4

2.6K 225 19
                                    

Önce gözlerini kocaman açıp sonra da "Hah biliyordum zaten." dedi.

"Nerden tanışıyorsunuz peki?"

"Şeyden..." merakla yüzüme bakıyordu. Gözlerimi kaçırıp derin bir nefes vererek konuşmaya başladım.

"Yazdıklarımı okuyordu. İnternet üzerinden. Birkaç kere konuşmuştuk daha önce. Sonra bir anda gitti. Şaşırmıştım daha önce de yazdıklarımı okuyan insanlarla konuştuğum olmuştu ama bir anda böyle giden hiç olmamıştı. Aylar sonra tekrar geldi.

Birkaç hafta konuştuk. Sonra yine gideceğini söyledi ama... İstemiyordum. Gitmesini yani. "

Anlatırken yine kızarmaya başlamıştım. Ölü anneme yazdığım birkaç mektup dışında kimseye bahsetmemiştim bu hikayeden.

"Hayatımda kimseye gitme diyememiştim ama ona söyledim. Defalarca kez. Aslında..."

Aslında ona bu denli bağlanmamın sebebi sadece yeni filizlenmeye başlamış sevgim değildi. En derinlerini anlatmıştı. En derin yaralarını... Onu bırakmak istemiyordum. Gitmek istediğini söylüyordu. Fakat kalbim ikna olmuyordu. Bırakmak istediği için değil bırakmak zorunda olduğu için böyle söylediğine inanıyordu. Ve bu güçlü kızın en derinlerinde sakladığı o küçük çocuktan kopamıyordum.

" O da bırakmadı. Gittikçe daha çok bağlandım. Bağlanmak, birini kaybetmekten korkmak gibi duyguları pek tanımıyordum. Ama onunla iliklerime kadar hissetmiştim.

İlk sevgilimdi. Onlarca kilometre uzak olmasına rağmen yakınımdaki birçok insandan daha derinlerimde hissediyordum sevgisini. Ona yoğun bir şefkat duyuyordum.

Yanımda olmasını istiyordum ama üniversiteye geçene kadar karşısına çıkmak da istemiyordum aslında. Ama...

12.sınıfın yaz tatiline yakın... Her şey boğmaya başlamıştı beni. Anneme açıldım. Hiç beklemediğim bir şekilde iyi karşıladı. Halbuki onun tam bir homofobik olduğunu düşünürdüm.

Yaz tatiline iki hafta kalmıştı o da üniversiteye geçiyordu. Tatile giderken onun yaşadığı şehre uğrayabileceğimizi ve onu görebileceğimi söylediğinde mutluluktan ağlayacaktım.

Sonra... Sonra karne günü bir kaza oldu. Annem... Kardeşlerim... Karne günü evde kalmak istediğimi söyledim. Karne hediyesi almak için gittiler ve geri gelmediler.

Onlarla beraber hiçbir şey geri gelmedi. Tedavi gördüm bir sene kadar. Tepki veremiyordum. Ağlayamıyordum. Bitkisel hayata girmiş gibiydim. Kimseyle iletişim kuramıyordum. Babamla bile çok nadir konuşurdum. En çok anneannem yanımda oldu.

Birbirimize tutunduk. Aynı dönemde dedem de vefat etmişti. Bir senenin ardından telefonumu aldım. O bir sene boyunca onu düşündüm. Tanrı şahidim asla aklımdan çıkmıyordu ama... Tüm gerçeklik algımı yavaş yavaş kaybediyordum. Bazen uyandığımda onun sadece kafamda kurduğum bir hayal olduğunu düşünüyordum.

Ölmüş annem kadar ulaşılmaz geldiği içindir belki de. Bilmiyorum. Sonunda telefonumu alıp normal hayatıma geri dönmeye çalıştığım dönemde bütün hesaplarını kapattığını gördüm. Tüm sosyal medya hesaplarını. Defalarca kez aradım fakat artık numaranın kullanılmadığını söylüyordu.

Babamın ısrarıyla tekrar sınava hazırlandım. Artık kendi hayatımı düzene sokmak ve geçmişi arkada bırakıp geleceğe odaklanmak falan filan işte.

Kazandığı üniversiteyi biliyordum.

Zaten İstanbul'dan uzaklaşmak istiyordum. Buraya geldim sonra da. "

Artık hayatta olmayan insanlara duyduğum asla dinmeyecek olan hasretimi belki onunla dindirebilirim diye düşündüm. Delik deşik olmuş kalbimin onun yakınındayken yaralarını saracağını düşündüm.

"Öyle işte. Bu kadar. Pek bir şeyi yok."

Tüm konuşma boyunca gözlerimi zemine dikmiş aklıma dolan acı hatıralarla cebelleşmiştim. Başını kaldırıp hissiz bir ifadeyle dakikalardır çıt çıkarmaksızın beni dinleyen kızın yüzüne baktım.

Gözleri dolu dolu olmuş şaşkınlıkla kocaman açılmıştı. Uzanıp uzun bir süre boynuma sarıldı. Sırtımı sıvazladı. Ama hiçbir şey hissetmiyordum. Yine o duygusuzluk bedenimi ve zihnimi sarmalamıştı sanki.

"Lavina ben... Ben ne söylenir bilmiyorum. Eğer isterse-"

Elimi omzuna koyup gülümsemeye çalışarak "Mila ben bir şey istemiyorum ki. Sadece bunların hiçbirinden ona bahsetme ve beni tanımaması için elinden geleni yap. Beni zaten hiçbir zaman tam olarak görmedi. Ve öyle birden gitmem yüzünden... Çoktan unutmuştur bile. Hatırlatacak şeyler yapmaktan kaçın o kadar."

Gözlerinde gördüğüm acı ifadeyle "Ya kalk artık yatağımdan. Her tarafı toz yaptın zaten. Hem sevgilin gelmeyecek miydi seni almaya?" diye söylendim.

O sırada telefonuna bakıp korkuyla cırlamıştı. Yüzümü buruşturup ne olduğunu sordum.

"Bebeğim, gelmiş çocuk yarım saattir aşağıda bekliyor. Gelince konuşacağız tamam mı? Şu makyaj çantasını da odaya atıver. Seviyorum seni."

Uzanıp anlımı öptüğünde gülerek geri çekildim. Anlıma götürdüğüm parmaklarıma gelen kırmızı rujla göz devirdim. "Git hadi. İyi eğlenceler." diyerek çantayı alıp odadan çıktım.

Umarım beğenmişsinizdir. ♥

LAVİNİA GirlxGirlHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin