12

2.3K 193 1
                                    

Elif ve birkaç arkadaşı ile kantinde oturmuş dersin başlamasını beklerken sıcak bir şeyler içiyorduk.

Doğrusu onlar sıcak bir şeyler içip konuşuyorlar, ben ise sessizce geldiğimizden beri kendi arkadaşlarıyla beraber en köşedeki büyük masada sohbet eden kızı izliyordum.

Elif'le beraber kantine girdiğimiz anda garip bir şekilde çekilmiş gibi direkt onunla göz göze gelmiştik. Gözlerime baktığında yüzündeki o sert ifade bir anda yumuşamış, kısa fakat hâlâ sırıtmama sebep olan gülümsemesini bahşetmişti bana.

Kendisini izlediğimin farkındaydı. Ara ara konuşmadan kopup gözlerime bakıyor sonra oradaki hararetli konuşmaya geri dönüyordu.

Bir sorun olduğu buradan bile belliydi. Koca masada oturan herkes aşırı gergin gibiydi. Sonunda masadakiler ayağa kalktığında arkası bana dönük olduğunu için yüzündeki morlukları daha önce farketmediği kızıl saçlı kızı görüp şaşırmıştım.

Ben yüzü yara bere içinde kalmış kıza bakarken onlar kantinden çıkmak için oturduğumuz masanın yanından geçiyordu.

O sırada bir omzumdan diğerine kadar yavaşça hareket eden el tüm vücudum bir anda elektriklendirmişti. Üst üste attığım bacaklarım birden masaya çarpmış, Sudem'in çoktan soğumuş çayının devrilmesine sebep olmuştu.

Omuzları açık kazağım yüzünden hâlâ tenimde hissettiğim sıcak elin sahibine bakmak için arkamı döndüğümde sırıtarak bana kısa bir bakış atıp uzaklaşan Venüs'ü görmemle kızarmaya başlamıştım bile.

~~

Soğuk hava yüzünden buz gibi olmuş ellerimi cebime koyduğum sırada yere düşen kulaklığımı almak için eğildim.

O sırada önünde olduğum dükkanın kapısından çıkan çocuk yüzünden geriye doğru sendelemek zorunda kalmıştım. Başımı kaldırıp şirin bir şekilde düzenlenmiş hediyelik eşya dükkanının vitrininde gördüğüm şey beni içeri çekmişti.

Bu bir işaret olmalıydı. Bu kadar tesadüf benim için bile fazlaydı. İçeriye girdiğimde yüzüme vuran sıcak iyi gelmişti.

Kasaya doğru ilerleyip selam verdiğimde elindeki ahşap oyuncak arabayla uğraşan yaşlı adam gözlüğünün üzerinden bakıp samimiyetle gülümsedi.

Birkaç dakika sonra az önce bu nazik ve şefkat dolu yaşlı adamla yaptığım konuşmanın ardından elimde hediye poşetiyle dükkandan çıkmıştım bile.

Durağa doğru yürürken poşetin içindeki kutuya bakıp beğenecek mi diye düşünüyordum. O sırada yanımdan geçip giden otobüsün benim bineceğim otobüs olduğunu farkettiğimde artık çok geçti. Durağa yalnızca birkaç metre kalmıştı ve dalgınlıktan otobüsü kaçırmıştım.

Sonraki otobüsün ne zaman geleceğini hesaplamaya çalışırken durakta bana doğru bakan kızı farkedip onun yaptığı gibi gülümsedim.

Sonunda yanına vardığımda kolumdan tutup yavaşça biraz daha kendine çekmişti. Altına girdiğim duraktan dışarı baktığımda yağmurun çoktan çiselemeye başladığını görmüştüm.

"Neden binmedin otobüse? Daha az önce geçti önümden."

"Binmek istemedim." sebebini sormak için başımı kaldırdığımda elimdeki poşete baktığını farkettim.

"Çok dalgın gözüküyordun. Otobüsü görmedin bile." söylediği şeye şaşırıp başımı eğdim. Elimdeki poşetin içine baka baka yürüdüğümü görmüştü.

Benim için mi binmemişti otobüse? Kendini kandırıp umutlandırıp duruyorsun. Umut fakirin ekmeğidir. Kız poşete bakıyor. Ne diyeceksin?

LAVİNİA GirlxGirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin