Selin'den...
Elini bacağımda hissettiğimde kendimi ona daha çok yaklaştırdım. Nefes almak için geri çekildiğimde yeşil gözlerine baktım. Kaybolduğum tek yer... Bir insan nasıl böyle güzel ve etkileyici bakabilirdi? Bana daha fazlasını ister gibi bakıyordu ve ben de ondan farksız değildim. Hafifçe ittiğimde geriye doğru uzandı ve kasıklarına oturup tekrar öpmek için uzandım. Ağırlığım onun üzerindeyken ellerini kalçama yerleştirip daha fazla kendine çekti. İçim erirken alt dudağımı ısırdı ve bu hareketi kendimi ona sürtmeme neden oldu. İkimizden de o malum ses çıkınca birden durmam gerektiğini hatırladım. Toparlanıp göğsünde hareketsiz duran ellerimi çektim ve üzerinden kalktım. O da nedenini anlamış olacak ki bir şey demeden yattığı yerden doğrulup oturdu.
"Bunu şu günlerde yapmasak daha iyi sanırım," deyip Deniz'e baktım. Ayrıca şu an utanç içindeydim. Hem utanıp hem de ona daha çok çekiliyordum. Bu nasıl bir şeydi böyle? Deniz bana hafif hayal kırıklığı ile bakarken ben ellerimi karnıma koyup yan tarafına uzandım. Ayrıca şu an yanakları kızarmıştı ve bu onu daha tatlı hale getirmişti.
"Kaç gün beklememiz gerekiyor?" diye sordu masumca.
"Dört veya beş," deyip onun bu tatlı haline gülmeye başladım. O da benimle birlikte gülmeye başlamıştı. İki senedir bu gülüşü her gördüğümde kalbim tekliyordu. Onu, her ne kadar aptalca da olsa bir başkasıyla beraber olarak unutmaya çalışmıştım. Daha doğrusu normal bir arkadaş gibi sevebilirim sanmıştım. Ama yapamadım. Yanımızda Ahmet varken Deniz'in bazen morali bozuluyordu ve ben nedenini kendini yalnız hissetmesi sanıyordum. Ne kadar aptalmışım! Hem onu hem de kendimi üzdüğüm için bu pişmanlık sanırım ömür boyu benimle beraber olacak. Şu an karşımda olan manzara, benim en güzel manzaram varken bunları düşünmeyi bir kenara bıraktım. Yanıma uzanıp bana bakmaya başladı. Sanırım daha yeni kendine gelebilmişti. Ona doğru dönüp güzel yüzüne baktım. Elimi uzatıp düz sarı saçlarından yüzüne gelen bir tutamı kulağının arkasına aldım. Elimi tutup dudağına götürdü ve gözünü kapatıp avcumun içini öptü. İçim tekrar erimişti. Her hareketi beni kendine daha çok aşık ediyordu. Boşta kalan elini karnıma uzatıp hafifçe masaj yaptı.
"Ağrın var mı hala?"
Düşünceli kişiliğine, naif ve mükemmel kalbine aşıktım onun. Aslında her şeyine, her hareketine ayrı ayrı aşıktım.
"Hayır. Sen yanıma gelince geçti."
Gülümseyip, ışıldayan bakışını sürdürdü.
"Sen yemek yedin mi bakayım?" diye sordu elimi hala tutarken. Ve hala diğer eli de karnımda duruyordu.
"Hayır seni bekledim."
"O zaman hemen hazırlıyorum," deyip kalktı ve bana uzaktan bir öpücük atıp odadan çıktı. Karnımdaki ağrı tekrar gelirken yan tarafımda olan yastığı alıp karnıma bastırdım. Deniz yanımdayken bu ağrıyı unutmuştum sanki ve o yanımdan ayrılınca tekrar hatırlamıştım.
"Selin!"
Deniz mutfaktan bana seslenince yattığım yerden kalkıp mutfağa gittim.
"Efendim hayatım."
Bana hafif kızgın bir şekilde bakarken ne olduğunu merak etmiştim. O gelmeden önce hazırladığım yemek masasını işaret etti.
"Neden sen hazırladın sofrayı? Ben sana sadece yatman gerektiğini ve ben gelince hazırlayacağımı söylemiştim. Üstelik yemek yapmışsın. Dünden bir sürü yemek vardı zaten kendini niye yoruyorsun?"
Bu dediklerine gülümseyip ona doğru yaklaştım.
"Sen zaten işten yorgun geliyorsun. Sana yıkmak istemedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Подростковая литератураUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...