7. Bölüm (3. Kısım)

4.3K 402 60
                                    

"Bunun ne demek olduğundan, doğrusu, emin olamadım Hatice Hanım."

Hatice, karşısındaki adamın alaycı bakışları kadar alaycı sesinden de utanarak kızardı. Aralık tuttuğu kapıyı sonuna kadar açarak, "Buyurun..." dedi. "Buyurun Münir Bey!" 

Münir Bey; alaycılığı bir kenara bırakarak içeriye doğru kararsızca bir adım attı. 

"Rahatsızlık vereceksem?..."

Münir Bey, Hatice'nin bugüne kadar tanıdığı en alınganlıktan uzak adamdı. Bu yüzden şu anda onun hareketlerinde ve sözlerinde kendini hissettiren kararsızlık, kadının kendini kötü hissetmesine neden olmuştu. Hızlı hızlı, "Lütfen kusura bakmayın!" dedi. "Her şey üst üste geldi de..."

"Sanırım, üstüne bir de ben fazla geldim?"

Hiç düşünmeden, "Evet..." diyen Hatice, ne dediğini fark eder etmez hızla başını iki yana salladı. "Yani hayır! Hayır, demek istedim!"

"Emin misiniz?"

Bu sefer alınma sırası Hatice'ye gelmişti. Çenesini hafifçe yana çevirip kaldırarak adama baktı. 

"Elbette eminim!"

Sonra da hala açık duran kapıyı kapattı. Bu bahaneyle, kısacık bir an da olsa, adamın yüzüne bakmaktan kurtulduğu için derin bir nefes aldı. 

Döndüğünde Münir Bey ayakkabılarını çıkarmış kenara koyuyordu. Adam doğrulunca, onun bedeninin heybeti karşısında gerilememek için kendini zor tuttu.

Münir Bey; uzun, upuzun bir adamdı ve heybetliydi, hem de çok heybetli. Kel kafası, heybetini daha da arttırıyordu. Ve tabii bir de bıyığı...

Hatice; öyle kıl biriktiren adamlardan hoşlanmazdı. İster sakal, ister bıyık hiç hoşlanmazdı. Yine de Münir Bey'i bıyıksız düşünmek garibine gidiyordu. 

Adamın üzerinde her zaman kravatlı bir takım olurdu. Ama bu takım, Naci Bey'in her tarafından marka ve kalite akan klasik takımlarından ziyade ceketle pantolonun ve gömleğin şahane biçimde bir araya gelmesinden oluşan takımlardı. Eğer bu parçaları kendisi yan yana getiriyorsa, adamın çok zevkli olduğunu düşünüyordu Hatice. 

Bugün de adamın bordo ve gri tonlardan oluşan kıyafetin üzerinde takdirle bakışlarını dolaştırırken, "Lütfen buyurun." dedi. Sonra da eliyle işaret ederek, "Bu taraftan." diye ekledi.

Adamın önünde mutfağa doğru ilerlerken kendini fazla minyon ve fazla tombul hissediyordu ve böyle hissetmekten nefret ediyordu! "O kim ki?" diye düşünse de yine de Münir Bey'in bakışlarını sırtında hissederken kendi kusurlarının kendine daha bir batmasına engel olamıyordu.  

Başını hafifçe çevirip, "Mutfaktayız, umarım sakıncası yoktur?" dedi.

Adam; gür sesinde memnun bir ifadeyle, "Mutfakları severim." diye karşılık verdi. 

Hatice, mutfağa girmek üzereyken dönüp adamın suratına baktı. Hayır, alay eder gibi bir ifadesi yoktu. Sonra umursamaz bir tavırla omzunu silkti. Sevmese ne olurdu? Münir Bey, bugün, mutfakta ağırlanacaktı!

"Ooo!... Münir Dede!" diye bağırdı masadan hemen kalkan Mert. "Sen de nereden çıktın?"

Gonca; Münir Bey'e sarılmadan önce onun elini öpen oğluna kaşlarını çatarak baktı. "Mert!..." dedi dişlerinin arasından. 

Yaşlı adamdan ayrılan Mert, "Şaşırdım anne ya! O yüzden öyle dedim!" diye açıkladı.

"O da hoş değildi; ama 'dede'?..."

GÜL MEVSİMİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin