Selam canlarım 💛 Yarın bölüm atamayacağım için bu bölümü diğer bölümlere nazaran uzun tutmaya çalıştım. Son günlerde yaşadığım ve yarın yaşamak zorunda olduğum şey yüzünden olan hüznümü bu güzel bölümü yazarak hafifletmeye çalıştım. Umarım beğenerek okursunuz 💛
"Hiç bizi hayal ettin mi?" diye sordu gözlerimin içine bakarak. Neyi kasdettiğini çok iyi biliyordum. Ama bilmezlikten gelecektim. Kalbim ritmini arttırırken sakin kalmaya çalıştım. Neden böyle bir soru sormuştu? Anlamış mıydı ona olan hislerimi? Ben şimdi ne diyecektim? Kendi içimde birkaç saniyede tartışma yaşadıktan sonra karar verdim. Kaçamak cevap verecektim. Ona yalan söylemeyecektim ama gerçeği de eksik anlatacaktım.
"Seninle ilgili bir sürü hayal kurdum evet."
Çok güzel cevap Deniz.
"Mesela?"
Biraz düşünüp en basitlerini söyledim.
"Hmm, mesela aynı evde yaşama hayali, beraber kamp kurma hayali, beraber yurt dışına seyahat."
"Hayır bu şekilde değil," deyip durdu ve düşündü. Doğru kelimeleri arar gibi bir hali vardı. "Bir çift olarak. Yani, anladın işte," deyip gözlerini kaçırdı ve sonra tekrar bana odaklandı. Korktuğum soru gelmişti işte.
"Hayır anlamadım," diyerek biraz daha düşünme süresi edinmeye çalıştım. Gözlerinin içine bakıp bekledim. Bu soruyu sorduğuna göre kendisi de bunu aklına getirmişti illa ki. Allah'ım! Kalbim her geçen saniye daha da hızlanıyordu. Ellerim terlerken kesik kesik nefesler almaya başladım. Derin bir nefes alıp bakışını tekrar kaçırdı ve sigarasından son nefesi alıp söndürdü. Ben elimdeki sigarayı unutmuştum bile bu yüzden direk küllüğe atıp Selin'e tekrar baktım. Bunu yaparken ellerimin titrediğini fark etmişti büyük ihtimal.
"Sevgili olarak," dedi birden. "Daha açık nasıl sorabilirim?"
"Dürüst olmamı mı istiyorsun?" deyip kararlılıkla masanın üzerinden ona doğru yaklaştım. Kafasını olumlu anlamla sallayıp kahverengileriyle gözlerimi delip geçti.
"Evet. Hayal ettim."
Bunu duyunca hafifçe gülümseyerek dudağını ısırdı. Tabii bunun üzerine gözlerim dudaklarına kayınca sırıtmaya başladı. Şu an bu güzelliği karşısında başım dönüyordu. Ama kendimi toplamam lazımdı. Biraz geri çekilip dışarı doğru baktım. Yanaklarımın kızardığına emindim.
"Utanmana gerek yok. Bende hayal ettim çünkü," dedi kısık bir sesle. Neler duyuyordu bu kulaklarım? İnanamıyordum şu an bu konuşmayı yaptığımıza. Tekrar bakışlarımı ona çevirdiğimde gülmemek için zor tutuyordu kendini.
"Nasıl yani?"
"Şöyle ki, senin beni çok sevdiğini biliyorum. Değer verdiğini biliyorum. Düşündüm de senden çok iyi bir sevgili olurdu. İleride sevgilin kim olur bilemiyorum ama çok şanslı olacağından şüphem yok."
Gözleri dolunca ister istemez benim de gözlerim doldu. Benim hakkımda böyle düşündüğünü bilmiyordum. Bu beni hem mutlu etmiş, heyecanlandırmıştı hem de biraz üzmüştü. Çünkü ileride başka biriyle sevgili olacağımı düşünüyordu. Peki bu onu neden üzüyordu şu an?
"Teşekkür ederim. Aynı şeyler senin için de geçerli. Senin sevgilin olacak kişi çok şanslı. Öncekileri boşver, onlar dünyanın en aptal insanları seni kaybettikleri için. Hatta şöyle söyleyim, şu an aşık olduğun kişi bile o kadar şanslı ki. Biliyor mu bu durumu bilmiyorum ama bilseydi kesinlikle seninle olmak isterdi."
Evet çok güzel! Son dakika onları destekliyor gibi görünmüştüm. Ve şu an ağladığım için kendime kızıyordum. Ama tuhaf bir biçimde Selin de ağlıyordu. Ben niye aşık olduğu kişiyi hatırlatıyordum ki ona? Ah en büyük aptal benim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT (girl×girl) (Tamamlandı)
Dla nastolatkówUmut etmek güzeldir. İçinizdeki o küçük umut tanesini korumanız dileğiyle...