Etrafını kırmızı bir perdenin ardından izliyordu. Gözleri, nereden sızdığını anlayamadığı kanla dolmuştu. Az önce duydukları sesle ürken ve çatıdan havalanan güvercinlerden biri uçuyordu üzerinde. Kuşun, ay ışığında oluşan gölgesi gözlerine çarpıp uzaklaştı.
Kaderine gülümsemeye çalıştı, fakat dudakları olması gereken yerde değildi sanki. Gülümsedi yine de, içten, tüm ruhuyla. Tecellisi, ölmek için ülkenin en ücra muhitini seçmiş ve hayallerini hiçe saymıştı.
...
Göz kapaklarını karanlığa yumdu. Ağırlığını yitirdi ve hafifledi. Bavulunu yol kenarına bırakan bir seferi gibi... Bedenini usulca üzerinden çıkarttığını düşündü. Sonra üşüdü. Ve kararan etrafa saçılan, gittikçe büyüyen beyaz ışığı fark etti. Büyükçe bir çaba sarf etti ve göz kapaklarını araladı. Ne olduğunu idrak edemeyen gözlerle bir müddet yoğun bakımı aydınlatan floresanı izledi.
Ölememişti. Bunu istemiş olduğunu hissetse de ölmemişti. Neredeyse yüzünün tamamı sargılıydı. Kıpırdayamadı. Tüm kasları ona itaat etmeyi reddediyor ve bedeni kendisine ait değilmiş gibi hissediyordu. Hareket eden bir çift gözden ibaretti sadece.
...
Tunç'u düşündü. Yüzünü yumrukladığı çocuğu... O savaştan galip çıktığı anda yüzüne yediği tokadı hatırladı sonra. Dün gece yine o savaşlardan birindeydi. Yine kazandığını sandığı... Ve yine yüzüne yediği bir tokatla ayılmış, anlamıştı. Asıl galibiyetin mücadeleyi bırakmamak olduğunu... İşte o tokattan fırlayan mermi sol yanağından girmiş, burnunu parçalayarak sağ yanağından çıkmıştı. İyileşecekti. Lakin hiçbir zaman kendisine benzemeyecekti. Doktorları tedavi sürecinde ona aynaları yasaklayacaktı. İnsan adlı makineyi tanıyorlardı çünkü. Bu tarz durumlar hasta üzerinde fiziksel hasardan çok, psikolojik izler bırakırdı. Ama bilemezlerdi; psikoloji denen şey pürüzsüz bir arazi olsaydı şayet, Mert'in içinde her yönden sürülmüş bir tarla vardı. Biraz dahası yıkmazdı onu. O yıkılarak büyümüş, büyüdükçe de yıkılmayı unutmuştu. Roma'da bir Spartalıydı. Savaşmasını engellemenin tek yolu onu öldürmekti. Ve bunu bir Romalı değil, başka bir Spartalı yapabilirdi ancak.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZIN TONLARI
General FictionMert, yasaların halkların menfaati için var olduğunu sanacak kadar kör, Tunç, zalim ve karanlık saçan bir sistemin, ancak daha zalim ve karanlık bir sistemce yok edilebileceğini düşünecek kadar nesnel. Nitekim Tunç'un hakkını vermeli: zira iyiliğin...