Lapa lapa yağan kar sokakta huzur veren bir sessizlik sağlıyordu. Şu an yanımda yürüyen ve elimi tutan sevdiceğim diğer elindeki poşetleri göstererek heyecanla konuşuyor, arada bir kafasını yukarı kaldırarak karın yüzüne gelmesine neden oluyordu. Yılbaşına birkaç gün kalmıştı ve biz yeni fırsat bulabilmiştik alışveriş için. Arabamızı park ettiğimiz otoparka geldiğimizde Selin montunun şapkasını açıp arabaya doğru koştu. Elimizdeki poşetleri bagaja yerleştirdikten sonra biz de kendi yerimizi aldık. Bu sefer arabayı Selin kullanmak istemişti. Arabayı çalıştırdığında otoparktan çıktık ve kafeye doğru yol aldık. Bir insan araba kullanırken bu kadar mı havalı olurdu? Her şey bu kadar mı yakışırdı bir insana?
"Sen o koltuğa geçince korkmuyor değilim."
Selin gözünü devirip bana kısa bir bakış attığında gülmemi bastırdım. Bir anda gelen uğraşma isteğimi bastıramamıştım. Yoksa her konuda olduğu gibi araba kullanmada da iyi olduğunu biliyordum.
"Önüne bak bana değil," deyip onu seyretmeye başladım. Sol dikiz aynasına bakış atmasına bile aşıktım be. Çok havalıydı. Aşırı havalıydı.
"Ben gayet de iyi araba kullanıyorum," dedi çocuk gibi alıngan bir sesle. Hızlı bir şekilde kasisin üzerinden geçtiğimizde ikimiz de sarsılmıştık.
"Belli oluyor canım," deyip gülmeye başladım.
"Görmedim ya ne yapayım. Hem beni sinirlendirme bak şu duvara çarparım arabanı."
Kafeye geldiğimizde cam kenarı bir masaya oturup siparişlerimizi verdik. Camdan dışarıdaki karı seyrederken içimde tarif edilemez bir mutluluk vardı. Bu mutluluğumun tek bir nedeni yoktu tabii. Yakında yurt dışına yerleşecek olmamız kesinleşmişti. Ayrıca düğünümüzü de oraya yerleştikten hemen sonra yapacaktık. Gitmeden önce birkaç yakınımızı evimize çağırıp ufak bir kutlama veya veda partisi düzenlemeyi düşünüyorduk. Her şeyden önce sevdiceğim yanımdaydı şu an ve yağan karı beraber izliyorduk. Son zamanlarda Selin ile harcamalarımıza dikkat etmiş ve epey para biriktirmiştik. Bugün bu kuralı yılbaşı hatrına biraz çiğneyip evimiz için süs malzemeleri alsak da yine de bundan pişman değildik.
Kahvelerimiz geldiğinde garsona teşekkür edip fincanı elime aldım.
"Düşündüğümüz partiyi yılbaşında mı yapsak? Hepsi bir arada olur hem."
"Çok iyi fikir."
"Deniz."
"Efendim aşkım?"
Selin gözlerinden mutluluk ve heyecan okunurken bakışlarını bana odaklamıştı.
"Hayalimiz gerçek mi olacak şimdi?"
Zaten içimde olan heyecan o böyle deyince daha da artmıştı. Kafamı aşağı yukarı sallarken gözlerinin içine baktım.
"Evet. Gideceğiz buralardan. Herkesten uzağa, daha rahat yaşayabileceğimiz bir yere."
Uzanıp elimi tuttuğunda ben de onun elini tuttum.
Onunla olan hayallerim bir bir gerçekleşiyordu. Aklımızda bir iki seçenek vardı ama net bir şekilde nereye gitmek istediğimize karar verememiştik. Bu karar verme aşaması bile bana çok keyifli geliyordu açıkçası. Bazen saatlerce oturup bu konuyu konuşuyorduk. Doğal güzellik açısından Norveç'e gidelim dediğimde Selin, Hollanda'nın da güzel olduğunu söyleyip kafamı karıştırıyordu.
"Ben hala Hollanda diyorum."
Gülümseyip bakışlarımı kahvemden alıp ona yönelttim.
"Tamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Teen FictionUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...