"Çok heyecanlıyım."
"Sakin ol kız," dedim Gülşen'e dönerek. Omuzlarından tutup gülümsedim. "Bak, kendin ol tamam mı? Hiçbir şey için geç kalmamak lazım bu hayatta. Damla'nın seni yargılamayacağını biliyorsun. Çünkü Selin ve beni destekleyen birisi ve kesinlikle kötü bir yorum da yapmamıştı. Sana ters bir tepki vermez. Sadece bu duruma şaşırabilir, ona da hazırlıklı olman lazım. Sonrasını zamana bırak," deyip hafifçe omuzlarına vurdum ve geri çekildim. Gülümsemesi tedirgindi. Onu çok iyi anlayabiliyordum. Sonuçta aşkını itiraf edecekti ve bu kolay bir durum değildi. Kolay olsaydı zaten ben Selin'den önce itiraf ederdim her şeyi. Çok geçmeden zil çalınca Selin oturduğu sandalyeden kalkıp kapıyı açmaya gitti. Gülşen ise heyecandan donup kalmıştı. Damla'yı kahvaltıya çağırma fikri Selin'den çıkmıştı ve ben de hemen onaylamıştım. Daha sonra biz dışarı çıkıp bilet işlerimizi halledecektik, Gülşen ve Damla da baş başa kalacaktı.
"Günaydın kızlar."
"Günaydın kuzen. Hoş geldin."
Damla mutfağa girdiğinde Gülşen hala robot gibi durmuş bekliyordu. Damla ile sarıldığımda Gülşen'e bakıp gözlerimi birkaç saniye kapattım. Daha sonra da ikisi sarıldılar.
"Hoş geldin," dedi Gülşen sesi titreyerek. Onun bu haline gülümseme isteğimi bastıramadım.
Hepimiz kahvaltı sofrasında yerimizi almıştık. Gülşen böyle giderse itiraf falan yapamadan kalpten gidecek gibi duruyordu. Masada elini kolunu nereye koyacağını bilemeden sofraya bakıyordu. Selin ile göz göze geldiğimde gülmemek için yanaklarını ısırdığını fark ettim.
"Gülme," derken sadece dudaklarımı oynatmıştım ona bakarak.
"Ee, nasıl gidiyor bakayım?"
"Her şey yolunda. Bugün Selin ile bilet işini halledeceğiz."
"Ciddi misiniz?" deyip kocaman gülümsedi Damla. "En son Hollanda diyordunuz, oraya mı yerleşeceksiniz?"
"Evet. Bu savaşı ben kazandım. Deniz Norveç diye tutturmuştu yoksa."
"Norveç soğuk olur ya. Hollanda iyi bir seçim olmuş. Bakma sen Deniz'e," deyip güldü Damla. Yalandan gözlerimi devirip çayımdan küçük bir yudum aldım.
"Senin okul nasıl gidiyor?" dedi Selin.
"Valla son senenin vermiş olduğu bir yük var üzerimde. Orayı özleyeceğim. En çok da oradaki arkadaşlarımı."
Gülşen'in suratı asılırken bakışlarını Damla'dan alıp tabağına odakladı.
"Haklısın aslında. Ama burada da Gülşen var. İkiniz takılırsınız," deyip Damla'ya baktım. O da gülümseyip Gülşen'e baktı.
"Gülşen'in yeri ayrı canım. Eski günlerdeki gibi bir arada olmayı çok isterim."
Gülşen de ona bakarken gözlerindeki aşk fark ediliyordu. Kendimi yine gülümserken bulmuştum ve Selin ile göz göze gelmiştik kısa bir an.
"Ben de çok isterim. Lisedeki gibi çılgın olamayız artık ama," deyip kahkaha attı Gülşen. Damla da onun gülmesine eşlik etmişti.
"Evet ya. O zaman çok fenaydık biz. Bir keresinde erkekler tuvaletini basmıştık. Erkek arkadaşıma hesap soracaktık güya. Beni başka biriyle aldatmıştı. Her neyse sonra nöbetçi öğretmen yakalamıştı bizi. Baya azar işitmiştik."
Gülşen'in tekrar yüzü düşerken önüne dönüp çayını karıştırmaya başladı. Bu defa yalnız değildi. Selin ile birbirimize bakarken bizim bile moralimiz bozulmuştu. Damla'nın erkek arkadaşları olmuştu şimdiye kadar. Onu bir kızla görmemiştim. Bir kızdan bahsetiğini de duymamıştım. Ama kalp bu, belki zamanla Gülşen'e karşı bir şeyler hissedebilirdi değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Genç KurguUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...