Damla'dan...
Gülşen ile yemekleri pişirdikten sonra salona geçtik. Bugün bir haller vardı bu kızda ama çözememiştim bir türlü. Yemek hazırlarken de birkaç kere ellerinin titrediğini fark etmiştim zaten. Kanepeye yan yana oturduğumuzda vücudunu bana çevirdi. Bana baktığını hissederken kafamı çevirdim ve gülümsedim.
"Ne oldu kız?"
"Hiç," dedi sesi titrerken. Ortamdaki sessizlik tuhaf hissetmeme neden oluyordu açıkçası.
"Televizyon izleyelim mi?" deyip kumandaya uzanacakken elimden tutup durdurdu. Ben ona bakarken o ellerimize bakıyordu. Aniden elini çekip gülümsedi.
"Boş ver sohbet edelim."
"Tamam," deyip ben de vücudumu ona doğru çevirdim. Gözlerini sürekli benden kaçırıyordu ve sanki bir şey söylecek ama söyleyemiyormuş gibi duruyordu. Önceden de benden bir şey sakladığında ya da habersiz bir şeyler yaptığında bu hali alıyordu suratı. Önceki zamanlarımızı çok özlüyordum. Birbirimizin en yakınıydık ve attığımız adımdan ikimizin de haberi olurdu. Sonradan neden uzaklaşmıştık bilmiyorum aslında. Gülşen garip bir şekilde aramıza mesafe koymuştu.
"Sen bir şey söyleyeceksin de söyleyemiyorsun değil mi?" deyip güldüm. Derin bir nefes alıp gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Damla."
"Söyle canım," derken gözlerime ilk defa bu kadar uzun baktığını fark etmiştim. Bu bakış her zamanki bakışından farklıydı sanki ve güzeldi. Onun bakışı her zaman güzeldi orası ayrı. Koyu kahverengi gözleri benim ela gözlerimi delip geçiyordu şu an. Hafif kafamı salladım ve ilk defa bakışını kaçıran ben oldum.
"Senin şu an ne tepki vereceğini bilmiyorum ama artık içimde tutamıyorum."
Tekrar gözlerine bakıp kafamı 'Dinliyorum," anlamında salladım. Ben şu an niye heyecan yapmıştım ki?
"Ben seni gördüğümde dünyam aydınlanıyor. Böyle kalbim göğüs kafesime sığmıyor. Ellerim terliyor, bacaklarım titriyor. Seni görmediğim zaman da aklım hep sende oluyor ve sürekli seni özlüyorum."
Ben bir anlam vermeye çalışırken uzanıp elimi tuttu. Uzun süre ellerimize bakarken ellerinin buz gibi olduğunu fark ettim. Kafamı kaldırdığımda o da bana baktı. Gözleri dolu dolu dururken sessizce onu bekledim. Ayrıca şu an kızaran yanakları çok tatlı duruyordu ama konumuz bu değildi.
"Benimle bir daha konuşmak istemeyeceksin belki. Buna saygı duyarım."
Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Ben hala anlam vermeye çalışırken o konuşmasına devam etti.
"Seni ilk gördüğüm zamandan beri sana aşığım Damla."
Ağzım şaşkınlıkla açılırken bir süre konuşamadım. Kalbim kulaklarımda atmaya başlayınca gözlerimi birkaç kere kırptım. Nasıl yani? Neler oluyordu? Ciddi miydi yoksa şaka falan mıydı? Gülşen elimi bırakıp ayağa kalktığında şaşkınlıkla ona bakıyordum. Ciddiydi. Şu an ağlamasından ve surat ifadesinden anlaşıldığı üzere şaka falan yapmıyordu. Ben cümleyi idrak etmeye çalışırken o sadece ağlıyordu. Bir süre bekleyip kafamı iki yana salladım ve gözlerimi kırpıştırdım.
"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum," dedim güçlükle.
"Bir şey demene gerek yok," deyip hızla evden çıktı. Oturduğum yerde bir süre kalıp şoku atlatmaya çalıştım. Gülşen bana aşıktı. Bu zamana kadar nasıl fark etmemiştim ki? Tam bir aptaldım. Şimdi anlıyordum onun bazı garip hallerini. Ona sürekli erkek arkadaşlarımdan bahsetmiştim ben. Kim bilir nasıl canını yaktım onun. Gözlerimden yaşlar akmaya başladığında kendi aptallığıma küfür ettim. Bu yüzden mesafe koymuştu aramıza. Neden daha önce söylememişti ki? Sırf bu yüzden ona kızabilirdim. Yoksa ona kesinlikle kızmamıştım. Bu onun elinde değildi biliyordum. Ama ben şimdiye kadar hiçbir kızdan hoşlanmamış veya etkilenmemiştim ki. Gülşen'i üzmek de istemiyordum. Aslında güzellik olarak çok beğendiğim biriydi. Güzel kalbini söylememe gerek bile yoktu. Her şeyiyle mükemmel denebilecek biriydi. Ama ben onu hep arkadaşım olarak görmüştüm.
________
Akşam yemeğinde her ne kadar konuşmak istesem de bir şey bana engel oluyordu ve sessizliğe bürünmeme neden oluyordu. Selin ve Deniz bugün neler yaptıklarını anlatırken kafamı onlara veremiyordum bir türlü. Aklımda Gülşen'in cümleleri dönüp dururken Gülşen bana hiç bakmadan karşımda yemeğine odaklanmıştı. Bana aşık olduğunu söylemişti resmen. Bu durum çok garibime gidiyordu aslında. Gülşen sarı saçlarından bir tutamı geriye atıp içeceğinden bir yudum aldı. Daha önce onu hiç bu şekilde incelemediğimi fark ederken gözleri bir ara bana kayar gibi oldu ama hemen yemeğine döndü. Bu kız bana gerçekten aşık mıydı şimdi? Böyle bir güzelliğin bana aşık olması aslında hoşuma gitmemiş değildi. Ne diyordum ben ya? Bakışımı tabağıma çevirdiğimde tuhaf hisler içine girmeye başlamıştım.
"Aşkım ben balkona çıkıyorum."
"Ben de geliyorum hayatım."
Selin ve Deniz'in ayağa kalktığını fark ettiğimde istem dışı Gülşen'e tekrar bakmıştım. Ama onu izlediğim hissine kapılmaması için bakışımı tekrar tabağıma çevirdim. Bir süre sessizce yemeklerimizi yerken, kızların balkonda olmasını fırsat bilerek aklımda olan o soruyu sorma kararı aldım.
"Neden daha önce söylemedin?"
Kafasını kaldırıp bana baktığında şaşkın görünüyordu.
"Söylesem ne değişecekti?"
"Şimdi ne değişti?"
Bir süre gözlerime baktıktan sonra bir iki saniye bakışlarını kaçırdı.
"Sen istemediğin sürece yine bir şey değişmeyecek. Yani benimle hala arkadaş kalmayı kabul edersen bu konuşma olmamış gibi davranabilirim."
Kafamı aşağı yukarı sallayıp bekledim.
"Eğer benimle konuşmak istemezsen de buna saygı duyarım," deyip derin bir nefes aldı ve tabağına baktı.
"Seni istemeden çok kırdım değil mi?"
Kafasını tekrar kaldırdığında gözlerinin dolduğunu fark ettim.
"Hayır," derken yalan söylediği çok belli oluyordu. Beni üzmemek için böyle dediğini biliyordum. Ve şu an zorla gülümsemeye çalışıyordu. Bu durumda bile beni kırmamaya çalışması çok hoşuma gitmişti. Gerçi o her zaman böyleydi. "Sen bunu kafana takma. Üzülmeni istemiyorum. Hem bugün zaten yeterince üzdüm seni."
Elimde olmadan gülümsemeye başladım ama gözlerim dolmuştu.
"Bu durumda bile beni mi düşünüyorsun?"
Etrafa anlamsızca göz gezdirip tekrar ona baktım.
"Gülşen, seni anlayabiliyorum ve kesinlikle yargılamıyorum. Ama senin de beni anlamanı istiyorum. Biraz kafamı toparlamam lazım. Seninle bir daha konuşmayacağım fikrini de aklından çıkar. Sadece biraz zamana ihtiyacım var sanırım. Bana kızma olur mu?"
Burukça gülümsediğinde yanağına düşen göz yaşını elinin tersiyle sildi.
"Sana nasıl kızabilirim ki?" dedi gözlerime bakarak. Ah be Gülşen... Bana fark ettirmeden nasıl sevdin beni böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Teen FictionUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...