32

1.3K 142 19
                                    

Hâlâ koltukta Venüs'ün başucunda onu izleyerek uyuduğumu belli eden bir pozisyonda uyanmıştım. İçerideki hafif alkol kokusunu dağıtmak için yavaşça kalkıp pencereleri açtığımda salonun kapısının önünde geçip mutfağa giren Mete'yi görmüştüm.

Uykulu ve saçları dağılmış bir şekilde yüzüme bakarken taksi çağırıp eve dönebileceğimizi söyledim. Fakat o hâlâ uyuyan Venüs'e bakıp kahvaltıdan sonra bizi bırakmak istediği konusunda ısrar etti.

Beraber - daha dün bir bar kavgasından yaka paça çıkardığımız ikili hâlâ horul horul uyuduğu için sessiz olmaya çalışarak- kahvaltı hazırladıktan sonra Mete hâlâ uyuyan sevgilisini uyandırmak için yatak odasına gittiğinde ben de salona girdim.

İçeri girdiğimde Venüs büyük ihtimalle ağrımaya başlamış başı yüzünden suratını buruşturmuş, nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Günaydın." uzanarak koltukta serili olan örtüyü elime alıp katlarken hâlâ uykulu uykulu yüzümü izleyen kıza bakmadan söylemiştim.

"Neresi burası?"

"Mete'nin evi."

"Ne işim var benim burda ya?" henüz doğru düzgün ayılamamış haline rağmen sinirle karışık sesiyle bir anda ayağa kalktığında sendelemişti. Dönüp hızla kolunu tuttum.

"Dün barda saçma sapan bir kavgaya karışmıştın. Seni ağzın yüzün dağılmış halde bulup buraya getirdim. Ne soracaksan sonra sor ve lütfen 'beraber' eve gidene kadar sesini çıkarma."

Benim bile alışık olmadığım ciddi bir ses tonuyla yüzüne bakıp konuştuğumda birkaç dakika şaşırmış gibi gözlerime bakmıştı. Fakat istediğim gibi hiçbir şey söylemedi. Hatta günler sonra ilk konuşmamız bu şekilde oluğu için mi yoksa hâlâ ayılamamış olduğu için mi bilmediğim bir çocuk mahçubiyetiyle susmuştu sanki.

Hatta bu sessizliğini hep beraber kahvaltı masasında oturduğumuzda bile sürdürüyordu.

Herkes fazla sessizdi. Duyduğum tek ses karşımda oturmuş iştahla kahvaltı yapan sarışın çocuğun çatal ve kağışından çıkan sesti.

Dün gece adının Ömer olduğunu öğrendiğim çocuk da bu sessizlikten rahatsız olmuş gibi dağınık sarı saçlarının arkasına gizlenmiş kahverengi gözlerini birkaç saniye Venüs'le benim üzerimde dolaştırıp yemeğine geri dönerken konuşmaya başlamıştı.

"Okulda bu kadar fazla eşcinsel olduğunu bilmiyordum."

Venüs hiçbir şey söylemişti. Zaten arksına yaslanmış sabahtan beri kollarını göğsünde bağlamış burda olmaktan memnun olmadığını açıkça belli eden bir yüz ifadesiyle masaya bakıyordu.

Çocuk cevap vermediğimiz farkedince konuşmaya devam etmişti.

"Sevgili değil misiniz yoksa?"

Venüs alayla karışık kısaca güldüğünde Mete'ye dönmüştüm. Ne ara söylediğini anlamaya çalıştım fakat o da şaşkın gözüküyordu.

"Dün gece öpüştüğünüzü görüce... " dediği anda birden masanın titremesi ve çocuğun acı çeker bir yüz ifadesiyle Mete'ye dönmesi bir olmuştu.

"Ne vuruyorsun ya? Su içmeye kalkmıştım." küçük bir çocuk gibi söylendiğinde Mete göz devirmişti.

Ben ise ısınmaya başlamış yanaklarım ve dişlediğim dudaklarımla sabahtan beri elime almadığım çatalı alıp önümdeki tabakla oynamaya başladım.

Gözlerimi kaldırıp birkaç saniye Venüs'e yüzüne baktığımda sırıtıyordu. Hatta biraz fazla mutlu olmuş gibi sırıtıyordu. Kendi içsesim bile onu sarhoş halde hem de birbimizle konuşmuyorken öptüğüm için bana 'pis fırsatçı' diyordu. Bir de Venüs'ün bunu öğrenmesi harika olmuştu.

LAVİNİA GirlxGirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin