51. Bölüm

3.3K 148 93
                                    


Yüzüme vuran güneş içimi de ısıtırken gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Yan tarafımda duran çiçeklerin kokusu ciğerlerime dolarken benliğim derin bir huzurla kaplandı. Fıstık tam yanıma gelip havlayınca gözlerimi açtım ve kucağıma aldım. Golden retriever cins olan bu tatlı şeyi bir hafta önce sahiplenmiştik. Henüz bir aylık olan Fıstık muhtemelen bizim düğün günümüzde doğmuştu. Annesi ölünce Fıstık ve iki kardeşini bir barınağa bırakmışlar. Kardeşlerini sahiplenen kişiler de ayrı insanlar olunca ortada kalan Fıstık olmuş. Selin ve ben onu görür görmez sahiplenme kararı almıştık. Selin'in şefkatle Fıstık'ı kucaklaması o an gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Bir haftada bize alışmış olması da ayrı bir mutlu ediyordu bizi. Sanki yıllardır bizimleymiş gibi bir hava vardı evde. Bir haftadır en önemli uğraşımız olan bu tatlı şeyin bakımına ve beslenmesine çok önem veriyorduk. Fıstık'ı biraz sevdikten sonra gitmek istediğini belirterek aşağı baktığını fark ettim. Yere bıraktıktan sonra etrafa bakınıp yeri koklamaya başladı. Bendense Selin'i daha çok seviyordu sanırım. E o da sevilmeyecek gibi değil zaten canım eşim. Şu an markete gitmiş olmasına rağmen çok özlemiştim onu. Yavaşça yerimden kalkıp çiçeklerin önüne gittim. Rengarenk çiçeklerin üzerinde parmaklarımı hafifçe gezdirip elimi geri çektim. Onları biraz suladıktan sonra alt katta kalan solmuş bir şakayık dikkatimi çekti. Tatlı pempe renginden eser kalmamıştı. Tam önüne diz çöktüğümde gözlerim dolmuştu.

"Ne oldu sana böyle?" dedim sanki çiçek cevap verebilecek gibi. "Seni aşağıda mı unuttuk yoksa?"

Gözlerimi birkaç kez kırpıp bulanık görüşümü gidermeye çalıştım. Uzanıp ufak saksıyı elime aldım ve ayağa kalktım. Çiçeklerimizi çok seviyordum ve onların bir bir solup gitmesini hiç istemiyordum. Arkamı döndüğümde ne olduğunu anlamadan bir şeye çarptım. Aynı anda çığlık attığımda elimdeki saksı yere düştü.

"Şşt," derken Selin ellerini omzuma koymuş gülmemek için zor tutuyordu kendini. Baş parmağımla üst dişimi yukarı kaldırıp kalbimi tuttum.

"Aşkım ödümü patlattın ya. Sessiz sessiz ne yapıyorsun arkamda?"

"Senin çiçekle konuşmanı izliyordum," deyip güldü. Koluna hafifçe vurdum.

"Korktum ama," deyip dudağımı büzdüm. Omzumdaki eli boynuma çıkınca dudağıma baktı kısa bir anlığına.

"Kıyamam sana. Özür dilerim."

"Bir şartla affederim," dediğimde tek kaşını kaldırıp imayla baktı. Dudağımı ısırdıktan sonra dudaklarına baktım ve öpmek için uzandım. O sırada Selin'in ayaklarına dolanan Fıstık geri çekilmemize neden oldu. Selin ona bakıp benden biraz uzaklaşınca gözlerimi devirdim.

"Fıstık, özledin mi beni bakayım," deyip eğildi ve kucağına aldı. Fıstık halinden memnun bir şekilde havladı. Öylece dikilen ben onların sandalyeye oturmasını izledim. Yavru bir köpeği kıskandığıma inanamıyordum şu an. Kafamı hafifçe sallayıp yerdeki saksıyı aldım ve dökülen kumları temizlemeye başladım.

"Biraz abur cubur aldım. İçecekleri dolaba koydum ama diğerleri tezgahın üstünde."

Bir şey demeden yanından geçip içeri gittim. Arkamdan anlamsızca baktığını hissedebiliyordum.

Cipsleri poşetlerinden çıkarıp dolaba koydum. Akşam yemeği hazırdı, sadece yanına salata yapmam gerekiyordu. Malzemeleri çıkarıp yıkadım ve doğramaya başladım. Arkamdan bir çift kol belime dolandığında işime devam etmeye çalıştım. Boynumda hissettiğim nefesle durup gözlerimi kapattım.

"Mis gibi kokuyorsun," dedi kulağıma doğru. Gülümseyip gözlerimi açtım ve bıçağı bırakıp ona doğru dönmeden kollarına sarıldım. Boynuma bir öpücük bıraktı.

UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin