6. Bölüm

6.9K 353 55
                                    

"Ne demek bu şimdi?" deyip tek kaşımı kaldırdım.

"Şu demek," deyip bana biraz daha yaklaştı ve başımdan tutup beni suya batırdı. Ben tekrar suyun yüzeyine çıktığımda Selin çoktan yüzmeye başlamıştı bile. Hemen harekete geçip ona yetişmeye çalıştım ama yarışı o kazandı.

"Kazandımmm!" diye sevinç çığlıkları atarken gözlerimi kısıp ona baktım.

"Hile yaptın ama!"

Bu dediğime bir kahkaha atıp sudan çıktı.

"Tatlım kural koyduğumuzu hatırlamıyorum," deyip havlusuna sarıldı ve içeri koştu gülerek. Arkasından bakakalmıştım. Bu hallerine bile aşıktım ama ben. Kaşlarımı kaldırıp gülümsedim ve sanki o yanımdaymış gibi konuştum.

"Kural koyduğumuz yok evet. Keşke ikimizin arasında hiçbir zaman kural olmasa."

Akşam yemeğinde havadan sudan muhabbet edip gülmüştük bol bol. Ona espriler yapıyordum ve muhteşem gülüşünü tekrar ve tekrar izleme fırsatı yakalıyordum. En sonunda karnını tutup "Deniz yeter artık, karnım ağrıdı gülmekten," demişti. Odaya tekrar geldiğimizde yarın ne yapacağımızın planlarını yapmaya çalışıyorduk.

"Yarını bırak şimdi. Asıl bu geceyi düşün," dediğimde ilk başta anlamayıp sonradan bir kahkaha patlattı.

"Canım bugün olmaz ya başım ağrıyor," deyip dudağını büzdü. Bu sırada odaya girdik ve kendini direk yatağa attı.

"Sen de çok nazlı çıktın ama," dediğimde tekrar gülmeye başladık.

"Ay yeter, bugün çok güldürdün beni."

Yanına oturup bir süre güzel gülüşüne baktım.

"Ne yapayım? Sen de bu kadar güzel gülmeseydin," dediğimde utandığını hissettim.

"Teşekkür ederim, çok tatlısın."

Uzun süre sessizlik oluştu. Bu sürede onun bir şeyler düşündüğünü biliyordum ama ne olduğunu çözemedim. Aklına Ahmet mi gelmişti acaba? Sinirim bozulmuştu. Kim bilir ona kaç kere söylemiştir güzel güldüğünü ve o da şu an onları hatırlıyordur belki de.

"Ne düşünüyorsun?"

Oturduğu yerde kendisini geriye atıp uzandı. Kollarını başının üzerinde birleştirip bana baktı.

"Hiç."

"Emin misin?"

"Sadece bu tatili daha farklı hayal etmiştim."

O böyle deyince kalbim istemsizce kırılmıştı. Demek ki beni değil şu an Ahmet'i tercih edecekti her şey yolunda gitseydi. Ne bekliyordum ki? Ahmet onun eşi olacaktı ve tabii ki onunla gelmek isteyecekti. Kalbime bir şey otururken ben de yanına uzanıp tavana bakmaya başladım. En başından beri onunla bu tatile gelerek hata mı yaptım diye düşünüyordum. Hala aklında da kalbinde de o adam vardı. Selin bunu inkar etse bile durum bundan ibaretti. Şu an belki de bu yatakta onunla beraber olacaktı. Ama onun yerine benimle salak bir biçimde tatil yapmak zorunda kalmıştı. Hiç keyif almıyor muydu acaba bu tatilden?

"Haklısın. Kim eşini nikahta bırakıp kankasıyla tatile gelmek ister ki?"

Kafamı ona çevirip baktığımda kaşlarını hafif çattığını gördüm. Yattığı yerden bana dönüp dirseğinin üzerine verdi ağırlığını.

"Ben," dedi sanki gerçekten soruya cevap almak istediğimi düşünmüş gibi. Ben de aynı şekilde ona doğru döndüm.

"Nasıl yani?"

"Şöyle ki, onunla balayı yaşamam zorunlu bir şey olacaktı. Yani gelenekleri yerine getirmek gibi düşün. Zorunda olduğum için burada olacaktım. Hatta evlendiğimizde yapmamız gereken diğer şeyi de zorunlu gibi hissederek yapacaktım. Ama seninle bu tatile gelme zorunluluğum yoktu. Ben yine de seni seçtim. Öyle düşün."

Kafam iyice karışırken bir süre cevap veremedim. Bilmece gibi konuşmuştu ve söylediğinden bir şey anlamamıştım.

"Yani pişman değil misin benimle geldiğine?"

"Hayır. Neden pişman olayım ki? Hem seninle vakit geçirmeyi çok seviyorum. Daha çok eğleniyorum. Ahmet ile gelmiş olsaydım bu kadar eğlenemezdim. Sürekli bana yakınlaşmaya çalışacaktı bir de," deyip yüzünü buruşturmuştu. Bir anlam veremiyordum cidden. Onunla yakınlaşmayı madem bu kadar iğrenç buluyordu neden evlenmek istedi ki? Bir dakika! Benimle vakit geçirmeyi daha mı çok seviyordu yani? Bu dediği şey sayesinde yüzümde istem dışı bir gülümseme oldu. Selin bunu fark etmişti tabii ki.

"Benim sana yakınlaşmayacağımı nereden biliyorsun?" deyip güldüm. O tam tersi gülmek yerine beni incelemeye başladı sanki beni ilk defa görüyormuş gibi.

"Ne bakıyorsun?" dedim dayanamayıp. Gülmemek için kendini tuttuğu belliydi.

"Hiç. Daha önce seni alıcı gözüyle incelemediğimi fark ettim de."

Gözlerimi kısıp bakmayı sürdürdüm.

"Alıcı gözüyle derken?"

"Kanka neden Bora'yı reddettin? İkiniz de yeşil gözlüsünüz. Çocuklarınız da sarışın yeşil gözlü olacaktı ne güzel."

Yüzüm asılırken gözlerimi devirip tekrar ona baktım.

"Bora nereden çıktı şimdi? Sinir oluyorum böyle yakıştırma yapmana."

"Bilmem. Seni tanıdığımdan beri hiç erkek arkadaşın olmadı. Senin mutlu olduğunu görmek isterdim."

Moralim iyice bozulmuştu. Bu konulardan rahatsız oluyordum ve ısrarla bana sürekli bunu soruyordu. Bilmiyordu ki onu tanıdığımdan beri ona aşıktım ben. Nasıl başkasıyla mutlu olabilirdim ki?

"Sen Ahmet'i tanıdığına mutlu musun peki? İlla mutlu olmam için erkek arkadaşımın mı olması gerekiyor?"

Bu sefer onun da morali bozulmuştu. Ama içimdekilerin birazını olsun ona dökmek istiyordum. Hatta bir şeyleri artık ima etmek istiyordum. Tabii o yine anlamazdı ama neyse.

"Ben illa hayatımı bir erkeğin eline bırakmak zorunda değilim. Sen mutlu olmak istersen her türlü mutlu olursun zaten. Sevgi, aşk çok güzel bir şey tabii ki. Ama cinsiyet değil, şahsiyet meselesi biraz da. Kalp meselesi. İnsanın aşık olması da olmaması da elinde olan bir şey değil."

"Sen hiç aşık oldun mu?" derken yine gözlerime o mana çıkarmak istediğim bakışlarla baktı. Bu defa ben de ona bakarken kendimi frenlemedim ve hayran bakışlarımı gösterdim.

"Evet."

"Ben de."

"Biliyorum. Ahmet'e aşıksın."

"Hayır ona aşık değilim. Hiç olmadım da."

"Ne?" derken şaşkınlığımı gizleyemedim.

"Ona aşık değildim. Aşkın ne demek olduğunu biliyorum çünkü."

"Peki neden ısrarla evlenmek istedin?"

Yattığı yerden doğrulup oturunca ben de aynı şekilde karşısına oturdum. Şu an duygu karmaşası yaşıyordum. Ahmet'e aşık değildi. O zaman bir başkasına önceden aşık olmuştu ve o yüzden aşkın ne demek olduğunu biliyordu. Ya da hala bir başkasına aşıktı. Eğer şu an birine aşıksa Ahmet'ten sonra o kişiyi hiç çekemezdim. Kaldıramazdım bunu. Yüreğim dayanmazdı hem.

"Deniz, benimki sadece bir hevesti sanırım. Gelinlik giymek, düğün yapmak. Ne bileyim hepsi birer hevesti. Sonra fark ettim ki heves uğruna hayatımı mahvediyorum. Ahmet doğru kişi değildi onu da düğün günü anladım zaten. İçimdeki sevgi bitti bir anda."

"Aşkın ne demek olduğunu biliyorum dedin. O kişiye hala aşık mısın?" deyip korktuğum soruyu yönelttim. Alacağım cevaba hazır değildim. Kalbim acıyla atarken bir umut hayır demesini bekledim. Ne olur, ne olur bir başkasını daha kaldıramaz bu yüreğim, yapma bunu bana!

UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin