25

1.7K 183 18
                                    

Venüs'ten

Avuçladığım kediyi gece yatmadan önce küçük hanım için hazırladığım yatağa bırakırken ona dokunmanın beni eskisinden daha az rahatsız hissettirdiğini farkettim.

Bu bir hafta kendi küçük kedimi özlediğim her an bu minik şeyi okşadım. Alışıyordum, alışmalıydım sonuçta birlikte yaşayacaktık.

Kediyi sahiplendikten sonra defalarca kez buna pişman olmuştum fakat biz yollar önce konuşurken, Lavinia'nın bir kedi sahiplenmek konusunda ne kadar istekli olduğunu hatırlıyorum. Ve bu kediyi her gördüğünde mutlu olması onunla yaşamaya katlanabileceğimi düşünmeme sebep oluyordu.

Kediyi yerine bıraktıktan sonra doğrulup, yatağın üzerinde uslu uslu oturmuş mutlulukla yüzüme bakan kıza döndüm. Kafasını okşamak için ona uzandığımda minik kedinin suratında oluşan o sevimli ifade belirmişti sanki yüzünde.

Ona doğru yaklaşıp cılız bedenini hızlı bir hareketle yatakta altıma aldığımda gözleri şaşkınlıkla açılmıştı.

Renkli kısmını kaybetmek üzereymiş gibi duran kocaman olmuş göz bebeklerini dudaklarıma kaydırdığında bunu farketmiştim.

Dudaklarını dişliyerek tekrar gözlerime baktığında yanakları kızarmaya başlamıştı bile.

Her seferinde üzerinde yarattığım etkiyi o istemeden bile olsa bariz şekilde bağıran yanakları, yüzüne karşı konulmaz sevimli bir hava katıyordu.

Sonunda serbest bıraktığı dudaklarına doğru eğildiğimde çalan telefonla kaşlarımı çattım. Başka bir zaman olsa kesinlikle umursamaz ve bedenim altında heyecanla gerilmiş küçüğümle ilgilenmeye devam ederdim fakat bu aralar her an tekrardan belaya batabilecekmişim gibi hissediyordum.

Oflayarak doğrulup telefonuma uzanarak ekranına baktım. Arayan kişiyi gördüğümde kaşlarımı çatarak ayağa kalktım.

Telefonu açtığımda duyduğum şey daha da gerilmeme sebep olmuştu. Açelya...

Konuşması, hıçkırıklar ve ağlama sesine karışıp anlamsız bir hâl alıyordu. Sakin olmasını söylediğimde sonunda yavaşlayıp "Venüs nolur buraya gel." demişti.

Yardım etmesi için birilerini göndereceğimi söylediğimde ağlamayı bir anda kesmiş nefret dolu küfürler savurarak telefonu yüzüme kapatmıştı. Yine göz yaşlarını kullanmaya çalışmıştı.

Yatakta doğrulmuş, çoktan uyanmış ve kucağına kurulmuş minik kediyi okşayan kızın merak dolu gözlerine birkaç saniye bakıp Tuğçe'yi aradım.

Açelya'nın 'eski yerimiz' diye çağırdı barın arkasında yardım beklediğini söyleğimde Tuğçe halledeceğini söyleyip telefonu kapatmıştı. Bu kızı seviyordum. Fazla uzatmadan, fazla soru sormadan sadece yapması gereken şeyi yapıyordu.

Ellerimi saçlarımdan geçirip yatakta dakikalardır elindeki kediyi okşayarak meraklı gözlerle beni izleyen kızın yanına oturdum.

"Neden seni aramış?" beni kimin aradığını da benim kimi aradığımı da duymuştu. Ses tonunda bir sinir tınısı aradım. Böyle bir anda eski sevgilimin aramış olması kimi olsa sinirlendirirdi sonuçta fakat o sinirlenmemişti. Üzgün gözüküyordu sadece.

"Zor durumdaymış."

"Arayacak başka kimsesi yok muymuş beyaz atlı prensesinden başka? " dudaklarından kısa, buruk bir gülümseme gelip geçmişti birkaç saniyelik fakat ses tonu hâlâ sinir veya o tür bir duygudan çok uzaktaydı.

Omuzlarını silktim. Tabi ki arayabileceği benden başka bir ton insan vardı. Onun ne yapmaya çalıştığını anlayabiliyordum. Fakat istediğini alamayacağını artık kabullenmesi gerekiyordu. Cevap vermemi beklemeden bir soru daha sordu.

LAVİNİA GirlxGirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin