedeni olmasaydı bunu yapmazdın," deyip gözlerinin içine kenetledim bakışlarımı. İlk defa bu kadar uzun bakmıştım gözlerine. Normalde hep gözlerimi kaçırırdım ama şu an alamıyordum bakışlarımı. Onun bakışları aklımda 'Acaba mı?' sorusunu tekrarlarken kalbim hızlanmıştı. Ah yine kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmıyordum. Neden benim için hayır desin ki? Ben onun gözünde arkadaştan öte bir yerde değildim. Onun kalbinde hep Ahmet vardı. O zaman neden bunu yapmıştı?
"Ben şu an ne hissettiğimi anlayamıyorum," dedi ve güzel bakışlarını benden alıp gelinliğine indirdi.
"Sana rahat bir şeyler bulayım giymek için. Sen de biraz kafanı toparla," deyip kenarda duran ayakkabılarımı giydim ve odadan çıktım. Aşağı inerken kafam çok karışıktı. Çok tuhaf davranıyordu Selin ve aklından ne geçtiği konusunda en ufak bir fikrim bile yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Teen FictionUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...