Yine mana dolu bakışlarla bakarken eriyip gidiyordum ve bundan haberi yoktu. Hiç mi bakışlarımdan anlamıyordu acaba? Ve şu an söylemek istediği şeyi acayip merak ediyordum. O ise hala bana bakıyordu."Tamam böyle ömür boyu bakışabiliriz ama merak ettim ne söyleyeceğini."
Biraz da yürümek lazım değil mi? Gerçi ona çoğu zaman yürüyordum ama bunları hep şaka sanıp gülüp geçiyordu. Yine bu sözüme karşı gülümsedi ama gülümsemesi fazla uzun sürmedi.
"Deniz."
"Söyle bitanem. Sabırsızlanıyorum ama."
"Şey diyecektim," dedikten sonra yine uzun bir sessizlik oldu. Bu sefer bakışlarını kaçırıyordu benden. Çantasındaki paketten iki sigara çıkardı. "Sigara içelim mi diyecektim," dedi tedirgince birini bana uzatırken. Bu muydu yani? Sanki başka bir şey söyleyecekti ama vazgeçmiş gibi duruyordu. Uzanıp sigarayı aldım ve bana uzattığı çakmakla yakıp derin bir nefes çektim.
"Sanki başka bir şey diyecektin," dedim nefesi geri üfledikten sonra. Az önceki tedirginliği gitmişti. Bu sefer ben ona dikkatli bakmaya başladım. Bir şey vardı ama ne?
"Başka bir şey yok," derken olabildiğince rahattı. Ya da rahat olmaya çalışıyordu.
"Peki, öyle diyorsan öyledir."
Daha fazla sıkıştırmamak adına şimdilik susuyordum. Daha sonra dayanamayıp söylerdi zaten, huyunu biliyordum. Etrafı izlerken arada bir sigarasından nefes çekiyor, yavaşça geri dışarı veriyordu. Sigaralarımız bitene kadar hiç konuşmamıştık. Bu düşünceli hali aklıma aşık olduğu kişiyi getirmişti. Belki de onu düşünüyordu şu an. Kalbimde bir sızı oluşmuştu yine. Aklımdan atmalıydım bu düşünceyi ve aynı zamanda onun da kafasını dağıtmalıydım. Yan tarafımızdaki etrafı renklendiren ve insanın içini ferahlatan çiçeklere baktım. Bir tanecik koparsam bir şey olmazdı değil mi? Hemen bisikleti bırakıp o çiceklere yöneldim ve içlerinden en güzel duranı kopardım. Beni izleyen Selin'in hemen önünde durup çiçeği ona uzattım. Çiçeği alırkenki utangaçlığı dikkatimden kaçmamıştı.
"İçlerinden en güzel duranı seçmeye çalıştım. Ama bu çiçekler de biliyor ki buradaki en güzel çiçek sensin."
"Yaa. Teşekkür ederim," deyip boynuma kollarını doladı. Ben de onun beline sarıldım ve bir süre öyle kaldık. Geri çekilip elindeki çiçeği kokladı. Bunu yaparken de güzel gözlerini birkaç saniye kapatmayı ihmal etmedi. Sonra da o güzel kahverengilerini bana odakladı.
"Çok romantik olduğunu söylemiş miydim?"
Biraz düşünür gibi yapıp cevapladım.
"Hmm, sanırım birkaç defa," deyip gülümsedim.
"Seviyorum seni."
Bunu arkadaşça bile söylese kalbimi hızlandırmaya yetiyordu tabii ki. Keşke farklı türlü de sevseydin be Selin'im.
"Ben de seni seviyorum."
Uzanıp yanağıma bir öpücük bıraktı. Normalde pek yaptığı bir şey olmadığı için afalladım ve öylece donup kaldım. Suratımda aptal bir gülümseme olduğuna emindim şu an.
"Hadi gidelim," deyip birden bisikletine bindi. Sonra elindeki çiçeği bana bakarak kulağının arkasına yerleştirdi. Benden önce hareket ettiğinde ben hala arkasından bakıyordum. Kendime gelip ona yetişmeye çalıştım. Beş dakika sonra ufak çaplı bir restorana gelmiştik. Giriş kısmında bisikletlerimizi kilitledik ve balkonlu yerdeki masalardan birine yerleştik. Yemeklerimizi sipariş ettikten sonra yan tarafımızdaki deniz manzarasını seyretmeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Teen FictionUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...