Ankara'ya döndüğümüzden beri her şey güzel gidiyordu. Eskiye nazaran daha yakındık. Arkadaş veya öyle bir şey olduğumuzu söyleyemezdim ama birçok kişiyle olduğundan daha çok konuşuyordu benimle.
O gün birkaç işim olduğu için okuldan geç çıkmıştım. Bu yüzden geç otobüsüne binmiş ve otobüste onu görmüştüm. Kulaklıklarını takmış, başını cama yaslamıştı. İş çıkış saatini çoktan geçtiğimiz için otobüs neredeyse boştu. Neden bu saatte biniyordu ki?
Onu görebileceğim bir yere oturdum. Yorgunlukla kapadığı gözlerini seyrettim. Yaptığı hafif makyajla dolgunlaşmış kirpikleri ara ara titriyor, dinlediği şarkıyı mırıldanır gibi aralanan dudaklarıyla uyumlu hareket ediyordu.
Bir anda gözlerini açmasıyla başımı oturduğum koltuktan cama çevirdim. O anda ayaklanıp açılan kapıdan çıkmasıyla çantamı omzuma alıp koşarak otobüsten indim.
Çantamı kolumdan geçirmeye çalışırken onun çoktan hızlı hızlı yürüyerek girdiği ara sokağa doğru döndüm. Yurdun durağı değildi ki burası. Birkaç durak önceden inmişti.
Neden yaptığımı bile bilmiyorum sadece montumun şapkasını kafama geçirip onu takip etmeye başladım.
Neredeyse akşama kadar devam etmiş ve şimdi şansıma durmuş yağmurun sırılsıklam bıraktığı çıplak binalar sarı sokak lambalarının yaydığı ışıkla parıl parıl parlıyordu.
Üzerime doğru esen kuru soğukla yüzümü boynuma sardığım kalın atkıya gömdüm.
Parmak uçlarımla gözlerimi kapayan kahkülleri çekerken önümde yürüyen kıza baktım. Üzerinde montu ve kafasındaki bere dışında onu sıcak tutan bir şey yoktu ama üşüyor gibi durmuyordu. Karanlık sokakta hızlı hızlı yürüyordu.
Sonunda girdiğimiz ara sokaktan çıktığımızda kendimi yurt kapısının önünde bulmuştum.
Hâlâ onu izliyordum. O sırada yurdun önünde duran arabadan bir kız hızla aşağıya inmişti. Venüs'ün adını birkaç kere seslenmişti ama Venüs dinlemiyordu.
İlerlemeyip henüz çıkmadığım ara sokakta, karanlığın içinden onları izlemeye başladım.
Kız tam büyük bahçe kapısından geçeceği sırada Venüs'ün bileğini yakalamış fakat çok sert bir karşılık almıştı.
Venüs'ün hızla kendini geri çekmesi yüzünden kız geriye doğru sendelemiş kendini arkasındaki duvara yaslamıştı.
Bir anda kızın omuzlarından tutarak sinirle onu daha da duvara bastırdığını gördüğümde şokla ileri doğru atılmış sonra geri çekilmiştim. Arabadan inen diğer kız bahçeye koşarak gidip Venüs'ün elinin altından kızı çekmişti.
İki kız arabaya binip uzaklaştıktan sonra koşarak önce bahçeden sonra yurt binasından içeri girdim.
~~
"Ne demek ben gelmiyorum!?"
"Gelmiyorum işte. Uyuyacağım."
"Sen iyice asosyal oldun ya. Saçmalama hadi bak kafanı dağıtırsın."
"Benim kafam dağınık zaten. Bir türlü toplayamıyorum ki. Hiç gerek yok biraz daha dağıtmaya."
"Hımm kafanı toplamaya kim yardım eder ki? " cilveli konuşmasına karşın gülmemi tutmaya çalışarak kaşlarımı çattım. Telefondan başımı kaldırıp yüzüne baktığımda sinisice yaklaşmakta olan dişi bir aslan gibi yatakta bana doğru geldiğini görmemle üstüme atlaması bir oldu.
Bir yandan gıdıklamaya çalışırken diğer yandan kahkaha atarak konuşmaya devam ediyordu.
" Ben senin ilacını biliyorum."
"Neymiş benim ilacım? "
"Ven-" o sırada odaya giren kızla ikimiz de dona kalmıştık.
Yanlış bir şey yapıyormuş gibi hemen Mila'dan uzaklaşıp sırtımı duvara dayadım. Bana ters bir bakış atıp "Yemeğe gelmiyor musunuz diye soracaktım." dedi.
Sesi daha önce hiç duymadığım kadar mesafeli geliyordu. Mila hâlâ gülerek "İn sen geliyoruz." dediğinde o çoktan kapıdan çıkmıştı bile.
"Hadi." Yataktan kalkıp saçını bağlarken birden bileğinden yakaladım. Uzun süredir sormaya birkaç kez kalkışıp vazgeçtiğim şey iyice aklımı meşgul etmeye başlamıştı.
"Venüs'ün sevgilisi mi var?" duyduğu şeyle önce beni sinir etmek ister gibi imalı imalı yüzüme bakmış sonra kendini tutamayıp kahkaha atmaya başlamıştı.
"Ay sen kıskandın mı yine? " diyerek yanaklarımı sıkmaya çalıştığında gülerek onu uzaklaştırdım.
"Ciddi bir şey soruyoruz şurda."
"Ciddiyetini yesinler seni-"
"Mila!"
"Öhöm. Hayır sevgilisi yok."
"Ama o yanındaki kız?"
"Hangisi?"
"Ne demek hangisi? Kaç tane kız var yanında sevgilisi olabilecek?"
"Sayayım mı şimdi?" bir anda ciddileşip içinden bir şeyler mırıldanarak parmaklarıyla tek tek saymaya başladığında elimdeki yastığı yüzüne fırlattım.
"Dalga geçmesene ya."
"Vina. Venüs'ün sevgilisi yok. Bazen onun yanında kızlar görürsün. Takıldığı kızlardan biridir fazla kafana takma."
"Fazla kafama takmamayım mı? Takıldığı tüm kızlarla yurdun önünde öpüşüyor mu peki?" sonuna doğru sesim kısılmış gözlerimi kaçırmıştım. Cevabını çok da öğrenmek istediğim bir soru değildi. O da anlamış gibi yavaşça yanıma oturup elimi tuttu.
"Vina... O böyle biri. Sen de biliyorsun. Onu tanıyorsun. Her çiçekten bir bal almak lazım politikasını kararlı adımlarla ilerletiyor kerata. " son cümlesine göz devirdim ama doğru söylediğini de biliyordum. Gülüp devam etti.
"Hatta bu son zamanlarda baya bir durgunlaştı bile." neden olduğunu merak etsem de soramadan bileğimden tutup beni odadan çıkardı.
"O geçen yurdun önünde gördüğün kız var ya. Hani şu öpüştüler dediğin. O kız öyle bir halt etti ki bir daha hayatta onları o halde göremezsin." ne olduğunu çok merak ediyordum ama ben sorana kadar yemekhanede içeri girmiştik bile.
~~
Yemekte diğer bir çok akşam olduğu gibi Mila, Venüs ve onların birkaç arkadaşı ile aynı masada oturmuş, Mila'nın gelmem için gece ne kadar eğleneceklerini heyecanlı heyecanlı anlatmasını dinliyordum.
Genelde muhabbete katılıp gülüp eğlenen Venüs ise bu akşam fazla sessizdi.
Sonunda "Tamam Mila tamam. Geleceğim. Nolur sus artık." dediğimde gözlerim tekrardan Venüs'e kaydı.
Bir an elindeki yemekle oynamayı bırakmış ifadesiz bir yüzle suratıma bakmıştı.
Onun yüzüne bakarken bu kadar gerilmeseydim yüzünden bir saniyeliğine gelip geçen gülümsemeye benzer bir ifade gördüğüme yemin edebilirdim.
Umarım beğenmişsinizdir. ♥
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA GirlxGirl
RomanceBir tarafım içeriye koş, kaldığı odayı bul ve senelerin özlemini gider, git, sarıl ona, ilerisini gerisini boşver, ne tepki vereceğini boşver diyordu. Özlemi kalbinde nasırlaşan kadın burada. Gecelerce düşündüğün, rüyalarında gördüğün, ilk aşkın, se...